Birkaç saat Can'ın yanında durduktan sonra rapor odasına giderek raporları incelemeye başladı. Rapor odası eski bir sınıf gibi bir yerdi. Siyah tahtanın bulunması Yaser için en iyi şeydi. Tahtaya ölen kişilerin isimlerini ve öldükleri tarihleri yazmakla başladı. Son iki yılda bu hastanede ağır hastalığı olan 52 kişi kalp problemlerinden öldü. Tahtada yazan bu isimlerden bazıları doğal sebeplerden ölmüştü. Hastalığı olan insanlar doğal yollarla kalp krizi geçirebilir. Yani bu hastalardan biri, hiçbiri veya bir kısmı Kahraman'ın katiline kurban gitmiş olabilir. Bu durum Yaser için tahtayı tırmalayan bir kediden farksızdı. Kurbanların tamamını bilmeden katilin izlediği yolu bulmazdı. İzlediği yolu bulmadan da şüpheli listesi çıkaramaz.
Olaya daha farklı bir açıdan bakması gerektiği için cinayet silahına odaklandı. Epinefrin ile ilgili birkaç yazı okuduktan sonra kendisine küçük bir patika oluşturmuştu. Çünkü epinefrini elde etmek zordur. Alerji için reçete yazdırsa bile elindeki miktar sınırlı olacaktır. Büyük ihtimalle hastaneden çaldı. Fakat kayıtlarda iki defa epinefrin kaybı yaşanmıştı. İkisi de çıkardığı listedeki kişilerden hiçbirisi ile alakalı değildi. Raporlara bakarken elektroşok arabası yazısı ilgisini çekti. Elinde ki raporu bırakarak aradan kahverengi dosyayı aldı.
Elektroşok arabalarında bolca epinefrin bulunduğu yazıyordu. İlk sayfaya göz gezdirten sonra diğer sayfalara baktı ta ki kayıtları görene kadar evet, aradığı buydu. 2015 yılı elektroşok arabalarının epinefrin kaybolma tarihleri 6 Ocak, 19 Mart, 27 Mart, 20 Haziran ve 28 Ekim. Bu tarihleri tahtaya yazdıktan sonra diğer sayfayı çevirerek 2016 yılı elektroşok arabalarının epinefrin kaybolma tarihlerine baktı. 10 Ocak ve 7 Şubat yani dün. Okuduğu bu tarihlere bakarak tahtadaki isimlerle birer birer eşleştirme yaptıktan sonra tahtanın karşısına geçip tebessüm etmeye başladı. Sesli bir şekilde '' Baktığım her tarihte 52 kişiden 7 kişi ölmüş durumda. Eğer teori doğru ise katil 7 kişiyi öldürmüş. İzlediği yolu bulduk. Şimdi sıra şüphelilerde '' diyerek hastane çalışanlarının kayıtlarını kontrol etmeye başladı. Saatin nasıl geçtiğinin farkında değildi, o kadar gömülmüştü ki Doğan'ın içeri girdiğini fark etmedi.Doğan, '' HEY! Yaser orda mısın?'' dedi sesini yükselterek.
Yaser, '' Evet, hem niye bağırıyorsun sağır değilim. Şüpheli listesi oluşturuyordum'' dedi. Doğan Yaser'in önündeki listeye bakarak '' 25 şüpheli çok fazla değil mi? Onları sorgulamak ne kadar zaman alacak'' diye sordu.
Yaser, '' Ah dostum, 1000'ni geçkin doktor ve hemşireyi sorgularken harcayacağımız vakitten bayağı az olsa gerek. Cinayet günleri burada olan kişileri tespit etmek için giriş kartlarını kontrol ettim. Cinayetlerin işlendiği katlara giriş izni olamayanları eledim.''
Doğan, '' Hemşirelerden bahsettin, Kahraman komşusuna ziyaret eden kişinin doktor olduğunu söylemişti.''
Yaser eli ile yüzünü ovuşturarak '' Hatırlarsan kanser yüzünden görme duyusunu yitirmişti. Onun bildiği ziyaretçi Papua yeni Gine başbakanı bile olabilir. Sende herhangi bir kullanılabilir bir şey var mı? '' dedi.
