~ Düzenlenme tarihi: 29.01.2017 ~
Açık renk boyalı tavanda canlanan düşüncelerim, kimi zaman yorgunluk da veriyordu. Yatıyordum oysa, değil mi? Öyleydi ama duygu ve düşüncelerin ağır bastığı yerde yorgunluk da baş gösteriyordu. Dün mezarlıkta bayılmam üzere gözlerimi açtığımda hastanede olmam, kolumdaki serumun varlığı ve sebebi de beni yoruyordu. Üstelik gece eve gelmemize rağmen hala uyumayıp tavanı izlememin de buna katkısı olabilirdi.
Düşüncelerime ara verip gözlerimi saate çevirdiğimde, 10.35 olduğunu gördüm. Abimler odaya gelmemişti, büyük bir ihtimalle uyuduğumu sanıyorlardı ve rahatsız etmek istemiyorlardı. Aslında benim de planlarım arasında bugün hiç yataktan çıkmak yoktu fakat okula gitmem gerekiyordu. Daha doğrusu okula gidip Yalın'ı bulmam gerekiyordu çünkü bir teşekkür borcum vardı. Ayrıca abimi de daha fazla üzmek istemiyordum.
Fazlasıyla yavaş hareketlerle ayağa kalkarken odamdaki banyoya yöneldim ilk olarak. Gözlerim tahminimden daha kötü haldeydi ve kızarıklığı tamamen nasıl gizleyeceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Umutsuzca bir nefes alırken kullanmayı sevmediğim makyaj malzemeleriyle olabildiğince gizledim. Makyaj hiç yapmıyor değildim ama yüzüme kat kat boya yapma taraftarı da değildim. Zaten buna ne sevgili kuzenim Serra, ne de abim izin verirdi. Onları düşünürken yüzümde bir tebessüm oluştu. Büyük bir ihtimalle şuan Serra da Berra da gelmiş olmalıydı.
Serra, amcamın kızıydı. Ciddi anlamda özel günler de dahil hiçbir zaman makyaj yapmayan, yapana da kızan bir yapıya sahipti. Günün her bir saatini kitap okurken geçiriyordu ve Los Angeles'da yaşıyordu. O, benim her zaman yanımda olan kuzenim değil, kardeşimdi. Mesafe bize engel olmuyordu, telefondan her şeyi birbirimize anlatıyorduk. Ama içimde tarifsiz bir özlem de vardı.
Berra ise, teyzemin kızıydı. O da Serra gibi Los Angeles'da yaşıyordu, hatta evleri karşı karşıyaydı. Berra, Serra'ya göre biraz daha çocuksuydu. O da kitap okumayı çok seviyordu ama bunun yanında çizgi filmler ve özel olarak Sünger Bob da en sevdikleri arasındaydı. Birlikte iyi anlaşsalar da ikisinin de birbirlerini çıldırttığı zamanlar olabiliyordu.
Bunlar güzeldi işte. O ikisinin aşağıda olduğunu ummak güzeldi. Abimin yakınımda olması güzeldi. Bunlar şuan güzeldi ama her zaman olmaması acı vericiydi. Neyse, dedim içimden. Şu zamana odaklan Hira, şu zamana...
Kot pantolonumu giyerken üstüne de kazağımı giyip saçlarımı elimle düzelttim. Aşağıya inip salona girerken beni ilk Serra fark etti. Tahmin ettiğim gibi gelmişlerdi, bu yüzden şaşırmadım. Sadece özlemle beklediğim sarılmaya karşılık ben de sarıldım. İkimiz de konuşmadık. Sanki beni hissediyordu da, konuşmak istemediğimi anlıyordu. Serra farklıydı. Serra özeldi.
Doyasıya sarıldıktan sonra ayrılırken yanımıza gelen Berra'ya da sıkıca sarıldım. Berra'nın da sarılması farklıydı işte. İki saniyede sıkı kollardan dolayı nefessiz kalabiliyorduk. Ondan da ayrıldıktan sonra abimin meraklı bakışlarını fark ettim. "Bir yere mi gidiyorsun?" dediğinde tebessüm ettim. "Okula gidiyorum." dedim sakince. Dün olmamış gibi davranmak... Değişikti işte. Gelip geçiyordu sanki.
Montumu almaya giderken abimin de peşimden geldiğini gördüm. Berralara el salladıktan sonra ayakkabılarımı giydim. Kendimi fazlasıyla gergin hissediyordum ve bu kesinlikle hoş değildi. Ayrıca onları öylece bırakmak da kendimi kötü hissettiriyordu. Berralar beni anlardı aslında, gelince de her şeyi anlatacağım kesindi ama... Bu halde, bu durumda evde kalmak daha iyiydi işte.
Kapıyı kapatacağım sırada abimin "Hira?" diyen sesini duymamla duraksadım. Kapının önünde beni beni beklediğini fark ettiğimde, şaşırdım. "Efendim?" derken, hala stresliydim. Abimin özlediğim yüzüne bakarken hafif tebessüm ettim. Mavi gözlerim aynı onunki gibiydi. Yüzü kusursuzdu. Yanından ayrılmak istemiyordum, onu o kadar özlemiştim ki, bir an önce işimi bitirip eve dönmek istiyordum. Abim, tek kaşını kaldırırken "Neden okula gittiğini söyleyecek misin artık?" deyip biraz daha kapının dışına çıktı. Abimin kızacağını bilsem de doğru söylemenin daha iyi olacağını düşünüp, "Yalın'a teşekkür etmem lazım." dedim. Kaşları çatıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARTOPU SAVAŞI
ChickLit-DÜZENLENİYOR- ❄️ Kapak: aslkuday4 Karların erimeye başladığı zamandı. Her bir özel kar tanesi, yine mutluluk getirmişti dünyaya. Ama bu sefer, yalnız dönmüyorlardı yeryüzünden. Güneş sıcağının vurmasıyla birlikte buhar olup giderken, kızın değerli...