ÇANIN ALTINDA

242 74 1
                                    

''Nosce te ipsum, memento mori. Sen kendini ne zannediyorsun ki! Alacağını aldın'' dedi yüzündeki bütün kırışıklıklar korkudan gerilmiş bir halde.
'' Bu herkesin iyiliği için olacak.''
(Kendini bil, fani olduğunu hatırla.)

    Ertesi gün,
''Peder, peder içeride misiniz? Pede-!'' Karşılaştığı şeyler karşısında kanı donmuş bir halde polisi aradı.
Yaser elinde Amerika'da aldığı eğitimden kalma NYPD yazılı gri kahve kupasıyla pencereden dışarı bakıyordu. O İzmir'in soğuk ve yalnız yağmur damlalarına dalmışken, Doğan arkadan seslenip '' Hey ortak, bir ihbar geldi ve söylediklerine göre durum bayağı gizemli'' dedi. Yaser kupasından bir yudum daha alıp, iç çekti. Arabaya geçerken bile çok ıslanmışlardı. Gökyüzü o kadar garip bir hal almıştı ki, bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu. Gri bulutların altında ilerlerken dışarıda ki insanların hızlı adımlarla yürümesini izliyordu Yaser. Alsancak Katolik Kilisesine yaklaştıklarında yükselen slogan seslerini duyuyorlardı. Polis barikatından geçip araçtan indiler. Hızlı adımlarla kilisesinin içine yöneldiklerinde, ikisi de Nesrin'e '' Kurbanımız nerede?'' diye sordu. Nesrin kalemiyle kilisenin duvarını gösterdi. Yaser gördükleri karşısında yerinde donup kalmıştı. Kilisenin içinde ki duvarda demir dikenli tel örgülerle İsa'nın çarmıha gerilmiş halinde asılmıştı. Resmen resmedilmişti, o beyaz saçları ve donuk gözleriyle yere bakıyordu, bedenine Arapça kelimeler kazılmış bir halde. Olay yeri inceleme fotoğrafları çektikten sonra bedeni duvardan indirdi. Nesrin cesedin karnında ki yaralara bakarak '' Kurbanımızın ismi Victor Sali, ölüm nedeni büyük ihtimalle, karnında ki bıçak yaralarında olmalı. Üstünde ki morluklara bakılırsa adam ölmeden önce bir boğuşma geçirmiş. Dilde ki morarmaya bakar isek, ölüm saatinin gece 11-12 arası olduğunu söyleyebilirim. Laboratuvarda daha kapsamlı araştırma yaptıktan sonra sizi bilgilendiririm'' diyerek memurlara cesedin götürülmesini söyledi. Yaser Doğan'a yaklaşarak ''Ortak, Arapça kelimelerden bunu bir tür Hristiyan karşıtı İslamcı görüş tarafından yapıldığını söyleyebilirim fakat bunun için daha çok erken.'' dedi.
''Olsa bile şaşırmam ortak, bu zamanlarda bombalama eylemleri, saldırılar derken böyle bir şey çıkması beni pek şaşırtmaz'' diyerek memura aramayı kimin yaptığını sordu. Memur, üstünde siyah cübbe bulunan adamı göstererek ''Şurada efendim'' dedi.
Doğan adamın yanına yaklaşıp '' Cesedi siz bulmuşsunuz'' dedi.
Adam kafasını yerden kaldırmadan '' Evet, sabah gördüğüm anda aradım polisi'' dedi.
''Hey, benimle gözlerim içine bakarak konuş'' dedi Doğan, sert çıkarak. Buna pek karşı gelinemezdi, çünkü adamın yalan söyleyip söyleyemediğini gözlerden anlarsınız. Kafasını kaldırıp '' Ben bir şey yapmadım, ben pederin yardımcısıyım, her gün erken gelip buraları toplarım'' dedi. Yaser araya girerek '' Peki kiliseyi kim kilitliyor, yani kim en son çıkıyor?'' diye sordu. Adam ağlayarak'' Victor, yani pederimiz, kendisi bir misyonerdir. Kim böyle bir şey yaptı ki ona!'' dedi. Yaser ahşap kürsüde ki peçeteyi alarak adama uzattı. Ardından Doğan'a dönüp " Victor'dan hiç mi hiç haz etmedim, ismini bir araştır'' dedi. Doğan cebinde telefonu çıkarıp dışarıya doğru ilerledi. Yaser olayları kafasında tekrar kurmayı Amerika'da bir öğretim görevlisinden öğrenmişti, etrafa bakarak bir kurgu oluşturmaya çalıştı. Gözlerini kapatıp, duvarda ki cesedi canlandırdı kafasında. Adam yaklaşık 70 kilo, bu demek oluyor ki bu cinayet tek kişi işlememiş. Birinin tutup diğerinin dikenli telle bağlaması gerekiyor. Peki İsa'nın çarmıha gerilmiş halini resmedip neden Arapça yazdılar. Bu cinayet önceden planlanmıştı, neden dövmeyi planladılar ki? Yaser'in aklından bir sürü soru geçiyordu. Gözlerini açıp hepsini not almaya başladı.
Genç memuru yanına çağırıp '' Etrafı soruştur bakalım, dün 12 civarlarında kavga sesi duyan olmuş mu?'' dedi. ''Tamam, komiserim'' diyerek dışarıya çıktı. Yaser etrafı araştırırken, yerde ki kurumuş kan damlarının bir yere doğru iz bıraktığını fark etti. İzleri takip ederken kürsünün orada bittiğini görünce kürsüyü biraz ittirdi, ardından altında ki taştan kapıyı gördü. Kapıyı açtığında aşağıya uzanan kan damlaları bulunan merdiven basamaklarını görünce aşağıya doğru inmeye başladı. Aşağıya vardığında ilk gördüğü şey, İsa'nın çarmıha gerilmiş bir heykeliydi. Heykelin arkasından süzülen ışık odayı aydınlatıyordu. Mahzen gibi bir yerdi orası, demir kapılı odalar bulunuyordu. Odaların birinde dolabı görünce açmak için oraya yöneldi. Dolabı açtığında karşısına işkence aletleri çıktı veya pederin akla gelmeyecek fantezileri vardı. Kırbacın ucunda ki kancaları görünce bunun bir fantezi işi olmadığını, pederin FLAGELLANTİ tarikatına üye olduğunu düşündü. Yaser'in sorgulayan bir karakteri olduğu için bütün din ve mezheplerini araştırmıştı. Flagellanti üyeleri (sayıları az olsa da)kamçılanarak Tanrı'nın bağışına yaklaştıklarına inanırlar. Acı çekmek onlar için önemlidir. Yukarı çıktıktan sonra, olay yeri incelemeyi çağırıp '' Aşağının incelenmesini istiyorum, etrafta ki bütün kanların örnekleri alınsın ve incelensin'' diyerek dışarıya çıktı.

Kara Bulut(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin