İzmir'in o içerisine hapsettiği, çıkmaz sokaklarında hızlı adımlarla gezmeye başlamıştı. Birden duraksadı, sağ tarafında kalan duvarları dökülmeye başlamış grimsi 3 katlı bina dikkatine takıldı. Adeta bir kitap gibi binayı baştan aşağıya okumaya başlamıştı. Eski bir yapı olduğu yol ile duvarın kesişimin de ki çatlaklardan belli oluyordu. Fakat böyle eski bir binaya boya bile yapmaya gerek duyulmamış iken pencere ve perdelerde ki yenilikler zihnini tırmalıyordu.
Cübbesinin önünü iki eliyle kapayarak, dökülen grimsi boyalı binaya doğru giriş yaptı. Dışarıdan böylesine bakımsız gözüken bir yer için giriş bölümü çok ilgi çekici idi. Duvarlar neredeyse bir haftalık olmalı ki, yerde bulunan boya damlalarından oluşan lekelerden bunu anlamamak pek zor değildi. Boya arka plandı sadece, asıl ilgi çeken kısmı duvarlarda ki Arapça yazılı tablolardı. Ellerini arkada kenetleyerek duvarın karşısında tabloları incelerken bir ses ile kendisine doğru gelen adama döndü.
''Hey! Nasıl girdin buraya hemen dışarı çık'' dedi, karşısında bulunan adam. Yaser karşısında sakalı ve saçı beyazlaşmış 60 civarında yaklaşık 1.80 boyunda neredeyse onunla aynı şekilde giyinmiş adama ''Sanırım yanlış geldim '' diyerek kapıya doğru yönelirken, adamın o Prada marka İtalyan deri ayakkabılarından gözünü alamamıştı. Sakin adımlarla binadan çıkarak birkaç insan içinde kendini kaybettirmişti.
Doğan ''Saate bak 23.00, Yaser hala dönmedi ve telefonuna cevapta vermiyor'' dedikten sonra Can'a dönerek ''Sen Yaser'in masasını toparla ve şu dosyaları da görebileceği şekilde masanın üzerine koy '' dedikten sonra elindeki açık kahve dosyayı Can'a doğru uzattı. Elini suratına uzatıp uykuyu almaya çalışırcasına kendini sarsıyordu. Kahve makinasına doğru yönelip kahve doldururken Can'ın bağırmasıyla kahvesini düşürüp Yaser'in odasına doğru koştu. Silahı elinde yaşlı adama doğrultan Can'ı gördüğünde, birden silahına davrandı ve '' Hey!'' diye bağırarak adamı uyandırmaya çalıştı. Gözleri yeni açılmış olan adam '' Günaydın beyler'' diyerek hafif bir tebessümle kollarını geriye doğru uzattı. Doğan yüksek bir sesle '' Yaser! '' diyerek silahını indirip kılıfına yerleştirdi. Can şaşkınlığını üzerinden hala atamamıştı. '' Ama sen, bu kılıkla buraya nasıl girdin?'' dedi Doğan, ellerini belinin iki yanına koyarak. Yaser hiç aldırış etmeden kollarını esnetmeye devam ediyordu.
'' Alo, sana soruyorum!'' dedi Doğan, sesini bir seviye daha yükselterek. Yaser, Doğan'a keskin bir bakış atarak '' Doğru zamanda her yere girebilirsin dostum, her yere. Ayrıca akşama sen ve Can dahil olmak üzere 5 kişilik bir ekip hazırlanmasını istiyorum. Bu olay haddinden fazla uzun sürdü'' dedi. Doğan artık Yaser'in bu tavırlarına alıştığından kafasını sallayarak dışarıya çıktı. Aradan 2 saat geçtikten sonra Doğan Yaser'in yanına tekrar gelip ''5 kişinin yeteceğine emin misin?'' dedi.Yaser '' Şimdi çıkıyorum, akşam sana telefondan konumu atacağım baskını oraya yapacağız'' dedikten sonra askıda asılı olan uzun siyah paltosunu üzerine giyerek merkezden ayrıldı. Doğan ve Can için zaman geçmek bilmiyordu, acaba Yaser ne planlıyordu diye düşünürken telefona gelen bildirim sesiyle irkildi. Mesaj Yaser tarafından gelmişti. Mesajda konumla beraber baskın ile ilgili talimatlar yazıyordu.
