Avına odaklanmış bir aslan misali kısılan gözlerimi karşımda ki yavru ceylana diktiğimde onun ürkek bakışları ise etrafta dolanmaya başlamıştı. Sarı masa lambasını yüzüne biraz daha yaklaştırıp sorgu odasını daha da karanlık ve ciddi bir hale bürüdükten sonra ellerimi masaya yaslayarak suçlunun üzerine eğildim.
"Konuş."
"Ne konuşayım?"
"Anlat, bunu neden yaptın? Ne zaman planladın? Ne oldu da işler tersine gitti? Bundan sonra ki planın ne?"
"B-ben bilmiyorum. Her şey bir anda karıştı, böyle bir şey olacağını düşünmemiştim. Kötü bir niyetim yoktu polis hanım gerçekten."
Jest ve mimiklerinden doğru yolda olduğumu anladığımda, suçluyu iyice köşeye sıkıştıracak hamlemi yapmaya hazırlanışım açılan kapı ve içeri dolan beyaz ışıkla durdurulmuştu.
" Kızım. "
" Anne. "
" Ne yapıyorsunuz siz? "
" Polisçilik oynuyorduk annecim."
" Kızım siz oyun oynayacak yaşı geçmediniz mi?"
" Aşk olsun mother ya ben senin gözünde hala küçük, sevimli bir kız çocuğu değil miyim?"
"Allahım evlenecek yaşa geldi, yaşıtları kendilerine çeyiz düzüyor benim kızım hala kendini bebek sanıyor. Nerde yanlış yaptık biz acaba?"
Annem odamın beyaz tavanına doğru serzenişte bulunduktan sonra kapıyı çarparak çıktığında, birkaç adım ilerleyip odamın ışığını yaktım ve kendimi yatağa attım.
" Neyse şimdi ciddi olma vakti Gözde. Buraya gel ve düzgünce anlat şu olayı."
"Çocukları da çağıralım ki iki kere iş olmasın, üşeniyorum."
Mantıklı bulup telefonumdan gruba acilen bizim eve gelmelerini yazdım ve onlar gelene kadar bugünün benim için en önemli 2. olayını sorgulamaya karar verdim.
" Şimdi gelelim bir diğer meseleye. "
" Aslında benim ocakta yemeğim vardı ben onun altını kapatayım, çocuklar gelmeden yetişirim."
Gözde kaçarcasına ayaklandığında yüzümde hain bir sırıtışla sağ elimi havaya kaldırıp tırnaklarımı incelemeye başladım. Şuan kendimi bir filmin zengin kötü kadını gibi hissediyordum.
" İyi madem sen git yemeğin yanmasın. Ben de bu konuyu çocuklar gelince açarım hem hep beraber konuşmuş oluruz."
"Seninle arkadaş olmak yaptığım en büyük hataydı."
Tıpış tıpış dönüp bilgisayar masamın beyaz sandalyesine oturan sarışınla beraber zafer kazandığımda tekrar konuşmaya başladım.
"Kerem'in itirafından sonra bana neden evladını öldürmüşüm gibi baktın."
"O kadar da kötü bakmadım ya."
Yüzümün aldığı ifadeyi görünce içine kaçan sesiyle kendini düzeltti.
"Belki beni 3 çocuğumla sokağa atmışsın gibi bakmış olabilirim."
"Sen Kerem'i mi seviyorsun?"
"Yok artık! Kim? Ben mi? Kerem'i seveceğim? Ben? Kerem? Hahahaha saçmalama Esin. Ben Kerem'i sever miyim ya? Aynı çocuktan bahsediyoruz değil mi? Hani şu saçma sapan espriler yapan, gevşek, beyinsiz, tatlı tatlı gülen, sürekli sinirimi bozan, yakışıklı, beni delirten, sempatik, sülük gibi yapışan, sevimli, pislik çocuktan söz ediyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış / Texting <𝓣𝓪𝓶𝓪𝓶𝓵𝓪𝓷𝓭ı>
Novela JuvenilEsin: Koskoca iki yıldır beni seviyorsun ve ben bunu fark etmedim mi? 0543**:Fark etmedin. 0543** :Fark etmeyeceksin. 0543**:Gözünün içine bakıyorum kalbimden taşan aşkı biraz da olsa hisset diye. 0543**:Yanındayken elim ayağıma dolaşıyor, ne yap...