ALPER
Eve geldiğimde kapıyı açmak için anahtarı kapıya bile sokamamıştım. Keşke içmeseydim diye geçirdim içimden. Ne gerek vardı da içtim bu kadar? Hayır, bende bir şey olacak zannetmiştim ama hiçbirşey olmadı, Bulut içini döktü Miraç ve Cenk içtikçe içti. Bende aynı şeyi yapmak zorunda kaldım. Hiçbir işime yaramamıştı bu toplantı. Sadece Bulut'un Didem'e ne kadar değer verdiğini bir kez daha anlamış oldum.
Sendele sendeleye merdivenlerden çıktım ve odanın kapısını açtım. Didem büzüşmüş bir şekilde kendini örtünün altına saklamıştı, tıpkı küçük bir kız çocuğu gibi. Yavaş hareketlerle yanına ilerlediğimde ona sarılma isteğiyle dolup taşmıştım. Ne kadar da masum gözüküyordu benim Cadı'm. Yavaş hareketlerle yanına uzandığımda aniden kalkması beni şaşırtmıştı. Kaşlarını çatmış bana bakıyordu.
''Git başka yere yat,'' diyerek örtüyü yeniden üzerine çekip yattı. Kolumu ona saracağım sırada, izin vermedi. Allah Allah ne oluyordu buna böyle? ''Hayırdır?'' dediğimde başını örtüden kaldırmadan cevap verdi, ''hastayım be,'' üzerindeki battaniyeyi çektim, ''nasıl hastasın, ben giderken bir şeyin yoktu,'' yüzünü bana dönmemişti bile. Hala cenin pozisyonunda yatmaya devam ediyordu. Öksürdü, ''ne bileyim ben be,'' diyerek beni tersledi ve afralı tafralı elimden örtüyü alıp yeniden örttü üstünü, ''benim yanımda uyuma bu gece,'' bir kez daha öksürdü.
''Kalk hastaneye gidelim,'' dediğimde gözlerini açmadan kaşlarını kaldırdı. Gerçekten hasta mı yoksa numara mı yapıyordu anlamaya çalışıyordum. Yanına yakşaltım ve onu kucağıma almaya çalıştım. Ama yine izin vermedi, istesem kolaylıkla kucağıma alırdım onu ama istemediği şeyleri yapmak istemiyordum. ''Leş gibi içki kokuyorsun,'' dedi yatakta doğrularak, ''hani içki içmeyecektin? Yalan söyle zaten hep,'' küçük bir çocuk edasıyla ellerini göğsünün altında birleştirdi. Birkaç saat içinde ne olmuştu lan buna?
''Didem,'' diye mırıldandım, sakin kalmaya çalışarak, ''ben gittikten sonra ne içtin sen, ne lan bu hareketler?'' diyerek çıkıştığımda bağırdı, ''Siktir git ya, bi duş al içmişsin biraları leş gibi kokuyorsun, hastayım diyorum anlamıyor musun?'' Cevap vermeme kalmadan kendini yeniden yatağa attı. Şuan ona ne kadar sinir olsam da sesimi çıkarmadım. Hastaydı, bunun acısını iyileşince çıkarabilirdim.
Yataktan kalktım ve duş almak için banyoya yöneldim. Kısa bir duştan sonra yatağa değilde sağ taraftaki koltuğa uzandım. Ne kadar değişik bir kızdı bu, kaç kere daha sorgulayacaktım bu değişikliği kaç aydır beraberdik ama hala alışamamıştım bu duruma. Resmiyette karı-kocaydık ama hiç karı kocalık bir durumumuz yoktu. Arada sırada aynı yatakta uyuyorduk ve aynı evde kalıyorduk, iki ev arkadaşı gibi. Her zaman bu durum böylemi olacaktı bilmiyorum. Bunu ona sormak da istemiyorum. Zaman her şeyi gösterecekti zaten.
Onunla ilgili bir şey daha öğrenmiştim. Bu kız hasta olunca hiç çekilmiyordu. Sabah en iyisi ona güzel bir çorba pişirmekti, zira kendisi beceremez. Gözlerimi kapattım. Ali aramıştı, umarım Zeyno'ya bir şey yapmamıştır. Ne kadar Zeyno üvey kardeşim olsa da ona zarar geldin istemem. Ne kadar ailemden nefret etsem de, ne kadar dedemden başka hiç kimse umurumda olmasa da o caninin Zeyno'ya zarar vermesine izin vermezdim. Ali'nin ne kadar manyak bir adam olduğunu ben biliyordum, bizzat kendi öğretmişti. Düşüncelerimden kurtulmak adına kendimi uykunun kollarına bırakmaya karar verdim, zaten sarhoşluğun etkisiyle gözlerim kapanıvermişti.
-
Sabah gözlerimi açar açmaz hemen gözlerimi yatağa çevirdim. Didem'in yatakta olmayışı ve geceki hasta halleri aklıma gelince hızla koltuktan kalktım. Kalkmaz olaydım, ''hassiktir,'' diye mırıldandım acıyla. Her tarafım tutulmuştu. Dün içtiğim için başım dönüyordu. Acıma aldırmadan banyoya ilerledim. Burada olabilirdi, yavaşça kapıyı açmaya çalıştığımda kapının kilitli olduğunu fark ettim. Ne yapmaya çalışıyor bu kız be?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp Kırıkları (TAMAMLANDI)
Teen FictionDidem için öyle kutsal bir kelimeydi ki ''Kardeş'' kelimesi. Onunla ilgilenen dört tane erkeği o kutsal kelimeyle anıyordu. Onların değeri Didem'in gözünde paha biçilemezdi. Birde Alper vardı. Beşik kertmesi, ilk aşkı ve ilk elini tuttuğu, ilk...