Savaş'ın annesinin seslenişlerini umursamadan ağlayarak evden çıkıp koşmaya başladım. Ne kadar süre etrafıma bakmadan koştuğumu hesap edemesemde yanmaya başlayan yüzüm ve kesilen ağlamamla hızımı azaltmıştım. İşlek bir caddeye vardığımda etrafıma bakıp fazla kalabalık olmayan bir kafeyi gözüme kestirdikten sonra hızlıca içine girdim ve en köşedeki masaya oturdum.
"Buyrun efendim ne alırdınız?"
"Kahve."
"Na-"
"Fark etmez herhangi bir şey getirin lütfen."
Sabırsızca garsonu masadan uzaklaştırdıktan sonra telefonumu çıkarıp Taşkın'ı aradım ve dudağımı dişleyerek açmasını beklemeye başladım.
"Esin?"
"Sana birazdan konum atacağım. Acilen buraya gel."
"İyi misin? Bir şey mi oldu Esin?"
"Evet çok kötü bir şey oldu Taşkın, koş."
Telefonu suratına kapattıktan sonra hızlıca whatsapptan konumu attım ve başımı masaya yaslayarak düşünmeye başladım.
Ben Barış'ı nasıl geri dönmeye ikna edeceğim?
Belki onu sevdiğimi öğrense gelebilir ama mesajlarıma bile bakmıyor ki!
Savaş da bana yardım etmiyor. Kerem ya da Gözde'den ulaşmaya çalışsam olur mu ki acaba?
Olsa bile ne diyeceksin Esin?
Barış'cım kusura bakma ben anonimin kardeşin olduğunu düşündüğüm için gözünün önünde çocuğa sülük gibi yapıştım. Ama ortada küçük bir yanlış anlaşılma varmış anonim senmişsin. Rica etsem geri döner misin çünkü benim de bunca zaman sonra seni sevesim tuttu da mı diyeceğim çocuğa?
Şimdi şöyle bir bakınca ben Barış'ın yerinde olsam kendimden nefret ederim.
Off.
Masaya koyulan bardak sesini duysamda başımı kaldırmadan, Taşkın gelene kadar, beklemeye devam ettim. Acil dediğim halde neredeyse bir saat sonra sonunda yanıma ulaşmayı başaran mavi gözlü çocuk bekletildiğim için daha da sinirlerimi bozduğunda kafamı kaldırıp kızgın bakışlarımı yüzüne diktim. Ölecek olsam cesetim kokmuştu Taşkıncım.
"Kusura bakma uzaktaydım anca gelebildim. Sorun ne?"
Karşımda ki sandalyeye oturup rahat bir pozisyon alan Taşkın'la derin bir nefes alıp öne doğru eğildim ve konuşmaya başladım. Olabildiğince sakin davranmaya çalışıyordum ama her an kalkıp, anonimin de istediği gibi, mavi gözlerini kahve kaşığımla oyarak misket oynayabilirdim.
"Anonim Savaş demiştin. Kendisi söyledi demiştin."
"Evet kendisi söyledi Esin duydum."
"Nerde duydun? Ne dedi sana Savaş?"
"Doğum gününde ben Barış'ın kıyafetlerini vermek için arkasından banyoya giderken bir odada Savaş' ı gördüm. Eşyaları toplayacağım diye çıkmıştı ama kendi kendine konuşuyordu, bir sorun mu var diye merak etmiştim. Yanına girecektim aslında ama senin adını duyunca girmekten vazgeçip dinlemeye başladım. Tamam bu yaptığım doğru değildi ama anonimden bahsediyorlardı ve sen bana onun senin için ne kadar değerli olduğunu anlatmıştın. Bir şey öğrenirsem sana faydam olur diye düşündüm. Savaş, Esin anonimin ben olduğumu öğrenirse yüzüme bile bakmaz, onunla günde birkaç kez mesajlaşmak bile yetiyor bu şansımı kaybedemem falan dedi. Ben de sonra sana söylemek için yanına geldim işte. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış / Texting <𝓣𝓪𝓶𝓪𝓶𝓵𝓪𝓷𝓭ı>
Genç KurguEsin: Koskoca iki yıldır beni seviyorsun ve ben bunu fark etmedim mi? 0543**:Fark etmedin. 0543** :Fark etmeyeceksin. 0543**:Gözünün içine bakıyorum kalbimden taşan aşkı biraz da olsa hisset diye. 0543**:Yanındayken elim ayağıma dolaşıyor, ne yap...