Sevdiğim yine seni düşünüyor, yine yazıyorum. Konunun sonunu nasıl getireceğimi bilmiyorum ama yazıyorum. Ben bu yazıyı sana yazarken içimdeki bütün hisleri beynimin her nöronunda yer edinmiş güzel yüzüne ve yüreğime bir kağıt çiziği yarası gibi saplanan gülüşüne adıyorum.
Gönül bahçemin en nadide çiçeği seni seviyorum. Her şey senin adınla anılıyor benim dünyamda. Bütün çiçekler sen, bütün yıldızlar sen... Yüzünde kuşlar, gözlerinde hayatın ta kendisi var. Öyle gerçektin ki gözümü açıyorum sen kapatıyorum sen hiç bitmeyecek sandığım bir serüven. Seni soluyorum, havadasın. Seni kokluyorum, doğadasın. Hele şimdi sonbaharsın.
Sana öyle hasretim ki kelimelerim yetersiz, kalemim tutuk. Sevemiyorum kimseyi.Gözlerim senden başkasını görmüyor, ellerim senden başkasına gitmiyor. Geceleri bir yorgan gibi çekip üstüme karanlığı örtüyorum. Uzak yıldızların ışığı bile bu karanlığı delip geçemiyor.yıldız yok, ay yok,bulut yok, umut yok be sevdiğim. Sen yoksun ya güneş bitmiş, dünya benden hesap soruyor. Bu ceza çok ağır geldi bana. Bir çift göze aşık oldum ben, sonra kör oldu gözlerim evrendeki herkese. Özledim seni ilkim olmadan sonum olan adam. Öyle bir özledim ki nefes alamıyor gibiyim bu satırları yazarken. Boğazıma bir yumru oturdu. Kaldıramıyorum sanki.
Aklıma geldiğin zaman kalbime giden bütün damarlar tıkanıyor sanki. Gözlerimi fazlaca kırpıştırıp, İsmin her aklıma geldiğinde nefesim kesiliyor. Bir yerde adını duyduğum zaman takılıp kalıyorum. Gülüşün karşısında çaresiz kalıyorum. Gözlerime baktığında nasıl davranacağımı bilmiyorum derin derin nefesler almaya çalışıyorum ancak içime çektiğim bütün oksijen sanki içinde senin kokunu barındırıyor. Korkuyorum. Düşünüyorum. Biz olduğumuzu hayal ediyorum. Sarılsam sana bin yıl geçse, bir an bile ayrılmasak. Ten tene, yürek yüreğe sonsuz baharın en aşk dolu iki yaprağı olsak. Sesin sarhoş etse beni. Tutsan ellerimi. O kadar sıkı tutsan ki parmak izlerin parmak izlerimle birleşse.
Bana huzurlu gelen her şey sende birikmiş gibi. Çaresiz kaldığım zaman düşünüp huzur bulduğum umut dolduğum insansın sen.
Ah be sevdiğim neden tutmadın ellerimi? Neden sessizdin yada şimdi asıl soru neden sensizim... Ne zamandı hangi mevsimdi, kaçıncı bahardı seni benden alan? Hani şimdi gidiyorum ya bir zifiri karanlığı, bir zindan yalnızlığı, ağır bir boşluk bırakıyorum içimde. Gidiyorum ya şimdi gözlerim cehennem ateşi, dudaklarım mühürlenmiş, ellerim titriyor. Yüreğim kızgın demirlerle dağlandı. Mutluluğuma, sevinç kaynağıma, renkli dünyama elveda dedim. Karşımdayken bile elimi uzatıp dokunamadım. Ne ayrı koyduysa bizi zaman yada insanlar bir kalemde silesim geliyor. Sana dokunmamı engelleyen ne varsa bir kadeh yere çarpıp tuzla buz edesim geliyor.
Ne denir ki bu saatten sonra? Sözlerin bir anlamı kaldı mı bizim için? Evet işte sonunda pes ettim ben. Umut bitti. Evet kırgınlıklarım var. Evet sende kalan yaralarım var. Hayatın kirlenmişliğine inat masum ve temiz kalan tek yanımdı sana olan aşkım. Bu sevdanın saflığı tutunduğum tek dalımdı benim. İsterdim ki sende beni sevseydin. Benim sevdiğim kadar olmasa bile içimi ısıtacak kadar, yaralarımı saracak kadar sevseydin. Sana yazdığım bu yazıyı keşkelerle süslemeyeceğim. Çünkü keşkelerin kimseye bir yararının olmadığını biliyorum.Sana daha fazla beni de anlatmaya çalışmayacağım. Yüreğimin bir yarısını ölünceye dek sana bırakmış olsam da bana kalan yarısıyla yaşayabilmeyi ve zor da olsa kanatlarımla uçmayı öğreneceğim. Seni bekliyor olacağım. Yer, zaman, mekan hiç fark etmeden seni bekleyeceğim. Beni görmek istemesen bile ben seni yine de seviyor olacağım. Seviyorum seni her şeye rağmen gözleri gülen, kokusundan öptüğüm adam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Aşığın Günlüğünden
RomansaBir aşığın kaleminden... Sevdiğim yine seni düşünüyor yine yazıyorum. Ben bu yazıları yazarken içimdeki bütün hisleri beynimin her nöronunda yer edinmiş güzel yüzüne ve yüreğime bir kağıt kesiği yarası gibi saplanan gülüşüne adıyorum. Gönül bahçemi...