Bin parçalık puzzle gibi olan okul formamızın ceketini de giydiğimde, içimden çok sevgili müdüremize iyi dileklerde bulunuyordum. Netflix dizilerine özendiği için diktirdiğine emin olduğum bu saçma giysileri giymek bile bana baya kalori yaktırmıştı ve bende iki gram makyaj yapacak derman kalmamıştı.Bu kıyafetleri bilerek seçtiğine dair şüphelerim oluşmaya başlamıştı.
"Anne ben çıktım"
Kahvaltı yapmak gibi bir alışkanlığım olmadığı için kapıyı çekerek dışarı çıktım ve ağır adımlarla okula yürümeye başladım. Kulaklıkla müzik dinlemek istesem de bu düşüncemden hemen vazgeçmiştim zira kulaklığın düğümlerini çözene kadar okula varacağımdan emindim.
Her seferinde çantama düzgünce katlayıp koyduğum halde dolanmış bir şekilde bulmam hayatta ki en büyük problemim olabilirdi. Hatta bir ara doğaüstü şeylerden şüphelenip çantama kamera yerleştirmeyi bile düşünmüştüm.
Okulun kapısından girip bizimkilerin bulunduğu masaya ilerlerken telefonumdan saate baktım. On dakika kadar bir sürede okula ulaşmıştım.
"Ooo sabah-ı şerifleriniz hayrolsun Esin Hanım."
"Günaydın, nasılsınız?"
"İlk ders kimya diyeyim sen anla."
Kerem'in söylediği şeyle yüzümü buruşturdum. Kimya dünyanın en iğrenç dersi olabilirdi. Hayır ben matematik seviyorum tamam mı?
"Hadi kalkın ders başlayacak ama teneffüste hiçbir yere kaybolmayın size anlatmam gereken önemli şeyler var."
Kerem,Gözde, Savaş ve ikizi Barış dediklerimden sonra ayaklandıklarında hep beraber yürümeye başlayıp sınıflarımıza dağıldık. Dokuzuncu sınıfın başında tanıştığım bu insanlar benim kan bağım olmayan kardeşlerimdi. Okulun popüler grubu değildik ve içimizde bad boy falan da yoktu aksine Savaş, Barış ve Kerem çok kafa dengi çocuklardı ama Gözde benim için hepsinden daha farklıydı, bunda cinsiyetinden dolayı daha rahat davranmamın da etkisi olabilirdi. Burada ki rahat davranma beraberce üstesinden geldiğimiz ağda seanslarını da kapsıyordu...
Kerem ve Barış sayısal sınıflarına ilerlerken biz üçümüz eşit ağırlık sınıfına girdik ve Gözdeyle sıramıza oturduk. Savaş sınıfın diğer ucunda ki Mehmet'in yanına oturmuştu.
"Kanka bunları sen mi aldın?"
Gözde sıranın altından çıkardığı bir tost ve meyve suyunu bana uzattığında kaşlarımı çatarak elinden aldım ve beyaz paketin üzerine yazılmış yazıyı okumaya başladım.
'Sabahları kahvaltı yapmadığını da biliyorum. Tost sevdiğin gibi pişsin diye kantinde bizzat başında bekledim. Afiyet olsun güzelim. '
"Off sen ne çeşit bir manyaksın ya?!"
"Eyvallah kanka."
Gözde'nin söylediğim lafı üzerine alınıp bir de kabul etmesiyle göz devirdim ve tostun not yazan tarafını gözüne doğru salladım.
"Sanırım bir sapığım var."
Elimden çekip yazıyı okuduğunda telaşla üzerime abanarak pencereyi açtı ve elinde ki notlu tostu kenarına koydu.
"Sakın yeme annem böyle şeyleri, ya içine uyuşturucu koyduysa? Ya seni kötü yola düşürecekse? Kuşlar yesin bari ziyan olmasın."
"Ya kuşlar kafayı bulursa?"
Alayla söylediğim şeyle gözleri büyüdüğünde tekrar üzerime abanarak, ki kendini zayıf sanan bu arkadaş beni resmen ezmişti, pencerenin kenarına koyduğu tostu aldı ve zehirli bir maddeymiş gibi iki parmağının arasında sallamaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış / Texting <𝓣𝓪𝓶𝓪𝓶𝓵𝓪𝓷𝓭ı>
Teen FictionEsin: Koskoca iki yıldır beni seviyorsun ve ben bunu fark etmedim mi? 0543**:Fark etmedin. 0543** :Fark etmeyeceksin. 0543**:Gözünün içine bakıyorum kalbimden taşan aşkı biraz da olsa hisset diye. 0543**:Yanındayken elim ayağıma dolaşıyor, ne yap...