Doğan saatte baktığında akşam olmuştu bile. En son şüpheliyi dışarı çıkarttıktan sonra Yaser'e dönüp '' Gözüne takılan herhangi bir şey var mı?'' diye sorudu.
'' Hayır. Şimdiye kadar pek bir şey yok'' dedi Yaser, çenesini kaşıyarak. Hastaneden çıkıp arabaya doğru yönelirken Yaser birden duraksadı. Doğan, arkasında kalan Yaser'e dönüp '' Ne oldu? Bir şey mi unuttun?'' diye sordu.
Yaser, '' Hayır, bu Honda Doktor Ozan'a ait olmalı. Arkada ki koltukların orada Göztepe yastıklarına bakar mısın? Sol elindeki araba anahtarlığının aynısı araba anahtarı da Honda'ya aitti. Yaklaşık 4 saat önce Doktor Ozan'ın nöbeti bitmişti. Eve gidip uyacağını söyledi. Bildiğim kadarıyla 6 saat boyunca hastaneden uzak durması gerekiyor'' dedi.
Doğan arabanın camından içeri kontrol ettikten sonra '' Peki bu araba burada ne arıyor?'' diye sorduktan sonra hızlı bir şekilde hastaneye doğru yöneldiler. Merdivenlerden koşarak çıkarlarken nöbet yaptığı bölümün iki tarafını aramaya başladılar. Başka bir ölüm daha olamamalıydı. İkinci koridora ulaştıklarında Doktor Ozan'ı odaya girerlerken gördüler. Doğan tüm gücüyle koşarak odanın kapısını açar açmaz Ozan'ın üstüne atladı. Yaser kapıya vardığında Doğan ve Ozan'ı yerde gördü.
Yaser, '' Tekrar karşılaştık'' dedi. Ardından Doğan, kelepçelerini çıkarıp '' 7 cinayetten suçlusunuz'' diyerek odadan dışarı çıkardı.
Yaser, '' Hey, Doğan bir dakika bence katilimiz o değil'' dedi.
Doğan adımın kolundan sert bir şekilde çekerek Yaser'in yanına geldi. '' Nasıl yani görmüyor musun durum ortada?'' dedi Doğan Yaser'e sinirli bir şekilde.
Yaser sakinliğini koruyarak '' Bence katil o değil. Yerde ki şırıngada hiçbir epinefrin yok. Yani boş. İçeride ki hastaya bağlı olan makine ağrısı olan hastalara morfin sağlar. Bunun için buradaydı, biraz morfin çalmak için'' dedi. Doğan biraz düşündükten sonra '' Yine de sorgulamamız gerekiyor. Bu yüzden merkeze götürüyorum'' diyerek Ozan'ı araca doğru götürdü. Yaser dalgın bir halde sesli bir şekilde '' Saçmalık!'' diye bağırdı. Ardından yürümek için dışarıya çıktı. Kafasından kendi kendine konuşuyordu hala. ''Kanlı gözlerini ve vücudunun seğirdiğini fark ettim, fakat uykusuzluktandır diye düşündüm. Bağımlı olduğunu anlamalıydım'' dedi içinden. Bir adım bile yaklaşamamıştı. Bütün gününü 25 şüphelinin her kelimesini, her mimiklerini ve her bilinçsizce yapılan hareketlerini izlemişti. Tek dikkat çeken Doktor Ozan'dı. Merkeze gitmek için yoldan bir taksi çevirdi. Yoldayken telefonu çaldı. Arayan Doğan'dı.
'' Evet. Herhangi bir gelişme?'' diye sordu.
'' Bizim keş doktor, konuştu hem de çok. Buraya gelmelisin'' dedi Doğan. Yaser tamam dedikten sonra defterini çıkarıp şüpheliler listesinde ki herkesi karaladı. Merkez vardığında Doktoru sorgu odasının camından görebiliyordu. Sorgu odasına girdiğinde Doğan sorguya devam ediyordu.
'' Ameliyattan çıktıktan sonra genelde kafayı bulurum'' dedi Ozan.
'' Bana anlattıklarını ona da anlat'' dedi Doğan Ozan'a.
'' Bir gün önce bir hastanın odasına girdim. Yaşlı biriydi. Akciğer kanserinin son evreleriydi. Morfini olduğundan emindim. Makineden morfini aldıktan sonra tuvalete dalıp morfini damardan aldım. Kendime geldiğimde odaya doğru birinin geldiğini fark ettim'' dedi Ozan.
Yaser Ozan'a biraz daha yaklaşarak '' Yüzünü gördün mü?'' diye sordu.
'' Hayır. Gidene kadar bekledim. Yaklaşık bir saat konuştular. Sesini hatırlamıyorum ama doktor olmalıydı. Tıp bilgisi iyiydi. Hastanın durumuyla ilgili konuşuyorlardı. Ertesi gün adam kalp krizinden öldü. Hiç umurumda olmamıştı'' dedi Ozan Yaser'e bakarak.
Doğan kollarını masaya yaslayarak '' Tabi ki morfin kaynağını da kaybetmiştin'' dedi.
'' Katil hakkında sorular sorunca, ne olduğunu o zaman anladım. Neden hastanın tuvaletinde olduğumu söylemeden, durumu nasıl açıklayacağımı bilemedim'' dedi Ozan, kafasını yere eğerek. Yaser Doğan'a dışarıyı işaret ederek dışarı çıktı.
'' Katilin ayak izlerini şimdiden göre biliyorum, dostum Doğan. Doktor Ozan'ın anlattığı kişi ile Kahraman'ın komşusu Hande'nin anlattıkları kişiler aynı'' dedi Yaser elini cebine atarak.
Doğan sebilden su koyarken '' Yani katilimiz, kurbanlarını öldürmeden önce onları tanıyor'' dedi.
Yaser, '' Bravo, azrailimizin gerçek olduğu kanıtlandı'' diyerek hızlı bir şekilde koridorun sonuna doğru ilerledi. Arkasından Doğan bağırarak '' Nereye gidiyorsun?'' diye sordu.
'' Hastane kayıtlarını tekrar incelemeye Doktorun anlattıkları yeni fikrime ışık tuttu'' diyerek dışarıya doğru çıktı.
Rapor odasına girdiğinde dosyalara bakarak kol düğmelerini açtı.
Önüne bir kitap düşmesi ile uyandı. Sabah olmuştu kafasını kaldırdığında karşısında Doğan vardı.
'' Sen evinde uyumaz mısın?'' diye sordu gülerek.
Yaser ayağa kalkarak '' İyi tarafından bakarsak çok önemli bir şey keşfettim. Bu zamana kadar sadece hemşire ve doktorlara bakıyorduk değil mi?'' dedi.
Doğan, '' Evet, çünkü katilimizin üst düzey tıp bilgisi mevcut'' dedi.
'' Haklısın dostum, peki katilimiz meslekten ihraç edildiyse. Hamidov Yarsen, kendisi İran'da tıp okulunu bitirmiş fakat bir sebepten dolayı meslekten ihraç edilmiş. Kendisini alıp sorgulamamız gerekiyor. Sen adamı merkeze götür, incelemem gerek birkaç şey var arkanızdan geleceğim'' diyerek dışarıya çıktı. Koridorda giderken gözüne temizlik aracının köşesinde asılı yeşil ve kırmızı bezleri gördü. Bu araç Yaser'in odadan çıkarken çarptığı kişinin aracıydı. Bezleri alıp hızlı bir şekilde merkeze doğru gitti. Merkeze vardığında Doğan'ın Hamidov'u sorgu odasına götürürken gördü. İçeri girdiklerinde, Yaser '' Bu bezler size mi ait Hamidov Bey?'' diye sordu.
Hamidov rahat bir ses tonuyla '' Evet, bana aitler. Bir sorun mu var yerleri iyi silememiş miyim?'' dedi.
'' Tebrikler, Kirmanşah tıp fakültesini bitirmişsiniz'' dedi Yaser.
Hamidov gülümseyerek '' Evet, İran'da doktorluk yapmıştım. Şimdi ise hademelik yapıyorum. Bu yüzden mi buradayım?'' diye sordu.
Doğan önündeki dosyaları Hamidov'un önüne koyarak '' Bu şahısları tanıyor musunuz? Hepsi hastanede buluna hastalardı. Hepsinin öldürüldüğünü düşünüyoruz'' dedi.
Hamidov gözünün ucuyla bakarak '' Evet onları hatırlıyorum. Bu hastaların çoğu ağır hastaydı. Neredeyse öleceklerdi'' dedi.
Yaser araya girerek '' Bu yüzden onları öldürmek normal hale mi geliyor?'' diye sordu.
'' Düşünün ölümüne bir acı çekiyorsunuz. İşte böyle bir acı çekerken ölüm bir felaket değildir, bir kurtuluştur'' dedi Hamidov.
'' Çok asilce bir şeymiş gibi anlattınız. Savunmasız ve hasta insanların katliamını'' dedi Yaser.
Hamidov küçük bir tebessümle '' Özür dilerim. Benimle neden konuşmak istediğinizi hala anlamadım'' dedi.
Doğan, '' Arama izni aldık. Sizi buraya getirirken dairenizi arattık ve bunları bulduk. Sizin tarafınızdan yazılmış tıbbi notları içeren metin. Nedense yalnızca bu 7 hasta hakkında. Onları sizin öldürdüğünüzü biliyoruz'' diyerek bir dosyayı ortaya koydu.
Hamidov dosyaya uzun süre baktıktan sonra '' Onları serbest bıraktım. Acı ile savaşan vücutlarını kurtardım. Onları dinledim. İnceledim. Kurtulma şansları olmadığından emin oldum. Yaşadıkları tek şey ölümün korkusuydu, yapılması gerekeni yaptım. Onlara merhamet gösterdim. Söyleyeceklerim bu kadar'' dedi, sessiz bir şekilde.
Doğan ayağa kalkarak '' Söyleyeceğini söyledin'' dedi. Ardından Yaser'i dışarı çağırdı. Dışarı çıktıklarında, Doğan '' Nasıl bir akıl hastası böyle düşünebilir ki. Üstelik Tıp eğitimi alacak kadar zeki biri '' dedi.
Yaser, '' Bu tipik seri katil kafa yapısıdır. Kendisini tanrı olarak görür, yani kimin öleceğine kimin kalacağına karar verir '' dedi, sorgu odasının penceresinden bakarak. Ardından not defterini çıkartıp Hamidov'un ismini yuvarlak içine aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Bulut(Tamamlandı)
Mystery / Thrillerİzmir'in o eşsiz karanlık güzelliği ile beraber suçların arasına dalmak, dedektif Yaser ile cinayetleri beraber çözeceksiniz "Bana yukarıdan bakarsanız aptalın tekini görürsünüz. Bana aşağıdan bakarsanız tanrıyı görürsünüz. Bana tam karşıdan b...