Hikayemin kapağını yapan @Eslinistanbul a çok teşekkür ederim.Ellerine sağlık canım.
Keyifli okumalar canlar! :D
Hocanın tahtaya yazdığı sorulara bakıp, gözlerimi devirdim.Bu dersten hiç bir şey anlamıyordum.Kitapın kapağını kapatıp arkama yaslandım.Furkan bugün bir kaç kişi ile görüşecekti.Umarım iyi birilerine denk gelirdi de ben de rahatlardım ev konusunda.Kirayı tek başıma çıkaramıyordum.Annem ne kadar para gönderse de anca yetiyordu .Zaten evin elektriğiydi suyuydu falan hep babam ödüyordu.Onların hakkını ödeyemezdim.İkisi de en iyi şekilde bana yardımcı oluyordu.Bu zamana kadar el bebek gül bebek büyümüştüm.Annem ünlü bir modacıydı.Babamda ünlü bir iş adamı.Ve onların biricik kızı Miray Eroğlu..
Ders bitince kitaplarımı toplayıp yavaş adımlarla yürüdüm.Sıla bugün gelmemişti.Kaç sefer aramıştım ama kapalıydı telefonu.Kesin sabaha kadar ağlamış, o yüzden gelmemişti.Tanıyordum çünkü onu.
Kantine gidince kendime kahve almak için sıraya girdim.Tam kahvemi alıp gidecekken bir çocuk bana çarptı ve kahve üzerime döküldü.
"Dikkat etsene lan"
Başımı kaldırdığım da bana bağıran kişinin Arda olduğunu fark ettim.Zaten ona sinirliydim.Birde bana mı bağırıyordu?!
"Sen dikkat et,üzerime kahveyi döken sensin" diye bağırdım bende.Kantindeki çoğu kişinin ilgi odağı olmuştuk bile.
Arda başını yukarı kaldırıp dişlerini sıktı.
"Bak bana bulaşmak istemezsin Miray, yürü git"
"Adam olupta,özür dileceğine yaptığına bak.Senin yüzün kahvem malvoldu" Arda'dan kormuyordum.Hiç bir bok yapamazdı bana.Üzerime doğru yürüdüğünü görünce yutkundum.Olduğum yere öylece duruyordum.Arda yanıma gelip, sinirle bağırdı.Bağırınca birden bire irkildim.
"Abi tamam bırak kızı" Ardanın arkadaşı gelip, onu çekiştirmeye başladı.Bir erkeğin bana bağırmasını hazmedemiyordum.Sinirle ellerimi belime koydum.Tam ağzımı açıp bir şey söylecekken, Arda hızlı adımlarla yanıma geldi.Kolumu sıkıca kavradı.
"Eğer elini Miray'ın kolundan 5 saniye içinde çekmezsen,o kolunu müsait bir yerine sokarım"
İkimizde sesin geldiğini yöne baktık.Çağatay bir kaç adım ötemizdeydi ve Ardayı hiç bakmadan konuşmuştu.Kolumu hızlıca kurtardım.
"Sen kim oluyorsun lan" dedi Arda.Benden uzaklaşmaya başlamıştı.Olacakları az çok tahmin edebiliyordum.
"Adım Çağatay memnun oldum" dedi Çağatay alayla."Okula yeni geldim ve senin gibi züppelerin bir kıza böyle davranması hiç hoş değil"
Çağatay resmen alay ediyordu.Napıyorsun sen? dedim ağzımı oynatıp.Gülerek bana baktı.Sanane dedi oda ağzını oynatarak.
"Sen bana mı züppe dedin lan" diye bağırdı Arda.Çoğu kişi çıkacak kavgayı tahmin etmişt.Korkuyla bakıyorlardı ikisine.
"Evet sana dedim.Senden başka züppe göremiyorum"
Çağatayın cevapı herşeye yetmişti.Saniyeler içinde olmuştu herşey.İkisi kavga etmeye başladıklarında sanki onları ayırabilecekmişim gibi yanlarına gittim.Çağatay Arda'ya kafa atınca,Arda burnunu tuttu.İkisinde gözleri mosmordu.
Çağatayın kolumdan tutup kenara çektim.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen ya? durduk yere kavga çıkarıyosun?"