Mesajda '1. ve 2. katı tutun 3. kattan aşağıya kimse inmesin!' yazıyordu. Doğan mesajı okuduktan sonra ekibe dönerek talimatları aktardıktan sonra ''Hiçbir hata istemiyorum!'' diyerek telsizi kapattı. Baskın yapılacak yeri 10 metre uzaktan araçtan izliyorlardı. 2 sivil araç yaklaşıp binanın önünde durdu. Yaser kolunda ki saate bakarak ''İşte başlıyoruz'' diyerek telsizden baskını başlattı. Yaser hızlı adımlarla, sokak lambalarının ışığında duvarları çürümeye başlamış olan binanın içine daldı. Hemen arkasından tedbirli bir şekilde Doğan ve ekibi binaya giriş yaptı. Yaser hızlı adımlarla merdivenleri çıkıyordu. 3. Kata çıktığında ince ve uzun bir koridorla karşılaştı, fakat koridorun sonundaki kapının gıcırtı sesi bütün dikkatini oraya çekmişti. İlk başta adamın ayakkabılarını görmüştü. Bunlar İtalyan deri ayakkabılardı, ardında bir adımdan sonra adamın giriş katında karşılaştığı adam olduğunu fark etti.
Adam Yaser'i görünce '' Sende kimsin! Buraya nasıl girebildin?'' dedi, şaşkınlığını gizleyemeyerek. Yaser adamı baştan aşağı süzdükten sonra'' Bay Abble Freud sizi terör örgütü yönetmekten ve birden fazla cinayette karışmaktan tutukluyorum'' derken Abble elini beline götürüp silahını çekmişti.
Yaser ''Senin gibi yaşlı ve hasta adamın bu mesafeden vurması %20 'den bile düşük üstelik sol elde ki titremeden Parkinson hastası olduğunu söyleyebilirim. Vurman bir ihtimal ama deneyebilirsin'' diyerek elini silahına yavaşça götürmeye çalıştı.Abble silahını kendi kafasınayaklaştırarak '' Bu hayatta kargaşa çıkarmaktan başka bir amacım kalmamıştı vebunu başardım. İzmir'de dini sosyalizmin temeli atılmış oldu. Teslim olamam,olmayacağım diyerek el titremesiyle silahı iyice kafasına dayamıştı, o kadar yakındıki silah namlusu saçlarından dolayı gözükmüyordu. Gözlerini hafif kıstı, tam busırada bütün dengesini kaybederek yere düşmesi ile silah patlaması bir andaoldu. Yaser üzerinde bulundukları kırmızı koridor halısını tüm gücüyle çekmiştive Abble'ın elinde ki silah patlamasıyla beraber köşeye uçmuştu. Hızla birhamle ile silahı alarak '' Zorluk çıkarmamanı söylemiştim'' dedi. Ardındankelepçesini adama taktı. Kelepçenin o soğuk sesi tüm koridorda yayılmıştı. Busırada aşağıdan gelen birkaç silah sesinden sonra telsizden Doğan ''1 ve 2.Katlar temiz! Yaser?'' Yaser eline telsizi alarak '' Adamı yakaladım, burayaolay yeri inceleme ekibi yolla elimizde bir sürü kanıt olacaktır'' diyerektelsizi kapattı. Aşağı indiklerinde ellerinde birkaç ölü ve 5 tutuklu insanvardı. Ekip aracına bindirirken olay yeri inceleme tam zamanında gelmişti.Yaser aralarından birini çağırarak '' İçeride ki bilgilerin hepsi altındeğerinde her şeyin incelenmesini belgelenmesini istiyorum'' dedi. Doğan'adönüp '' Merkeze götür bunları, bundan sonrası senindir'' diyerek sigarasınıyakarak loş ışıklarla kaplı sokakta ilerleyerek kayboldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Bulut(Tamamlandı)
Mystery / Thrillerİzmir'in o eşsiz karanlık güzelliği ile beraber suçların arasına dalmak, dedektif Yaser ile cinayetleri beraber çözeceksiniz "Bana yukarıdan bakarsanız aptalın tekini görürsünüz. Bana aşağıdan bakarsanız tanrıyı görürsünüz. Bana tam karşıdan b...