❄ SERRA'DAN ❄
Elime damlayan sıcak, sıvı kırmızılık beni kendime getirirken titreyen ellerimle telefonumu aldım. Ambulansı hayatımda hiç aramamıştım ve hep de aramak istemiştim ama bu şekilde aramak pek de iyi değildi. Ben sadece yaramazlık yapmak için istiyordum! Adresi soran kıza nerede olduğumuzu söyledikten sonra, yavaşça telefonu bırakıp elimi onun yüzüne koydum.
Yako'm kanlar içersinde kollarımda yatıyordu.
İlk önce sağ gözünden bir yaş aktı. Minik damla Yakup abimin gözünde ilk gördüğüm yaştı. Hep saklamıştı ve bizim için güçlü olmaya çalışmıştı. Peki neden şimdi güçlü olamıyordu?
Diğer gözünden de bir yaş akınca dayanamadım öptüm o damlayı. Poyraz'ın göz yaşları elle silinecek kadar da yere düşecek kadar da değersiz olamazdı.
"Sana ihtiyacımız var abi," dedim ilk önce. Kan, ağzından boynuna doğru yol çizerken bunu görmek içimi parçalıyordu. "Sana ihtiyacımız var Yako'm."
Ambulans sesleri kulaklarımı çınlatırken titrek bir nefes aldım. Göz yaşlarım durmak bilmiyordu. "Yako'm!" diye fısıldadım hıçkırarak.
"Dayan... Lütfen!"
Sağlık görevlileri gelince Yako'mu aldılar benden. Sedyede olan koca adam, baygınken peşlerinden koşarak gittim. Kulaklarım uğulduyordu...
Hastaneye gidene kadar bırakmadım elini. Bir sürü kontrol yapmışlardı ve hemşire kız onu tanımıştı. Yako'm bir önceki hastaneye gittiğinde onu görmüş ve unutmamış. Kim onu unutabilir ki zaten!
Hastanenin önünde aniden duran ambulans dengemi bozarken oturduğum yere tutundum. Sonra da sedyeyi indirdiler. Koşarak arkalarından giderken doktorun "Ameliyatı erteleme demiştim!" diye bağırması beynimde yankılandı.
Yako'm hiç iyi değildi.
❄ BERRA'DAN ❄
Pozitiflik benim hayatımın en büyük parçasıydı. Kötü olayın bile bir iyi yanını bulup gülebilirim ama şuan kendimi ciddi anlamda çaresiz hissediyordum.
Bu sefer bardağın dolu tarafı bana gözükmüyordu.
Yakup abi, hayranı olduğum birisiydi. İdol, abi, arkadaş... Hepsi olmuştu bana. Hayatım boyunca hep Yakup gibi biri bulacağım, derdim. Onun gibi mükemmel biri. Ama sonradan anladım ki; ondan başka öyle biri yoktu.
Beni, içerisinde kaybolduğum düşüncelerden kurtaran kişi Duru olmuştu. Yakup abim beni bırakıp gittikten sonra vakit geçirmek için kafede otursak da bir an olsun onlarla vakit geçirememiştim. Aklım benimle değildi ki onlara odaklanayım!
"Bir sorun mu var?" diyen Eren, ona ters ters bakmamı sağlarken "Hayır," dedim. Ona hala trip atıyordum. Yaklaşık... beş aydır.
Telefonum titremeye başladığında cebimden çıkarırken Turuncu yazısını görmemle Kaşlarım kendiliğinden çatıldı. Serra beni hiç aramazdı ki?
"Efendim?"
Bir süre hiç ses gelmedi telefondan. Sinirle "Dalga mı geçiyorsun Serra?" derken homurdanmıştım. Bir hıçkırık sesi geldi sonra. Gittikçe çoğalan bu ses, titrememe yol açarken "Serra?!" diye telaşla bağırdım.
Serra'yla ne kadar kavga etsek de aramızdaki bağ nadir olarak bulunanlardandı. Kardeş mi? Kardeşten de öte. Ağlarsa her şey biterdi benim için ama... Aklıma kesinlikle abime bir şey olduğu gelmemişti.
"Hastanedeyiz," dedi zar zor. "O iyi değil, Berra!"
Serra'nın çığlığı hızla kalkıp kapıya koşmamı sağlarken kimseye bir açıklama yapmamıştım. Arkamdan gelen "Berra!" sesiyle Eren'e döndüm. O, beni hastaneye götürürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARTOPU SAVAŞI
Chick-Lit-DÜZENLENİYOR- ❄️ Kapak: aslkuday4 Karların erimeye başladığı zamandı. Her bir özel kar tanesi, yine mutluluk getirmişti dünyaya. Ama bu sefer, yalnız dönmüyorlardı yeryüzünden. Güneş sıcağının vurmasıyla birlikte buhar olup giderken, kızın değerli...