İzmir başta olmak üzere depremden etkilenen bütün şehirlerimize çok geçmiş olsun. 🖤
Üzerimde ki omuz dekolteli kazağı düzelttikten sonra çocuk esirgeme kurumunun önünde bekleyen Barış'ın yanına ilerledim. O önden gelip yetkililerle son kez konuşmuştu ve biz de şimdi 7 kişilik bir grup olarak yanına ulaşmıştık.
"Selam."
"Selam Esin."
"Girelim mi?"
Başını sallayıp güvenliğe kapıyı açmasını işaret ettiğinde ellerimizde ki koca poşetler ile içeri geçtik. Hayatımda daha çok heyecanlandığım bir an hatırlamıyorum. Ya da hatırlıyorum. Partide anonim kolyemi taktığında ya da kütüphanede onunla sarıldığımda da baya heyecanlanmıştım. Her neyse... Küçücük yaralı yüreklerle konuşacak ve onlarla eğlenecek olmak içimde tarifi imkansız bir sevinç oluştururken aynı sebepten ötürü deli gibi de korkuyordum. Sonuçta onlar kırgın çocuklar ve en ufacık bir yanlış hareketimde ya da sözümde kötü hissedebilirler. Aklımda ki düşünce ile Barış'ın eline sıkıca yapışıp yanıma çektim.
"Onlara karşı yanlış bir şey yapmama izin verme tamam mı?"
Önce eline can simidine tutunur gibi tunumuş elime sonra da endişeyle bakan yüzüme gözlerini çevirip içten bir şekilde gülümsedi. Bu, onda şimdiye kadar gördüğüm en güzel ve samimi gülümseme olabilirdi.
"Sen çok güzelsin Esin. Senin kalbin çok güzel. Onlara kötü hissettiremezsin, istesen de yapamazsın bunu. Korkma tamam mı? Her şey çok güzel olacak."
Başımı sallayıp Barış'dan uzaktaştıktan sonra yavaş adımlarla binadan içeri girdim. Görevli kadının yönlendirmesi ile birkaç kat çıktıktan sonra onlarca çocuğun bulunduğu bir odaya girmiştik. İçeri girmemizle bize dönen meraklı bakışlara gülümseyerek derin bir nefes aldım ve ellerimde ki poşetleri kenara bıraktım.
"Merhaba çocuklar nasılsınız?"
"İyiyim."
Hep bir ağızdan çıkan kelimeyle gülmemek için dudaklarımı dişledim. Aklıma öğretmenin her sorusuna eveeet diye çığırdığımız ilk okul zamanım gelmişti.
"Çocuklar bu abiler ve ablalar sizlerle vakit geçirmek için gelmişler. Onlarla oyun oynayabilir, kitap okuyabilir kısaca dilediğiniz her şeyi yapabilirsiniz. Sizlere bazı hediyeleri de var birazdan onları dağıtacaklar. Ben hemen burada, masada oturuyor ve sizi izliyor olacağım. Rahat olabilirsiniz ve en ufacık bir sorunda bana söyleyebilirsiniz."
Kadının korumacı ve samimi tavrını takdir etmiştim. Bazı kurumlarda, kapalı kapılar ardında canice şeyler yaşandığını biliyor ama ne yazık ki buna bir çözüm bulamıyordum. Küçücük çocuklara fiziksel ya da psikolojik şiddet uygulandığı düşüncesi içimi tarifsiz bir sıkıntıya soksa da en azından bu binanın içinde ki çocukların böyle bir şey yaşamıyor oluşunu umut ederek mutlu olmuştum.
Elime birkaç poşet aldıktan sonra masalardan birine yaklaşıp yere oturdum. Zaten minicik olan çocukların küçük sandalyeleriyle aramda pek de bir fark yoktu. Benim gibi herkes bir çocuk topluluğunun yanına ilerlediğinde teker teker paketlerden alınan eşyaları çıkarıp dağıtmaya başladım. Aynı zamanda onların isimlerini soruyor ve teşekkürlerini büyük bir sevinçle kabul ediyordum.
"Biliyor musun Esin abla bizim sınıfta ki bir kızda da bu bebekten vardı."
"Öyle mi ne güzel artık beraber oynayabilirsiniz."
"Esin abla bu ne işe yarıyor? "
"Bu bir itfaiye arabası yakışıklı. Bir yerde yangın çıktığında bu arabayla bazı kahramanlar gelip ateşi söndürüyor. Siz itfaiyenin numarasını biliyor musunuz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış / Texting <𝓣𝓪𝓶𝓪𝓶𝓵𝓪𝓷𝓭ı>
Novela JuvenilEsin: Koskoca iki yıldır beni seviyorsun ve ben bunu fark etmedim mi? 0543**:Fark etmedin. 0543** :Fark etmeyeceksin. 0543**:Gözünün içine bakıyorum kalbimden taşan aşkı biraz da olsa hisset diye. 0543**:Yanındayken elim ayağıma dolaşıyor, ne yap...