❄ KTS ~ 17 OYUN BİTTİ

2.1K 128 23
                                    

~Düzenlenme Tarihi:17.05.2017~


Oyun, bu olaydaki yalanın masumlaştırılmış hali miydi? Söylenilen yalanlar, oynanılan roller ve karışmış hayatlar. Kim, ne zamandan beri yalan söyleyip rol yapıyordu? Bu işin içinde kimler vardı? Peki en önemlisi artık kim, kime oyun oynuyordu?

Etrafa saçılan yalanlar, ustalıkla yapılan roller ve cevapsız sorular... Tek bildiğim şuan her şeyin karıştığıydı.

Sabah olmuştu. Dün yaşanan olay üzerine, bir gün daha burada kalmam gerekmişti. Yalın dünden beri kimseyle konuşmuyor ve tek başına bir şeyler düşünüyordu. Kimi zaman oturduğu yerde, kimi zaman ise şimdiki gibi bir sağa bir sola giderken. "Yalın?" diye mırıldandım gerginlikle. "Aklında ne var?" derken oturduğum yerden kalktım. Onun bu tavırları, beni de etkiliyordu.

Elini sinirle saçlarından geçirirken, "Aklımda sorulardan başka hiçbir şey yok!" diyerek sesini yükseltti. Kaşlarım çatılırken, "Benim de," dedim. "Nereden tanışıyorlar, küçüklük meselesi ne? Cidden... Başım patlayacak. Asıl komik olan, bizi gerçekten sevgili yapacak olmaları!"

Sinirle bir nefes alırken dişlerimi sıktım. Ne güzel olurdu onunla sevgili olmak. Bunu hem hayalimde, hem de yaptığımız rolde anlamıştım zaten. Ama işin acı bir tarafı da vardı: bu, sadece ya hayal ya da rol olarak kalacaktı. Sebebi ise belliydi, Yalın beni sevmiyordu.

Yalın kaşlarını daha da çatarken, çalışma masasına yaslandı. Alayla gülerken, "Neden, olamaz mı?" demesiyle kaşlarımı kalktı. Zorlukla yutkunurken "Ne?" dedim. Onunla, ondan hoşlandığımın farkındayken konuşmak daha zordu. Nefesim kesiliyordu, gözlerim sonsuzluğa kapanıyordu. Yalın, beni daha da zorlayarak "Olamaz mı diyorum?" dediğinde sesinin sertliği karşısında irkildim. "Ben olamaz diye bir şey demedim!" diyerek kendimi korumaya çalışırken, Yalın "Boşversene!" diyerek arkasını döndü. Sinir, iliklerime kadar işlerken gözlerimi sımsıkı kapattım.

Sanırım, kendimi iyi hissetmiyordum.

Telefonumun melodik sesi rahatsız olmamı sağlarken annemin aradığını görmek gerilmemi sağladı. Ne yapacağımı bilemeyerek "Annem arıyor!" dediğimde Yalın da bana döndü. Rahat bir şekilde, "Aç. Hiçbir şey olmamış gibi davran." dediğinde başımı salladım. Eskisi gibi nasıl davranırdım ki? Bana resmen oyun oynamıştı!

Her şeye rağmen, "Efendim?" diyerek kendimi toparladım. Annemin neşeli sesi bana ulaştığında, "Geldik biz!" demesiyle yutkundum. Titremesini engelleyemediğim sesimle "Erken oldu?" derken zorlukla nefes aldım. Belli etmemek, kafa karışıklığı... Kötüydü işte. Annemin yaptığı uzun, iş açıklamasını dinliyor gibi yapsam da, aklım tamamen başka yerlerdeydi. Ne zaman ki, "Adresi at, Yalın'ın annesiyle tanışmaya geliyorum." dedi, ben kendime geldim. Telaşla "Saçmalama!" diye bağırdım. Oysa ki, iki anne birbirini tanıdığı için alışık olmam lazımdı değil mi? Ah, artık bize oyun oynandığını kabullenmem gerekiyordu.

Kolumu sıkıca tutan sert el, beni Yalın'a döndürdü. Dudaklarını oynatarak "Söyle, gelsin." dediğinde kaşlarımı çatsam da, dediğini yaptım. Annem kısa sürede geleceğini belirttiğinde telefonu kapattık. Ve ben, anında Yalın'a dönerek "Planın ne?" diye sordum. Kendim fazlasıyla stresli hissediyordum ve benim aksime Yalın'ın çok rahat olması beni delirtiyordu. Karşıma geçti. Omuzlarını silkerken "Bir planım yok." dedi. Yüz ifadesi bir gram duygu barındırmıyordu.

Yüzümü istemsizce buruştururken "Ne demek yok?" diye hayretle konuştum. Madem bir planı yok, annemi ne diye çağırıyordu acaba?

KARTOPU SAVAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin