ÇANIN ALTINDA

179 58 0
                                    

    'Eğer bu olay bir terör eylemi olsa, neden kafasını kesip koymadılar, neden sadece üstüne Arapça birkaç kelime yazıp duvara astılar.' Yaser derin düşüncelerin gölgesinde seyrederken, Doğan'ın sesini duydu.
Doğan, "Hey, Arapça yazıların anlamı geldi, buraya gel" diyerek yanına çağırdı Yaser'i. 'Kafir ve ölüm' yazıyordu.
Yaser ellerini masaya koyarak "Bu durum basına sızarsa çok büyük politik sebeplere yol açacaktır" dedi.
"Aynen, düşünsene Müslümanlar ve Hristiyanlar arasında bir kan davası söz konusu olacak" dedi, Doğan.
Yaser, ''Olay o kadar temiz ki bir pederin bu denli ölümünden sonra yaşanacak olayları düşünebiliyor musun? Bir fikri öldüremezsin, değil mi? İnsanların kafasında bir yuva bulduktan sonra olmaz" dedi. Ardından banka kayıtlarının araştırılması için görevlendirdiği memur elinde evrak ile koşarak "Komiserim bir şey buldum galiba. Olay yerinde birkaç kişi 1 gün önce banka hesaplarına bir miktar para yatırmış" dedi.
Doğan araya girerek "Bu pek işimize yaramaz. Kendileri yatırmışlar, üstüne üstelik birkaç kişiden bahsediyorsun" dedi.
Memur Yaser'e dosyayı uzatarak "Efendim, ölen çocuk ailesine her ay belli bir miktar para yolluyormuş. Öğrendiğimize göre kardeşi kalp hastasıymış, buraya kardeşini ameliyat ettirebilmek için çalışmaya gelmiş" dedi.
Yaser memura dönüp " Çocuğun kardeşi adına bir hastane kaydı açılmış mı onları kontrol ey" diyerek Doğan'a döndü.
Yaser, "Eğer bunu tahmin ettiğimiz şekilde bir örgüt yaptıysa bizi istediklerine yönlendirmeye çalışacaklardır. Adım gibi eminim bu çocuk bir piyon, kardeşi ise zayıf noktası. Bu cinayette bazı noktalar hiç mi hiç oturmuyor. Eğer ışıd gibi bir örgüt bunu yapmaya kalksa veya terör örgütü böyle bir zahmete girmez kendileri hallederdi. Bu işin içinde yabancı insanlar var, hislerim o yönde."
"Gerçekten mi? Nasıl yabancı insanlar nereden vardın bu kanıya?' dedi Doğan, kollarını kavuşturarak.
Yaser cebinden bir şeker çıkarıp "Bunu görüyorsun değil mi? Bir kent şekeri peki nerede üretiliyor ve nerelerden bulabileceğimizi de biliyorsun değil mi?" derken Doğan hiçbir şey demeden sadece kafasını sallıyordu.
"Kanıtların arasında bir kurabiye poşeti buldum. Gördüğüm şeyleri unutmamakta biraz iyiyimdir, poşeti fark ettiğimde dikkatimi çok çekmişti. İncelediğimde ise yapım yeri İtalya yazıyordu, tahminimce doğru, İtalya'dan gelen biri buraya ölüm saatine yakın bir zamanda bu kurabiyeyi yiyip ve ardından poşetini buraya attı" diyerek kahve makinasına doğru yöneldi. Doğan kolları birbirine bağlı bir halde Yaser'in arkasından bakakalmıştı.
Arkasından koşup "Ne, nasıl yani?" diye sorarken Yaser, "Önemli noktalar, her zaman küçük ayrıntılarda saklıdır" dedi.
Koşarak gelen memur ''Evet, çocuğun kardeşi adına bir özel hastanede kayıt açılmış'' dedi. Yaser olayın sonuna doğru yaklaştığını hissediyordu. Doğan'a dönüp '' Açıklarını bulduk, çocuk kardeşinin hastane masrafını karşıladığına göre çocuğa para ödemesi yapılmış. Sen git çocuğun evinin olduğu yeri ve kullandığı bütün güzergahların kameralarını kontrol et, insanları soruştur bakalım biriyle gören olmuş mu?'' derken Doğan ceketi alıp dışarıya doğru çıktı. Yaser Doğan'ın arkasından bakarken, Nesrin heyecanlı bir şekilde gelerek '' İstediğin poşeti inceledim ve bir parmak izi var. Sen yurt dışı olayını katınca da pasaport parmak izi taraması yaptım ve buyur'' diyerek dosyayı uzattı. Yaser şaşkın bir halde dosyayı Nesrin'in elinden aldı. Dosyayı açtığında 'Alberto Emilio' ismi ve altında hakkında çok az bilgi yazıyordu. Dini, yaşı, medeni durumu... Yaser bilgi işleme doğru hızlı adımlarla yönelip, dosyayı uzatıp, "Bu adam hakkında her şeyi istiyorum. Uçak biletini ne zaman almış, nereye gitmiş, kimlerle görüşüyor, nerede çalışıyor. Bana bilgi lazım, tuğla olmadan bina yapamam'' diyerek Nesrin'e dönüp teşekkür etti. Teşekkür ettiğini duyunca Nesrin'in yanakları kızarmaya başladı.


Kara Bulut(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin