~Düzenlenme Tarihi:21.05.2017~
"Evet, onu çok seviyorum."
Dönme dolabın kasvetli ışığı, zihin bulanıklığı gibiydi. Farklı bir durum, farklı düşünceler. Farklı insanlar, ve farklı aşklar.
Elimdeki anahtarı sert bir şekilde anahtarlığa atarken derin bir nefes alıp gülümsedim. Daha yeni gelmiş gibi "Ben geldim!" derken, abimlere kısa bir bakış atıp, "Ve odama gidiyorum." diye ekledim. Yalın telaşlı bir şekilde bana bakıyordu. Anlaşılan o ki, sevgili Yalın çok sevdiği o kızı kimsenin öğrenmesini istemiyordu.
İki adamın gözlerine daha fazla bakmadan, görüş açılarından çıktım. Kendimi zor da olsa bir şekilde odaya attım ve aynı şekilde yatağa oturdum. Titreyen ellerimle, kalan son enerjimi harcayarak pijamalarımı giydim. Sonrasında, daha fazla direnemeyerek kendimi yatağa bıraktım.
Güçsüzdüm belki de. Daha göz yaşlarına engel olamayan bir kızdım. Öyle ya da böyle, dayanamamıştım işte. Yüzümü yastığa bastırırken, dudağımı ısırarak hıçkırıklarımı yuttum.
Ağlamak istemiyordum ama içimden bir his de, fısıldıyordu: Bu, daha en başı. Ağla ki, biraz olsun rahatla.
Çoğu insanın bir kardeşi vardır. Hayatını da dahil her şeyi bir bütün olan, yanında duran. O, Berfin'di benim bu dengesiz hayatımda ve kesinlikle şu anda da ona ihtiyacım vardı.
Telefonumu çıkarırken, onu isminin üzerine gelince aramaya bastım. Çalan telefonu beklemek, yıllar gibi geldi gözüme. Ama, açıldı. Berfin'in "Efendim?" diyen sesi, beni daha da hüzünlendirdi. "Berfin," diye mırıldandım çaresizce. "Gelebilir misin bize, lütfen?"
Çaresizdim, çünkü ne yapacağımı bilmiyordum. İlk defa beni böyle zorlayan bu his, beni şaşırtmıştı. Resmen, şok yaşıyor gibi kalmıştım. Canım da acıyordu, hem de öyle bir acıyordu ki bayılacak gibi hissediyordum.
Her acının, kendine göre zorluğu, ağırlığı vardır. Kimisi çok ağır olur, kimisi diğerine göre hafif. Belki de kişisel bir kavramdır bu, tam olarak emin değildim.
❄️ ❄️ ❄️
❄️ Berfin'den...
Hira'nın aramasından sonra hemen evden çıkıp, çağırdığım taksiyi beklemeye başladım. Konu her ne olursa olsun, tek dostun ağladığını duymak insanın kalbine bir acı verdiği gibi telaşı da yanında getiriyordu. Konunun ne olduğunu az çok tahmin ediyordum ama yine de korkuyordum. Hira... Daha çok şey öğrenecekti.Beklediğim taksi evin önünde durunca seri hareketlerle bindim. Evin adresini verip geriye yaslanırken sıkıntıyla nefes aldım. Aslında ev yakındı ama taksi de çok yakındı ve hızlı gitmem daha iyiydi. Hem... Hava çok soğuktu ve şu aralar Hira'nın yanında olabilmek için hasta olmamaya dikkat etsem daha iyiydi.
Kısa sürede evin önüne gelince hazırladığım ücreti taksiciye verip arabadan indim. Koşarak eve giderken kapıyı nazikçe çalmayı es geçtim, yumruklamaya başladım. Acelem vardı ve Poyraz abi yerinden kalkıp gelene kadar çok zaman geçecekti. Ama şimdi, beni dövmek için hızlı geldiğine emindim. Tahmin ettiğim gibi, kapı kısa sürede açılınca birkaç tane de yanlışlıkla açan kişiye yumruk attım ama şu durumda pek de umrumda değildi.
Kardeşim aşk acısıyla tanışıyor bunu mu düşüneceğim ben?
Ayakkabımı çıkarıp yukarıya koşarken hırkamın şapkasından tutulmasıyla durmak zorunda kaldım. Sinirle arkamı döndüğümde "Ay ne var? Bir bırak da gideyim yahu!" diye, bağırdım. Tabii, Poyraz abiyle konuştuğumu unutarak. Onu ne kadar sevsem de... Birazcık çekiniyor, belki de korkuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARTOPU SAVAŞI
Literatura Feminina-DÜZENLENİYOR- ❄️ Kapak: aslkuday4 Karların erimeye başladığı zamandı. Her bir özel kar tanesi, yine mutluluk getirmişti dünyaya. Ama bu sefer, yalnız dönmüyorlardı yeryüzünden. Güneş sıcağının vurmasıyla birlikte buhar olup giderken, kızın değerli...