Doğan iğnelemeyi fark etmiş olmalı ki burnundan nefes vererek '' Hayır, şu anlık yok. Bizimkiler hala incelemedeler '' dedi. Ardından tahtaya bakarak '' Bu isimler ve tarihlerden neyin nesi?'' diye sordu.
Yaser ayağa kalkarak '' Araştırmalarıma göre katilimiz hastaneden 7 kişiyi öldürmüş. Sen sormadan söyleyeyim, bunu epinefrinin kayıp olduğu tarihleri ve ölüm tarihlerini kıyaslayarak buldum'' dedi.
Doğan, '' Tamam, şimdi sorguya mı geçiyoruz?''
Yaser, '' Evet, hastanenin toplantı odası bunun için çok uygun olacaktı'' diyerek odadan ayrıldılar. Asansöre doğru giderlerken, Doğan '' Sen toplantı odasına git ben danışmadan listedeki isimleri çağırmasını isteyeceğim'' dedi. Yaser kafasını evet şeklinde salladıktan sonra 5. Kata bastı. Odaya girdikten 10 dakika sonra Doğan şüpheli geldi. Yaser normalde sorguyu gözlemlemeyi sevdiğinden Doğan'a bıraktı. Çünkü sorguya dışarıdan bakarken şüphelinin tepkilerini daha iyi fark ediyordu. Doğan masanın öbür ucuna geçerek '' Ozan değil mi?'' diye sordu.
Şüpheli listesinde olan Ozan '' Evet, benim '' dedi.
Doğan önündeki kağıdın üzerinde yazan birkaç bilgiye baktıktan sonra '' Yedisi de sizin nöbetiniz sırasında kalp krizinden öldü'' dedi.
Ozan elindeki kalemi masaya tıklatarak '' Bak sen, hastanede dokuz hasta insan mı ölmüş? '' dedi.
Doğan, '' Ameliyatların birkaçında bulunmuşsunuz'' dedi sesini biraz daha yükselterek.
Ozan eliyle anlını ovuşturarak '' Evet, ameliyat asistanıyım. Bir sürü ameliyata girerim. Bakın, 25 saattir görev başındayım, hiç uyumadım, neredeyse hiç yemek yemedim ve neredeyse 1 saatim yolda geçecek. Yardım edebileceğim başka bir şey var mı?'' diye sordu bitkin bir halde.
'' Evet, Süleyman Soylu'nun pankreas kanseri vardı. En kötü kanser çeşitlerinden biridir. Dayımı öldüren de oydu, oradan biliyorum. Bazen keşke acısını bitirebilecek biri olsaydı'' dedi Doğan.
Ozan şaşkın bir halde önündeki dosyaya bakarak '' Sizce bu adam öldürüldü mü? Diğer hastalarda mı?'' diye sordu. Yaser araya girerek ''Evet. Bu yüzden seni ikinizin aynı tarafta olduğunuza inandırıp güvenini kazanmaya çalışıyor. Doğru sebeplerden dolayı can alabilecek birini anladığına inandırmaya çalışıyor. Ama vaktini harcıyor. Gitmekte özgürsünüz'' dedi. Ozan odadan ayrıldıktan sonra Doğan ayağa kalkarak '' Neden bunu yaptın? Adam çok gergindi. Az kalsın konuşacaktı. Kalemi nasıl tıklattığını gördün'' dedi.
Yaser, '' Aynı sırada hastaların ölümüyle ilgili sorgulandığını anladığında tıklatmayı bıraktığını da gördüm. Birden rahatladı ve tıklatmayı bıraktı. Yani kendisi biraz manyak olsa bile büyük ihtimalle katil o değil. Daha sorgulamamız gerek birçok kişi var'' diyerek Doğan'a kapıyı işaret etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Bulut(Tamamlandı)
Mystery / Thrillerİzmir'in o eşsiz karanlık güzelliği ile beraber suçların arasına dalmak, dedektif Yaser ile cinayetleri beraber çözeceksiniz "Bana yukarıdan bakarsanız aptalın tekini görürsünüz. Bana aşağıdan bakarsanız tanrıyı görürsünüz. Bana tam karşıdan b...