Siyah ve gümüş renklerden oluşan balonları şişirmekten ciğerlerim solmuş, dudaklarım kurumuş, gözlerim kararmışken neden böyle bir şey yaptığımızı sorguluyordum. İlk yaş günlerini kutlamıyoruz ki canım biz bu çocukların. Eşek kadar olmuşlar balonla mı oynayacaklar?
"Esin sen bırak istersen ben devam ederim."
"Hı?"
"Sen kesinlikle bırakmalısın."
Taşkın gülerek oturduğu koltuktan kalkıp yanıma geldi ve elimde ki balonu kenara bıraktı. Birkaç kez gözlerimi kırpıştırıp gerçek dünyaya dönmeye çalıştıktan sonra ağrıyan başımı ovuşturup dikkatlice ayağa kalktım. Beynimde oksijen kalmadığına emindim şuan.
"Sen nasıl bu kadar rahatsın ya? Hobi olarak balon mu şişiriyorsun?"
Taşkın, ufak bir kahkaha attıktan sonra kolunu uzatıp saçlarımı karıştırdı ve eline paketten bir balon daha alıp şişirmeye devam etti. Beni takmamasına gözlerimi devirmek istesem de yardım etmeyi bırakır diye korkarak gülümsedim ve mutfağa doğru ilerlemeye başladım.
"Ben bir Gözde'ye bakayım."
Mutfakta yiyeceklerle uğraşan arkadaşıma yardım etmek için getirdiğimiz poşetleri karıştırmaya başladığımda elime gelen siyah, uzun aletle gözüm seğirmeye başladı.
"Gözde."
"Efendim kanka."
"Bana bunun bir krema sıkma aleti olduğunu söyle."
"Yoo kanka balon şişirme pompası o."
"Bunu senin ağzına sokarım Gözde! İçeride yüz tane balon şişirirken niye vermedin bunu bize?"
"İstemediniz ki. Hem ben ağzınızla şişirirseniz baş başa daha çok vakit geçirirsiniz diye düşündüm. Nasıl? İyi yapmışım dimi?"
Sinirden ağzımdan kaçırdığım küçük bir kıkırtıyı memnuniyet olarak algılayan arkadaşım gururla bana yaklaştığında pompayla gelişine geçirmeye başladım. Her vuruşumda Battal Gazi ya da Tarkan gibi bu anam için, bu babam için dememe ramak kalmıştı.
Çığlık çığlığa yanımdan kaçan Gözde'nin peşinden dağ evini turlamaya başladığımda Taşkın göz ucuyla bize bakıp, sanırım deli olduğumuzu düşünmüş olacak ki, takmadan geri yerine geçmişti.
Odalardan birine Gözde'nin peşinden girdikten sonra gözlerimi kısıp işaret parmağımı tehditkar bir şekilde saçma renkli gözlerine doğru sallamaya başladım.
"Şimdi ben hazır olan yiyecekleri servis tabaklarına yerleştirirken sen de Taşkın ile birlikte tavana ve duvarlara süsleri asıyorsun."
"Ama anon-"
"Şşşt. Sus. Ben sandalyeye çıkarım sonra sandalye kayar çocuğun kucağına düşerim falan diye düşünüyorsan hiç böyle klişelere gerek yok. Çok istiyorsan sen atla kollarına."
"Aa üstüme iyilik sağlık benim ne işim varmış elin adamının kollarında? Sevgilim varken hemde."
İşittiğim cümleyle havada ki parmağım yere inmiş, gözlerim kocaman açılmıştı.
"Neyin?"
"N-ne neyin?"
"Ne dedin sen?"
"Ne dedim ben?"
"Soruma soruyla karşılık verme."
"Sorun soruyla mı karşılık veriyorum?"
"Gözde beni aptal yerine koyamazsın dökülmek için 5 saniyen var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış / Texting <𝓣𝓪𝓶𝓪𝓶𝓵𝓪𝓷𝓭ı>
Teen FictionEsin: Koskoca iki yıldır beni seviyorsun ve ben bunu fark etmedim mi? 0543**:Fark etmedin. 0543** :Fark etmeyeceksin. 0543**:Gözünün içine bakıyorum kalbimden taşan aşkı biraz da olsa hisset diye. 0543**:Yanındayken elim ayağıma dolaşıyor, ne yap...