~Düzenlenme Tarihi:20.07.2017~
"Valizler hazır mı?"
"Kitaplarımı koyduğum çantayı gördünüz mü?"
"Sarmalar hangi poşette? Söz veriyorum yemeyeceğim, sadece yanımda duracak."
"Ay, benim mor, topuklu ayakkabılarım nerede?"
Hep bir ağızdan çıkan sorular, ortalığı karıştırırken, Yalın kendini zor tutuyordu. Valizleri arabalara yerleştirmek için uğraşıyordu ama, herkesin derdi farklı olduğu için onu duyan yoktu. Bu seslere, bir de Ateş "Berfin orada topukluyu ne yapacaksın aşkım?" diyerek katıldığında, gürültü katlandı. Çünkü Berfin, eşyalarına laf söyletmezdi.
Hazal'ın sevgilisi Furkan da, Yalın gibi sinirden köpürüyordu. Ortalık dağılmış salonda iki yana koştururken, "Ulan çadırlar nerede?" diye bağırdı. Tabii şu durumda, onu da duyan olmamıştı. Bir Yalın, bir de ben farkındaydık ama ben şaşkınlıktan, Yalın da sinirden cevap veremiyordu.
"Canım turşu istiyor. Turşu aldınız mı?" diyen Berra, kocaman gözlerle etrafa bakınırken, mutfağa koşturdu.
Herkes kendi dünyasında, onlar için önemli olan bir şeyler ararken ortamda olan o ses çıldırmama sebep olacak cinstendi. Duvara yaslanarak yere oturmuş, telaşla oradan oraya konuşanları izliyordum. Karşımda olan Hazal, eline pizza şekli olan tacı alıp kafasına takarken heyecanla gülüyordu. "Pizzalı tacım var!"
Bunu gören Eren, "Şimdi de canım pizza istedi işte, mutlu musun Hazal yaprağı?" dediğinde, Hazal ona sinirle bir yastık attı. İsminin anlamı kuruyup dökülen ağaç yaprağı olduğu için, Eren ona Hazal yaprağı diyordu. Nedenini anlamasamda, Hazal buna sinir oluyordu.
Eren, Hazal'ı biraz daha sinir ederken arkadaşım en sonunda dayanamadı. Eline aldığı vazoyla Erenin peşinden koşarken, tiz bir çığlıkla koşan Eren, ortalığı daha da birbirine katmıştı. Böylece de, tekrar bir kargaşa baş göstermişti. Gözlerim bıkkınlıkla kısılırken, koridorun sonundaki kıpırtı dikkatimi çekti. Dikkatli bakınca Berfin ve Ateş olduklarını fark ettim. İşin tuhaf tarafı... Berfin, Ateş'e topuklu ayakkabıyla vurmaya çalışıyordu!
Gözlerim kocaman etrafımdakileri izlerken Yalın'ın "Ulan bir durun, Hira nerede?!" diye bağırması herkesin susmasına sebep oldu. Yerde oturduğum için beni kimse fark etmemişti. Dikkat çekmek için tereddütle "Buradayım." diye mırıldandım ama, aklımda hala Ateşin çektiği işkence vardı.
Ortamdaki bakışlar yere, yani üzerimde toplandığında Yalın hızla yanıma gelip "İyi misin?" dedi. Yerde olduğum için bir şey olduğunu sanan sevgilime aşk dolu bir bakış atıp gülümsedim. Başımla koridorun sonunu işaret ederken, "Ben iyiyim ama sanırım Ateş iyi değil." dedim. Yalın, kaşlarını çatarak "Ne?" derken, gözleri oraya dönünce kocaman açıldı. Hızla eğildiği yerden kalkıp ikilinin yanına koşarken, "Lan ne yapıyorsun çocuğa? Dur!" diye bağırıyordu.
Yalın, Berfin ve Ateş'i ayrıp, geri dönünce "Hepiniz bir durun!" diye bağırdı. Sevgilimin sabrı kalmamıştı, ki ben bu kadar sessiz beklemesine bile şaşırıyordum. Ortalık bir anda sessizliğe gömülürken, Yalın daha sakin bir şekilde "Tüm valizler bunlar mı?" diyerek kapının önünü gösterdi. Herkes onaylayan mırıltılar çıkarırken, Yalın derin bir nefes alarak Furkan'a gözleriyle onay verdi. Valizleri tüm arabalara aldığı kadar yerleştireceklerdi.
O sessizlikte, "Bavullar tamam da benim mor ayakkabım nerede?" diye mırıldanan Berfin, Yalın'dan kötü bakışlar alırken, Furkan da homurdanmıştı. Ateş bıkkın bakışlarla göz devirirken, sabırla bir nefes aldı. Yavaş adımlarla Berfin'e ilerleyip onu omzuna aldı ve kapıya ilerledi. Böylesi herkes için daha iyiydi ama Ateş bir de bunun için azar yiyecekti Berfin'den. Ateş, sanki aklımı okumuş gibi bir anda dururken, Berra'ya döndü. "Berra sen bizimle gel. Berfin'i sakinleştirirsin en azından."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARTOPU SAVAŞI
Literatura Feminina-DÜZENLENİYOR- ❄️ Kapak: aslkuday4 Karların erimeye başladığı zamandı. Her bir özel kar tanesi, yine mutluluk getirmişti dünyaya. Ama bu sefer, yalnız dönmüyorlardı yeryüzünden. Güneş sıcağının vurmasıyla birlikte buhar olup giderken, kızın değerli...