❄ KTS ~ 1 KAR TANESİ

10.9K 417 60
                                    

Sessizliğimde duyulan tek şey acı çığlıklarımdı.

Dış dünyamdan bağımsız, beynimin içinde dönen çarkların hepsi acı bir çığlık atıyordu. Yorgunduk. Bugün, sınırımın dolduğu bir sabaha gözlerimi açmıştım. Bugün, acıların "Yeter!" Diyen çığlıkları beni uyandırmıştı.

Düzelmiştim. Düzeliyordum da. Hayatımı alt üst eden şey, karanlık olayın rüyalarıma sıçramasıydı.

Acıyla bir nefes aldım.

Büyük duşakabinde akan ılık su, bedenimle dansa girse de asıl işlediği yer ruhumdu.

Rüyalarımdan kaçtığım yerdeydim yine. Saf su üzerimden akıp giderken, ruhumdaki acıyan yeri de beraberinde götürmesini diliyordum. Belki de saçma bir inanç olmuştu bu ama iyi geldiğini hissediyordum. Zaten bu vakitte yapabileceğim tek şey de bu olurdu.

Parmaklarımın buruştuğunu fark edince suyu kapattım. Her ne istemesem de çıkma vakti gelmişti. Buradan dışarı adımımı attığım an, bambaşka biri olacaktım. Acılı içimi geride bırakıp, iyi yönümü sunacaktım dünyaya. Yapılması gereken buydu. Yapmam gereken buydu. Lakin, bu hayat devam etmezdi.

Kırmızı duş havlumu bedenime sararken baş havlumu da ıslak saçlarıma geçirdim. Başımdan akan damlaların yerle buluşurken çıkardığı rahatsız edici ses, artık yok olmuştu. Şimdi, banyomda tamamen sessizlik hakimdi.

Odama girip, dolabıma yönelirken boydan camıma düşen kar taneleri dikkatimi çekti. Kış... En sevdiğim mevsimdi. Kar huzur veriyordu bana. Şimdi de huzuru bulduğum hava bana göz kırpıyordu. Bir an önce oturup, izlemeliydim kavuştuğum manzaramı. Belki de sonra, biraz soğuğu hissederdim. Yapacak pek fazla şeyim yoktu. Yapmam gereken en değerli ve en güzel şeyim ise aşık olduğum mevsimle baş başa olmaktı işte.

Hızlı bir şekilde siyah bir tayt ve gri, kalın kazağı üzerime geçirip saçlarımı kuruladım. Kabus yüzünden vakitsiz uyanmıştım, bu sebepten dolayı da saat çok erkendi. Öyle ki yatağımın kenarında duran dijital saat, daha 06.13'ü gösteriyordu. Artık istesem de uyuyamazdım. Kahvaltı için de erkendi. Sınırlı seçeneklerimin içerisinden o çok istediğim kış mevsimini izlemeyi seçip boydan camıma ilerledim. Tülü iki yana açarken, sallanan sandalyemi de camın önüne çekip rahat bir pozisyon aldım.

İnsanları incelemeyi severdim. Hayattan ne aldıklarını, ne almak istediklerini anlamaya çalışırdım. Neden bilmiyorum, ilgim vardı bu konuya. O yüzden de bu yıl çok çalışıp, psikoloji bölümünü kazanmak istiyordum. Hem ilgimin olduğu konuyla iç içe olacaktım hem de insanlara yardım edecektim. Umudum da vardı aslında. Belki bu işi yaparken bir an olsun kafa dağıtabilirdim. Tabii daha çok vardı o zamanlara ama şimdiden bunu düşünmek huzur vericiydi.

Dışarıda yağan kar, birden hızlanınca yüzümde minik bir gülümseme oluştu. Kış mevsimine rağmen dışarıda çok soğuk olmadığını biliyordum. Sert bir hava değil de, hafif soğuk bir rüzgar vardı. Belki de soğuğu seven bedenime işlemiyordu bu hava. Yaz kızı olan Berfin, bu havaya "Donuyorum!" diyerek abartı katabilirdi.

Sessizlik belli zaman sonra rahatsız ettiğinde bana eşlik etmesi için sevdiğim yabancı müziklerden sakin ritimli bir müzik açtım. Şimdi olmuştu işte. Şu birkaç yılda bana sürekli olarak eşlik eden tek şey notalardı. Öyle bir ruhuma işliyorlardı ki, gitar sevdama piyano da eklenmişti. Müzik, tutku olmuştu.

Huzurumu ikiye katlayan müziğin mutluluğuyla, camı da açtım. Biraz soğuğu hissetmek istiyordum. Ayrıca yağan karla buluşmuş da olacaktım. Dün gece şiddetli bir şekilde başlayan kar, hiç durmayarak çoğalmıştı. Gece başladığı için de daha hissedememiştim o kar tanelerini.

KARTOPU SAVAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin