Nesrin'in kapıyı kapatmasıyla beraber gözlerini kapatan Yaser, hafızasının derinlerine indi. 'Anatomi profesörü? Her şey yerine oturmuş gibi gözüküyor. Peki, bu kadın neden profesörü koruyor ki?' diye düşünürken Can birkaç dosyayla odaya girdi.
Yaser, "Evet, ne buldun bakalım?"
Can, "Kaira Başar. Ege üniversitesinde anatomi profesörlüğü yapıyor. Meksika taraflarında yüksek lisans yapmış ve ardından Amerika'da bir süreliğine bir hastanede bölüm başkanlığı yapmış. Kariyerine bakar isek bir süreliğini iyi gidiyormuş. Yabancı gazetedeki bir habere göre, ameliyat sırasından doğru bölgeyi kesecek iken elinin kaymasıyla hastanın hayatına son vermiş. Ayrıca internette birkaç tane konferans videosu var, işine yararsa tabi ki"
Yaser, dosyalara göz geçirirken "Teşekkür ederim. Sende gidebilirsin, ben buradayım bugün"
Can, "Hey, daha yeni geldim. Hemen postalıyorsun! Bende bugün buradayım, masamda bu adamın her şeyine kadar araştırma yapacağım" diyerek odadan çıktı.
Yaser, Can'ın bu söyledikleri karşısında yüzündeki tebessüm ile yabancı gazetede ki habere baktı. Fakat bu tebessüm fazla sürmedi. Dosyaları tamamen inceledikten sonra arkasına yaslanıp gözlerini tavana dikti.
'Böyle bir kariyere sahip bir insan nasıl böyle bir hata yapabilirdi ki?'
Bilgisayarı açıp Can'ın bahsettiği konferansları araştırmaya başladı. Sayfalar adamın başarıları ile doluydu. 10'u gecik konferans videoları... Hepsini geçmişten başlayarak izlemeye başladı. Adamın anlattıkları o kadar mantıklı şeylerdi ki. Konferanslarında enerji dolu biriydi, böyle bir adamın nasıl psikopat bir katil olabileceğini düşünüyordu Yaser. Her konferansı dikkatlice incelemekten gözleri kanlanmış, kapakları ağırlaşmıştı. Gözlerini sıkı sıkıya kapatıp açarak kendi gelmeye çalıştı. Ardından kalkarak soğumuş olan kahvesini alıp, kahve makinesine doğru yöneldi. Odasından dışarı çıktığında Can'ın masada uyuduğunu fark edip, kolunun yanındaki bardağı aldı ve kenara koydu. Bardağı doldururken gözlerinin yana kaymasından dolayı biraz yere kahve döktü. Ardından hafif ıslak zeminden uzaklaşarak odasına girdi ve masasına geçti. Kahvenin kafeini artık onu ayakta tutamıyordu. Göz kapakları her geçen dakikada kendini salıveriyor, kapanıyordu. En sonunda derin bir uykuya düşerek bilinçaltının karanlığında kayboldu.
Gözlerini tekrar açtığında her yer zifiri karanlıktı, hiç bir şey göremiyordu. Bir ses duydu 'Yaser!' Bu ses, bu ses! Aysila'nın berrak sesiydi bu... Ardından şalterin açılmasıyla beraber spot ışıkları her yeri aydınlattı. Yaser'in gözleri ışık kuvveti yüzünden tamamen kamaşmış, zar zor spotun arkasında bulunan adama bakmaya çalışıyordu. Aysila bir yandan bağırıyor, Yaser'de bağlı olduğu sedyeden çıkmaya çalışıyordu.
Yaser, "Kimsin sen? Çöz beni ve benimle bir erkek gibi yüzleş!"
Spot ışığının arkasındaki adam, hafif boğaz temizlemesiyle "Sana birazdan döneceğim. Biraz sabret lütfen"
Yaser'in gözleri fal taşı gibi açılmıştı. 'Bu ses!' Duyduğu sese inanamıyordu. Bu kişi Kaira Başar'ın sesiydi.
Yaser, "Olamaz, olmaz! Rüyadayım, rüyada, rüyada..."
Aysila tekrardan "Yaser, yardım et" dedi. Sanki Aysila'dan kalan tek hatıra buymuşçasına. Ardından Kaira spot ışığının birini kapatarak Yaser'in Aysila'yı görmesini kolaylaştırdı. Yaser'in sedyesi biraz eğri konumda olduğu için tamamen göre biliyordu. Işığın kapanmasıyla karşısında sedyede bağlı olan Aysila'yı gördü, gözleri yaşlı. Ne kadar çaba harcasa da kurtulamıyordu.
Kaira, "İnsan beyni ne kadar ilginç bir organ biliyor musun?"
Yaser, "Sakın ona dokunmayı deneme!"
Kaira, "Sakin ol. Bütün acılara son vereceğim. Evet, ne diyordum. Ha- Beyinin ilginçliğinden bahsediyordum. Beynin başlıca noktalarına hasar verirsen, istediğin şeyi yaptırabilirsin. Bilgisayar gibi düşün reset bile atabilirim şu anda. Bir dakika, hatta bir deney yapalım değil mi? Her şey pratik, pratik, pratik..." diyerek sedyenin yanında bulunan masanın üstündeki tepside bir tane neşter aldı. Yaser izlemekten başka bir şey yapamıyordu. Kendince 'Bu bir rüya, rüya' diye sayıklıyordu. Kaira, neşteri Aysila'nın derisine yaklaştırarak bir yer aramaya başladı.
"İlk önce kolundan başlayalım" diyerek neşteri Aysila'nın sağ koluna iyice yaklaştırdı. Fakat elli titriyordu. Kaira'nın alnından akan ter Aysila'nın kolunun üstüne düştü. Kaira derin bir nefes alıp tek hamlede kola bir kesik attı. Aysila çığlık atıyor, Yaser ise olduğu yerde çılgınlar gibi hareket ederek kurtulmaya çalışıyordu.
Kaira Aysila'ya yaklaşarak, "Merak etme birazdan hepsini sana unutturacağım, bütün çektiğin acılar hiç birini hatırlamayacaksın"
Ardından gövdesine bir kesik daha attı.
" Evet, çok güzel hiç biri damara denk gelmedi. Merak etme canım bunlar geçici yaralar" diyerek neşteri içinde sıvı buluna bir kaba attı, Kaira.
Yaser, "Evet, sensin o bütün o insanları öldüren. Sensin!" dedi, ağzından tükürükler saçarak.
Kaira, "Evet, ne olmuş ki? Hepsi araştırmalarım içindi. Onların hepsi bir kobay benim için. Birazdan sizde bilime katkıda bulunacaksınız mutlu olmalısınız"
"Seni pislik herif!"
Kaira elinde ince uzun bir iğneyle yaklaşarak, "Aa, lütfen Yaser. Sana hiç yakışmıyor"
Yaser adamın elindeki titremeyi tekrar fark etti ve Kaira'nın eline bakarak "Bu yüzden mi hastayı ameliyat sırasında öldürdün?" dedi.
Kaira sinir bir şekilde elinin tersiyle Yaser tokat attı ve "Seni ilgilendirmez" diyerek Aysila'nın yanına doğru ilerledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Bulut(Tamamlandı)
Mystery / Thrillerİzmir'in o eşsiz karanlık güzelliği ile beraber suçların arasına dalmak, dedektif Yaser ile cinayetleri beraber çözeceksiniz "Bana yukarıdan bakarsanız aptalın tekini görürsünüz. Bana aşağıdan bakarsanız tanrıyı görürsünüz. Bana tam karşıdan b...