Çağatay kaşındaki kanı silip, sırıttı.Adam dayak yedi hala gülüyor!
"Kızım seni koruduk şurada,sevineceğine kızıyorsun,Kırılıyorum ama"
Gülerek ve dalga geçerek söylemişti.Beni koruyormuşmuş.
"Kim dedi sana beni koru diye.Ben hallediyordum"
"Hı hı hallediyorsun çocuk az kalsın kolunu koparacaktı"
Gözlerimi devirip, ters ters baktım.Ağzı burnu yer değiştirmiş gibiydi.Çantamdan peçete çıkarıp eline verdim.
"Sil yüzündeki kanı,sonrada revire git.Yüzünü gözünü düzeltsinler.Tipin kaymış biraz"
Gülerek söyleyip,yanından hızlıca geçtim.Ardayı gördüğümde onun da burnunun kırıldığını duydum.Ona bakmadan umursamazsa sınıfa girdim.
*
Okuldan çıktığımda,ilk işim Sılayı aramak oldu.Olanları anlatacaktım tabii ki.Dedikodu yapmıyorduk hiç.Bu iyi bir dedikodu malzemesi olurdu.
"Ne demek Ardayla kavga ettim" diye bağırdı Sıla.Ardanın adını duyunca çenesi açıldı kızın.
"Evet canım baya kavga ettik."
"Peki beni sordu mu ne dedi?" diye saçma birşey dedi Sıla.
"Hee Sıla kavga sırasında dedi ki, Sıla nerede göremedim onu bugün.Özledim dedi.Mal mısın kızım sen! Çocuğun senin varlığından bile haberi yok ki"
Ever girip montumu ve çantamı askılığa astım.
"Öyle deme Miray" Sılanın üzgün olmasına dayanamıyordum.Ama birisininde gerçekleri söylemesi lazımdı.Ve bu bana düşüyordu.
"Boşver sen onu hadi bana gel de azcık konuşur dertleşiriz"
Sıla tamam diyip telefonu kapattı.Çağatayın beni koruduğunu ve kavga ettiklerini söylememiştim.Şimdi Sıla iki saat çığlık atıp yok bu çocuk çok sahiplenici falan diyecekti.Tanıyorum çünkü.
1 saat sonra Sıla gelmişti.Yemek yedikten sonra,telefonda demediğim kısımları anlattım.Tahmin ettiğim gibi iki saat boyunca hem çığlık attı, hemde Çağataydan bahsetti.
Zilin sesini duyunca benden önce Sıla açtı kapıyı.
"Ayy sen mi geldin.Cibilliyetsiz"
Furkanın geldiğini anlamıştım.Sılanın ona hitap şekli böyleydi çünkü.
"Sana gelmedik kızım Miray evde mi?"
Furkanda onu ne kadar sevse, de birbirleri ile atışmadan duramıyorlardı.
"Geldim geldim buradayım" dedim gülerek.Kapının oraya gittiğimde gözlerim irice açıldı.
"Yine mi sen?!"
"Miray bir dursana kızım,işte senin yeni ev arkadaşın Çağatay" dedi Furkan.Çağatayın omzuna vurup.Şuan üçüde bana sırıtarak bakıyordu.Sılanın düşüncelerini tahmin ediyordum.Ama Çağatayla ev arkadaşı olmak mı? Bunu bilemiyordum işte.
Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum canlar! Hepinizi çok seviyorum! 😘❤❤
Not:Afiş yapmayı falan pek beceremiyorum.O yüzden lütfen yargılamayın :) Elimden geldiğinde yapmaya çalışıyorum.Hikayemi sevmişsinizdir umarım! :D Farklı bir konu olacağını düşündüm.Lütfen yorumlarda iyi-kötü düşüncelerinizi yazın.Her eleştiriye açığım.Bölümleri Cuma günleri yayınlayacağım bundan sonra.Oy vermeyi unutmayın :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVİMDEKİ YABANCI (TAMAMLANDI)
Novela JuvenilAşk.3 harf bir kelimeden oluşan bir sözdü.Kimileri için çok güzel olan bir şey,kimileri içinse acı,üzüntü ve hayal kırıklığından ibaretti.Birini seversin oda seni sever olur biter.Ama olmuyor işte.O kadar basit görünen bir şeyin insana bu kadar acı...