Elimizde küçük çantalarımızla, sabahın kör vaktinde, otobüsün önünde beklerken mayısta olsak bile üşümeye başlamıştım.
"Ne zaman yola çıkacağız ya?"
"Bilmiyorum ki, eksik var mı diye kontrol ediyorlar bitsin çıkarız herhalde."
Gözde'ye başımı sallayıp kollarımı vücuduma biraz daha sardığımda omzuma konan ceketle irkilip arkamı döndüm.
"Savaş."
"Sabah soğuğu üşütür."
"Ama böyle de sen üşürsün."
Üzerime bıraktığı ceketi çıkarmaya çalıştığımda Savaş bana engel olurken Barış da kendi ceketini çıkarıp savaşın omzuna bıraktı.
"Benim üstüm kalın zaten kardeşim. Çantalarımızı bagaja götüreyim."
Barış ellerimizde ki küçük çantaları teker teker toplayıp otobüsün diğer tarafına geçtiğinde dudağımı ısırarak arkasından baktım ve o sırada açılan kapının sesini duydum.
"Sonunda hadi doluşun."
Koca koca insanlar birbirini ite kaka otobüse binmeye başladığında hepsinin bitmesini bekleyip en sona kaldık. Altı üstü 3 saatlik yol ha önde oturmuşuz ha arkada ne fark edecekse?
"Minik uğur böceğim sen benimle oturacaksın dimi?"
"Tabi ki."
Kerem ve Gözde basamakları çıkıp bir çift koltuğa yerleştiğinde arkamızdan yetişen Barış, Savaş ve ben ayakta kalmıştık.
"Savaş biz de şöyle oturalım mı?"
"O- olur."
Gözde bana alttan eliyle aferin işareti yaptığında doğru düşündüğüme emin olup cam kenarına oturdum ve Savaş'ın da yanıma yerleşmesini bekledim.
"Barış kanki sen nereye geçiyorsun?"
"Geçerim arkada bir yere Kerem."
Barış da kendi sınıfından bir çocuğun yanına oturduğunda görevli öğretmen son kez gözlerini üzerimizde gezdirip şoföre onay verdi ve yolculuğumuz başlamış oldu. Uzun yollarda müziksiz asla gidemediğim için kulaklıklarımı çıkarıp telefonuma taktım ve müzik listemde gezinmeye başladım. Tuğkan'ın şarkılarına geldiğimde anonimin en sevdiğim dediği şarkıyı görmemle gülümseyip onu açtım ve kulaklığın tekini Savaş'a uzattım.
"Beraber dinleyelim mi?"
"Olur."
Savaş kulağına kulaklığı geçirip şarkıyı duyduğunda gülümseyerek bana döndü.
"Bu şarkıyı seviyorum."
"Biliyorum."
Savaş gülümsemesini soldururken yüzüme garip bir ifadeyle bakmaya başlamıştı ama ne yazıkki ne düşündüğünü anlayamıyordum.
"B-ben biraz uyusam iyi olacak."
Kulaklığı çıkarıp elime tutuşturduktan sonra koltuğa yayılıp gözlerini kapattığında şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırıp yan tarafımızda ki Gözde'ye baktım.
"Ne iş?"
"Heyecanlandı herhalde."
Sadece ağzımı kıpırdatarak sorduğum soruya aynı sessizlikte cevap verdiğinde gayet mantıklı olduğunu fark edip daha fazla zorlamadan kulaklığın diğer eşini de taktım ve yolu izlemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış / Texting <𝓣𝓪𝓶𝓪𝓶𝓵𝓪𝓷𝓭ı>
Teen FictionEsin: Koskoca iki yıldır beni seviyorsun ve ben bunu fark etmedim mi? 0543**:Fark etmedin. 0543** :Fark etmeyeceksin. 0543**:Gözünün içine bakıyorum kalbimden taşan aşkı biraz da olsa hisset diye. 0543**:Yanındayken elim ayağıma dolaşıyor, ne yap...