Kara Bulut(Tamamlandı)

Profesör

Doğan deponun önünde ani bir fren ile durakladı. Yaser hemen kapıyı açarak dışarıya fırlamıştı bile deponun önündeki olay yeri inceleme ekiplerini geçerek içeriye girdi.

Deponun önceki cinayetteki depoya benzemesi cinayetin aynı katil tarafında işlediğini gösteriyordu. İçeride ki yoğun deterjan kokusu ve temizliği tekrardan dikkat çekiyordu. Deponun yine tam ortasında geniş bir direğe sağdan ve soldan gerilmiş halde duran kadın cesedi insanın içini ürpertiyordu. Bir önceki kadın cesedine o kadar benziyordu ki, Yaser cesedi görünce adeta beyninden vurulmuşa döndü. İki cesette Aysila'nın aynısıydı sanki. Bir anlık duraksamadan sonra Yaser zorda olsa kendini toparlayarak cesede iyice yaklaştı, kollarında bacaklarında vücudunun her yerinde farklı uzunlukta ve farklı sayıda simetrik kesikler bulunuyordu. Neredeyse vücudunun tamamı kesikler ile doluydu. Yaser cesede iyice yaklaşarak göz kapaklarını hafifçe açtı. Maktulün gözlerinin içi kıpkırmızı olmuş haldeydi. Yüzünü iyice incelerken kafasının her iki yanındaki kızarıklık dikkatini çekmişti. Gözlerini sımsıkı kapayarak 'Bu kızarıklar ne idi?' diye düşünmeye başladı. Ardından Doğan'a dönüp "Tekrar bir uçurumdayız galiba" dedi. Doğan elindeki telefonda bir şeylere bakarak "Evet" dedi. Yaser Doğan'a şaşırmış bir halde izlerken, beyaz önlüklü olay yeri inceleme memuru Yaser'e yaklaşarak "Komiserim, yakında çöplükte yanmış şekilde bir kağıt bulduk" dedi. Yaser kağıtları alarak loş lambanın altında göz gezdirmeye başladı. Birkaç tane dalga grafiği gözüne takılmıştı. Tahminine göre bu bir elektroensefalogramdı.

Nesrin, "İpucu mu?"

Yaser, "Hemde büyük bir ipucu cesedin kafasının her iki lobdaki kızarıklık dikkatimi çekmişti bununla beraber eksik parçalar tam yerli yerine oturdu Nesrin"

Nesrin şaşkın bir halde, "Ne nasıl yani?" diyerek şaşkınlığını saklayamamıştı.

Yaser, "Bu öyle bir kağıt parçası değil, Nesrin. Bu bir elektroensefalografi kağıdı. Beyinin sinirsel dalgalarını ölçmek için kullanılır ve bunları okuyup anlamak o kadar kolay değil yurt dışında belli bir eğitim almış olması lazım, ayrıca bu cihazdan bulmakta o kadar kolay deği-" derken Doğan biliyordum diyerek atıldı.
Yaser Doğan'ın heyecanını görünce "Neyi biliyordun?" diye sordu. Doğan telefonundaki resmi göstererek " Geçen televizyonda Leonardo da Vinci'nin belgeseline denk geldim. Maktulün bağlanma şekli içeriye girdiğimden beri aklımı kurcalıyordu"
Yaser, " Evet, tamamen haklısın. 'Vitruvius Adamı'. Oranlar kanuna benziyor" derken birden sustu. Telefonu Doğan'a uzatıp, cesede doğru iyice yaklaştı. Kesiklerin kanama ölçülerini iyice inceledikten sonra büyük bir sevinçle telefonunu çıkartıp bir şeyler aramaya başladı.
Doğan, "Hey, ne buldun?" diye sordu.
Yaser telefona bir şeyler yazarken " Doğan sen bir harikasın, bizi adama götürecek en büyük ipucunu bulmuş olabilirsin" dedi. Doğan ne yaptığını anlamadan Yaser'in açıklama yapmasını bekliyordu. Ardından Yaser Nesrin'e telefonundaki resmi göstererek " Bu sana tanıdık geliyor mu?" diye sordu.
Nesrin, "E-Evet, bu bir insan vücudunun damar ağı. Tıp okuyan herkes bilir"
Yaser heyecanlı bir şekilde "Kesinlikle!" dedi.
Nesrin, " Peki bunun cinayet ile ne ilgisi var?" diye sordu.
Yaser, " İşte asıl soru bu? Kesikleri dikkatlice bakarsak hiç biri damar ağında ki önemli damarlara denk gelmiyor. Daha yakından incelersek kesikler bir neşter ile yapılmış ve bu kesiklerin hiç biri ölümcül değil. Ölümcül darbe boğazdaki kesik olmalı, kanama fazla olmuş" dedi. Ardından Nesrin cesedin boğazına dokunarak "Emin olamıyorum ama bu sol subklavian arter olmalı. Otopsi raporundan sonra tamamen netleşir. Eğer dediğin doğru ise katilimiz damarların hepsini biliyor olmalı."
Yaser, "Evet. Katilimiz üstün tıp bilgilerine sahip biri olmalı. Bulduğumuz elektroensefalogram gösteriyor ki, katilimiz bir Doçent veya Profesör" diyerek Gökçe'yi yanına çağırdı.
Gökçe, "Evet komiserim"
Yaser, " Bana bütün elektroensefalografi içeren hastaneleri ve üniversiteleri buluyorsun" diyerek olay yerinden uzaklaşarak arabaya geçti. Fakat aklını kurcalayan bir sürü kuram vardı. 'Peki, başka şehirde getirildiyse? Kişisel olarak aldıysa?'