Kulağımdaki telefondan hiçbir tepki gelmezken, kendime bile itiraf edemediğim şeyi sesli söylemenin şokuyla bende kalakalmıştım.
Ben Barış'ı seviyorum.
Ben Barış'ı seviyorum.
Ben Barış'ı seviyorum.
Ben anonimin ikizini seviyorum!
Bir tepki veremeyeceğini anladığım arkadaşımın yüzüne telefonu kapattıktan sonra derin bir nefes alıp yatağıma çöktüm.
"Sakin ol Esin. Sakin ol ve kimseyi üzmeyecek bir şeyler düşün. Anonim Savaş ama ben Savaş'ı sevmiyorum. Ben Barış'ı seviyorum ama Barış beni sevmiyor."
Ellerimi saçıma atıp karıştırdıktan sonra kendi kendime mırıldanmaya devam ettim.
"Barış'a onu sevdiğimi söyleyemem o beni sevmiyor ve kötü bir tepki verebilir. Savaş'a Barış'ı sevdiğimi söyleyemem araları bozulabilir. Anonime hiçbir şey söyleyemem o zaten Savaş. Barış bir şekilde öğrenirse kardeşi beni seviyor diye yüzüme bile bakmaz. İşe yaptığım salaklığı düzeltmekle başlamalıyım. Evet öyle yapmalıyım. Gidip Savaş'a her şeyi bildiğimi ama onu sevmediğimi söylemeliyim. Böylelikle benden umudu kesebilir. "
Düşündüğüm şey her ne kadar mantıklı olmasa da yapabileceğim en doğru hareket olacağı için üzerime bir ceket geçirip pijamalarımı bile değiştirmeden evden çıktım ve ikizlerin evine doğru koşmaya başladım. Hiç otobüs,taksi bekleyecek sabrım yoktu ve temiz hava heyecanımı dindirmeme yarayabilir. Zaten sabahtan beri içimde garip bir sıkıntı vardı ve koşmayan nefesim kesildikçe rahatladığımı hissediyordum. Bir süre sonra ikizlerin evinin önüne geldiğimde kısa bir an pişman oldum.
Çok mu acele karar verdim acaba?
Hem sabahın köründe insanları rahatsız etmek ayıp olmaz mı?
Olmaz.
Hem beklersem vicdan yapar ve vazgeçerim.
Tercihimi değiştirmeden hızlıca zile bastığımda hızlıca birkaç adım sesi gelmiş ve ardından kapı açılmıştı.
"Esin?"
"Günaydın teyzecim senin sıpalar nerde?"
"Savaş odasında, Barış -"
"Tamam bana Savaş lazım zaten."
Ayakkabılarımı çıkardığım gibi üst kata koşturmaya başladım. Buraya daha önce çok gelsem de ikizlerin odasına çok nadir girmişimdir o yüzden önce sağda ki sonra solda ki kapıya göz atıp sağdakini açtım.
Gördüğüm Galatasaraylı eşyalarla buranın Barış'ın odası olduğunu fark edip tam çıkacakken sarı-kırmızı yatağın üzerinde dikkatimi çeken siyah iple vazgeçip içeri girdim. Yatağa yaklaştıktan sonra bunun bir ip değil de kesilmiş bir saç lastiği olduğunu anlamam kaşlarımı çatmama sebep oldu. Barış'ın saçı bağlanacak kadar uzun değil ki. Kız kardeşleri de yok.
Çöp olduğunu düşünüp elimden bırakmadan arkamı döndüğümde çekmecelerden birinin açık kaldığını fark edip bu sefer de oraya yöneldim.
Takıntım var arkadaş tam kapatın şu kapıları, pencereleri, dolapları...
Lastik olmayan elimle çekmeceyi itecekken orada gördüğüm kutu gözlerimi kocaman açmama sebep oldu. Derin bir nefes alıp kutuyu da diğer elime aldıktan sonra bir yanık kremine bir kesilmiş tokaya bakıp anladığım gerçekle yere çöktüm.
Anonime aldığım yanık kremi.
Anonime verdiğim saç lastiğim.
Baş ucuma koydum bakıp bakıp gülüyorum. Krem kutusuna bakarak uykuya dalacağım. Senin yerine ona sarılsam deli sayılır mıyım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış / Texting <𝓣𝓪𝓶𝓪𝓶𝓵𝓪𝓷𝓭ı>
Novela JuvenilEsin: Koskoca iki yıldır beni seviyorsun ve ben bunu fark etmedim mi? 0543**:Fark etmedin. 0543** :Fark etmeyeceksin. 0543**:Gözünün içine bakıyorum kalbimden taşan aşkı biraz da olsa hisset diye. 0543**:Yanındayken elim ayağıma dolaşıyor, ne yap...