❄ KTS ~ 23 ZAMAN

2.2K 107 41
                                    

~Düzenlenme Tarihi:02.07.2017~

Zorlu, ilk sınav heyecanını geride bırakalı üç ayı geçiyordu. Şu geçen zaman, hayatımda yaşadığım en sıkıcı yaşam dilimiydi. Sınava çalışmaktan, bunalmıştım. LYS beni rahat bırakmıyordu. Öyle ki, şu üç ay bir kere olsun devamsızlık yapmamayı başarmıştım. Her gün okula gidiyordum ve kursların hepsine katılmaya özen göstererek, eve geç geliyordum.

Bir de sevgilim vardı tabii. Abimin kesin emri ile, okul dışında görüşemiyorduk. Bazen bana ders anlatıyordu, takılı kalıyordum ses tonunda. Devamı gelmiyordu benden. Uzun uzun bakıyordum yüzüne, bir an önce sınav bitsin istiyordum.

Şimdi de istisnai bir durumla karşı karşıyaydık. Babam uyuyordu, saat gece biri geçiyordu. Yalın, annemin iftar daveti üzerine bize gelmişti. İftardan sonra hoş bir sohbet etmiştik, daha sonra ise abimle konsolları kapmışlardı. İşte! Yaklaşık bir saattir de gitmeye çalışıyordu zavallı sevgilim, ama benim de göndermeye niyetim yoktu. Malum, ağır özlem hissediyordu bu küçük kalbim!

"Gitme, ne olur!" derken, elimi Yalın'ın koluna daha sıkı sardım. Kapıdan bize bakan annem bana sinirli bir bakış atarken, abimin de "Hira, bırak şu çocuğu!" diye bağırması bir olmuştu. Beyefendi yattığı yerden bile kızıyordu! Neyse ki babam uyumuştu da, ısrarcı davranabiliyordum. Annemin yanında rahat olsam da, babamdan fazlasıyla utanırdım. Aslında abimden de çekiniyordum ama salonda olması işime geliyordu.

Bana gülümseyerek bakan Yalın, "Saat geç oldu." derken, kapıya biraz daha yaklaştı. Gideceğinden emin olunca, somurttum. Neden iyi bir misafirperver olup, Yalın'ı evimizde ağırlamıyorduk ki?

Kaşlarım çatılı, kapıya bakarken Yalın'ın ceketini almasıyla duraksadım. Aklıma gelenle sırıtırken, "Peki, madem öyle, biz gidelim o zaman. Hoşçakal anneciğim." diyerek Yalın'a ilerledim. Yalın, minik bir kahkaha atarken annemin de hayretle "Hira!" demesi bir olmuştu. Tekrar somurturken, "Ne?" diye söylendim ama abimin "Sen nereye civciv?" diyerek yanıma gelmesiyle sesim kısıldı. Ona masum bir gülümseme yollayıp, "Yalın'la gidiyordum ama?" dediğimde, birkaç adım geri gittim.

Abim, bana alayla bakarken, korkuyla yutkundum. Kaçmak için anneme bakarken, birden "Yok öyle bir şey! Geç içeriye, sinirimi bozma benim!" diye bir ses yükselince irkildim. Abime, ters bir bakış atıp yüzümü buruştururken, homurdandım.

Yok oylo bor şoy!

Sinir işte!

Benim aksime fazlasıyla ciddi olan abim, üzerime birkaç adımla yaklaşınca çığlığıma engel olamayarak odama kaçtım. Adım seslerinden peşimde olduğunu anlayabiliyordum ama kapıyı arkadan kapatıp kilitlemeyi de başarmıştım. O anki yaşadığım heyecanla minik bir kahkaha atıp, "Ne oldu abi?" derken kapım yumruk darbelerine maruz kalınca sessizliğe gömüldüm. Yine de abimin o şiddeti, evi inletiyordu.

Tüm bu sesler yaşanırken unuttuğumuz bir adet, uykulu baba vardı. Babam, "Rahat dur Poyraz Yakup!" diye bağırdığında kıkırdadım. Babamı kavga ederken uyandırırsak eğer, kim ses yaptıysa suçlu da o oluyordu. Neyse ki, benim az önceki çığlığım, babamın uykulu zamanına denk gelmişti de fazla etkilenmemişti.

Böylece, abim benimle uğraşmayı bıraktı. Odanın büyük camına gidip perdeyi açarken, arabasının önünde duran sevgilime el salladım. Gidiyordu!

Sonra hemen uykuya daldım ve sabah erkenden gözlerimi açmak zorunda bırakıldım. Malum, karne günü gelip çatmıştı. Mezun oluyordum resmen! Mezuniyet partimiz de bir hafta önce olmuştu ve Yalın'la dans etmemiz dışında fazlasıyla sıkılmıştım. Şu aralar bir an önce sınav bitse de rahatlasam havasında geziyordum.

KARTOPU SAVAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin