''Dur hayır yapma, bırak kız gitsin onun hiç bir suçu yok! Elinde ben varım. BIRAK ONU!'' diye bağırıyordu Yaser, elleri kalorifer direğine bağlı bir şekilde. Adamın leş gibi kokusu burnunun direğini sızlatıyordu. Kirli saçları ve sapsarı dişleri ile Yaser'e bakıp gülerek ''Elinden bir şey gelmiyor dimi, bu çaresizlik, bir şey yapamamak ve yardım etmesi için tanrıya yalvarmak... Bütün olay bu, son kez sevdiğin kadına iyi bak'' diyerek silahı çıkarıp kızın kafasına dayadı. Yaser gözleri yerinden çıkarcasına bağırıyordu. ''Hayır! Yapma ne olur, YAPMAAA!'' Ardından silah sesi ile Yaser, kan revan içinde uyandı. Kalp atışları o kadar hızlanmıştı ki nefes alıp vermekten boğazı düğümlenmişti. Hepsi bir kabustu. Ellerini yüzüne koyarak hepsinin bir kabus olduğunu tekrarladı kendine. Geçmişe dair hiç bir anı istemiyordu sanki. Her sabah yaptığı gibi duşa girdi. Aynaya baktığında başka birini görüyordu, vücudunda bulunan her yara izlerine dokundukça bir anı canlanıyordu zihninde. Bu anıların bitmesini istiyordu, ama bunun onu güçlendirdiğine inanıyordu. Hani her olaydan kendimize bir ders çıkartırız ya, onun gibi bir durumdu. Yaser klasik müzik hayranıdır. Piyanoyu o kadar iyi çalıyor ki, konserler verse çok fazla para kazanabilirdi. Duştan çıktığı gibi piyanonun başına geçip, ''Moonlight Sonata''yı çalmaya başladı. Bu eser ona kendini o kadar iyi hissettiriyordu ki, bütün anıları zihninden silinmişti. Her notaya bastığında kendinden geçiyor, kendini 1800'ler de hissediyordu. Parça bitmeye yakın telefon çalmaya başladı. Başta açmamayı tercih etti, ne de olsa işe gitmesine daha zaman vardı. Telefon susar susmaz tekrar çalmaya başladı. Parçayı kesip, kimin aradığına bakmadan cevap verdi sinirli bir halde '' Alo! Kimsiniz?'' dedi. Telefonun diğer tarafında Doğan vardı. ''Hey, hey! Benim Doğan, biri ters tarafından kalkmış galiba, neyse elimizde bir ceset var. Hemen Ege üniversitesi yüzme havuzuna gel.'' dedi ve telefonu kapattı. İşini yarım bırakmayı sevmediği için parçayı tamamladı. Ardından üstüne siyah bir gömlek ve pantolon giydikten sonra ceketi ve silahını alıp dışarıya çıktı. Evi üniversiteye çok yakın olduğunda varması pek sürmedi.
Polisler etrafa barikat çekmişti, barikata yaklaşıp rozetini gösterdi, arkada ki insanların merak dolu bakışları önünde. Havuza yaklaşırken, Doğan'ı dışarıda sigara içerken gördü.
Yanına yaklaştığında '' Evet, elimizde ne var?'' diye sordu.
Doğan sigarasından son bir duman daha çektikten sonra '' Kızın ismi Yağmur, 19 yaşında ve bu üniversitede okuyordu. Ta ki boğulana kadar. '' dedi, iç çekerek. Yaser Doğan'a bakarak '' Neden iç çektin?'' dedi.
Doğan kaşlarını çatarak ''Benimde bir kızım var ve üniversite sınavına hazırlanıyor. İnsan düşünmek bile istemiyor'' dedi. Olay yerine vardıklarında kız havuzdan çıkarılmıştı. Olay yeri inceleme fotoğrafı çekerken, adli tıpta çalışan Nesrin cesedi inceliyordu. Yaser'i fark etmiş olmalı ki Yaser yaklaştığı anda direk anlatmaya başladı.
''Evet, yüz ve göz kapaklarında sertleşme olduğundan dolayı kızın ölümü 5 veya 6 saat önce diyebilirim. Yaser kıza yaklaşıp baktığında kızın vücudunda ki boğuşma izlerini fark ediyordu. Ardından Nesrin kalemiyle çürükleri işaret ederek, suçlumuz baya güçlü olmalı ki kızı boğarken çok ciddi hasara sebep olmuş'' dedi, gözlüğünü işaret parmağı ile kaldırarak. Yaser sanki Nesrin'i duymuyor gibiydi, yani bloke etmişti onu. Gözlerinin cesedin üzerinde gezdirirken bir yandan da düşünüyordu. Gece yarısı bir kız, havuzun orada bir erkek ile birlikte tanımadığı biri olsa çığlık atardı. Doğan'a dönüp ''Güvenlik görevlileri hiç bağrışma duymuşlar mı?'' diye sordu. Doğan ''Yok hayır, duymadıklarını söylüyorlar'' dedi, ardından cesedi kontrole devam etti. Kurbanımız bayıltıldı ve buraya getirildi ya da kurbanımız katili tanıyor. Yaser Nesrin'in gözünün içine bakarak '' Herhangi bir şeyle bayıltıp bayıltmadığını öğrenebilir miyiz? Bir de parmak izi çıkarabilir miyiz?'' dedi. Nesrin bir iç çektikten sonra ''Evet ve sanmıyorum, ama kurbanımızı laboratuvarda inceledikten sonra size kesin bir bilgi verebilirim'' diyerek bir kaç polis memurunu çağırıp cesedi almalarını söyledi. Yaser ardından not defterini çıkarıp bir başlık attı. 'ÖLÜM HAVUZU!'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Bulut(Tamamlandı)
Mystery / Thrillerİzmir'in o eşsiz karanlık güzelliği ile beraber suçların arasına dalmak, dedektif Yaser ile cinayetleri beraber çözeceksiniz "Bana yukarıdan bakarsanız aptalın tekini görürsünüz. Bana aşağıdan bakarsanız tanrıyı görürsünüz. Bana tam karşıdan b...