❄ KTS ~ 22 SÖZ

2.3K 117 31
                                    

~Düzenlenme Tarihi: 19.06.2017~

Suçluluk, insanın içini kemiren bir duygu​ydu. Rahat ettirmeyen ve yoran bir yüktü.

Bir de korku vardı tabii. O korku, insanın aklını nasıl da alıyordu öyle? Ağır bir his yayıyordu içten içe. Dayanılması, güçtü.

Abim. Hayatımın büyük bir zaman dilimini kapsayan, önemli biriydi. Her an yanımda olan, kıskançlıkları ve korumacı tavrıyla beni mutlu eden, adamdı. Fazla kavga etmezdik. En fazla tatlı, şaka araya katarak tartışırdık. Bu hep de böyle devam etmişti ama, şu son günlerde biraz farklıydı. Küçük tartışmalarımız, gerçek kavgalar adı altında büyümüştü.

Arkadaşlarım tarafından zorla getirildiğim kabustan kurtulmak için kapıya ilerledim. Bu süreçte bir an olsun arkamı dönmemiş, tedbirle saklanmıştım. Kimi zaman dans edenlerin arasına karışmış, kimi zaman da daha az insan olan yerlerden sıkı bir tempo halinde ilerlemiştim. Ve başarmıştım da. Kapıya ulaşıp, kendimi dışarı atarken iki arkadaşım da tam arkamdan geliyorlardı.

"Tövbe!" dedi, bizi buraya gelmek için teşvik eden Berfin. "Bir daha bara gelmek mi? Asla!" diye devam ettiğinde sinirle güldüm. "Geçte olsa anladın." derken, yoldan geçen bir taksiyi durdurup, bindim.

Sessizliğine adres söyleyerek mola veren Hazal ise, düşünceliydi. Bir anlık bize döndüğünde "Sanırım Görkem abimin hiçbir zaman ciddi ya da uzun süreli ilişkisi olamayacak. Ki, uzun süreden bahsettiğim sadece bir hafta." dedi. Hazal'ın bu haline istemsizce gülüp geri yaslanırken gözlerimi yumdum.

Kendimi suçlu hissediyordum. Sevgilime mesaj atmak istiyordum ama o kadar suçlu hissederken, bu bile uzak geliyordu bana.

İki arkadaşıma bir dolu kızarken, eve gelmiştik bile. Ücreti ödeyip indikten sonra onları beklemeden bahçeye girdim. Salonun ışığı yanıyordu. Umarım Aras bizi fark etmemiş olurdu çünkü bir de bununla uğraşmak istemiyordum.

Evin kapısına gelince anahtar Hazal'da olduğu için duraksadım. Daha yeni bahçeden içeriye gidiyorlardı. İşte tam, o an, evin kapısı açılınca irkildim. Gözlerim kocaman olmuş şekilde arkama dönerken, sinirli Aras'la karşılaşınca duraksadım. Birkaç adımla uzaklaştım ondan. Hazal'ın yanında durup yerimi aldığımda, Aras'ın gözleri de kardeşinin üzerinde durdu.

Bizim gittiğimizi bariz bir şekilde fark eden Aras, "Neredeydiniz?" dediğinde, yutkundum. Korktuğum söylenilemezdi ama suçlu hissediyordum. Yalın'a karşı, abime karşı ve hatta, Görkem abiye karşı. Onun bir alakası yoktu ama Hazal'ın abisi olduğu için ve bizim evde olmamız gerektiği için böyle hissediyor olabilirdim.

Hazal cevap veremeyince Aras'ın gözleri bana döndü. Kaşları daha da çatılırken, üzerimdekileri inceledi. Duyduğum rahatsızlık hissiyle olduğum yerde kıpırdandım. Bu hareketimle Aras tekrar gözlerime odaklandı ve "Bu eteğin boyu ne böyle?" diyerek, yanımıza yaklaştı. Böylece, benim de kaşlarım çatılmış oldu. Aras'a, "Benim ne giydiğim sizi hiç ilgilendirmez." dediğimde, güldü. Neşeden yoksun, sinirli bir gülüştü bu. Umursamadım çünkü şu an haklı olan kesinlikle​ bendim.

Aras, "Beni ilgilendirmiyor öyle mi?" dediğinde söylediklerimin arkasında durarak, kendimden emin şekilde "Öyle." dedim. Bu karşılık, "Pekala, öyleyse Poyraz abiyi ilgilendirir diye düşünüyorum." dediğinde duraksadım. Kesinlikle beklediğim tepki bu değildi. Hissettiğim sinir daha da artınca, "Git söyle, ne bekliyorsun? Elinden gelen her şeyi yap." demekten kendimi alamadım. Hemen sonra ise, onu ardımda bırakarak eve girdim ve Hazal'ın odasına çıktım.

Üstümü değiştirip kendi kıyafetlerimi giydikten sonra çantamı toplayıp telefonumu aldım. O sırada Hazal ve Berfin odaya girdi. Bana mahcup gözlerle bakan arkadaşıma zorlukla gülümseyip, sarıldım. "Sorun yok." dediğim zaman, Hazal'ın da "Abim adına özür dilerim." demesi bir oldu. Gitmek istememi anladığını biliyordum. Bu yüzden ikisi de itiraz etmedi. Sadece Berfin'i benimle gelmemesi konusunda ikna etmek için biraz uğraşmıştım ama sonuç olarak başarılıydım da.

KARTOPU SAVAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin