Lukas Graham - 7 Years Old.
❄ POYRAZ'DAN ❄
Bir hafta sonra...
Yakın zamanlar, benzer olaylar... Belki de dejavu. Hira'dan sonra acılı bekleyiş, Hazal için kapımızı çalmıştı. Hastane koridorları, bu sefer Hazal için inliyordu.
Aynı gün, aynı gece ve hatta aynı saat. İki çocukluk arkadaşı, aynı anda aynı acı haberi almıştı. Bu hayatın bize acı bir oyunu muydu? Belki de bu olay imtihan sebebiydi. Biz, bir şeyleri daha iyi anlamıştık. Her kötü olaydan iyi bir pay bulmayı öğreten bir Cadı, bana öğrettiği şeyle iyi olmamı sağlamıştı. Şuan ona kızgın olsam da içten içe bu sebepten teşekkür ediyordum.
Yirmi beş yaşım, bana kötü olaylar getirirken bunlardan kazandığımız şeyler de vardı. Kazandığımız kişiler...
Koray!
Bizim için kardeşten de fazlası olsa da, şuan kızlar için fazlasıyla sırlarla doluydu. O, 6 yıl önce gitmişti ve birkaç gün önce de geri gelmişti. Gidişi bizi etkilemişti ve gelişi de fazlasıyla özeldi. Gidişine bir gram kızamamıştık ama gelişine çok sevinmiştik. Tabii bunu bu durumda ne kadar yansıtabildiysek.
Yaşanan olaylar bu durumda da benzerdi. Hayat öyleydi ki, sabır denen şey olmasa ölümü canlı canlı yaşayacaktık. O ölüm, bir sınavdı. Giden kişinin yakından veya uzaktan olması... Acıydı. O acı sınavı geçmek de yine bizim elimizdeydi. Öyle ki, ölüm yoksa, onun kadar büyük farklı acılar vardı. Yapmamız gereken şey, pes etmemekti. Pes etmeyip, inançlı olmak. Her şeyin iyi olacağına inanırsak, başarabilirdik.
"Kardeşim gel bir, eve gidelim. Üzerini falan değiştirirsin, sonra hemen geri geleceğiz."
Kaan'ın Görkem'e yönelttiği sözlerine katılan Koray, "Evet kardeşim, hadi. Hem Aras burada bak, bir şey olursa hemen haber verir." diye konuştu. Tabii, haklı olarak, Görkem onları duymamıştı. Aynı eskiden de olduğu gibi...
~ 10 yıl önce, 15 yaşındayken ~
"Ne demek garsonluk ya!" Diye bağırarak tekrar bir isyan nidasını seslendirdim. Holdingimiz var, işler de iyi... O zaman bu çalışmanın amacı neydi?!
"Sadece bir ay, sabret!"
Kahkaha atarak beni daha da kızdıran çocukluk arkadaşım Kaan, sinirimi iyice bozmakta kararlı gibi duruyordu. Zaten üç ay gibi kısa bir süre olan tatilim, babam sayesinde iki aya düşmüştü. Koskoca otuz günüm, çalışmaya gidecekti!
Saatin 5'e geldiğini gördüğümde bugünkü iş günümün sonuna geldiğim için, mutlulukla müdürün odasına ilerledim. Kaan'ın da arkamdan geldiğini biliyordum. Ne kadar benim için buraya gelmiş olsa da ilk günün verdiği yorgunluk onda da vardı. Çok değerli(!) Müdürümüzün yanına gidip ilk başarı sonucumuzu alacaktık. Sonra ise eve dönüp 8 yaşındaki küçük kardeşime hava atacaktım. Eh, çalışmamın da tek tesellisi buydu sanırım.
Açık olan kapıdan içeriye girerken, "Saat doldu!" Dedim. Yeni girdiğim 15 yaşın ve babamın rahatlığı olsa da saygıda kusur etmezdim. Bu yüzden de kapıyı tıklamayı unutmamıştım. Müdürün masasının önündeki sandalyede oturan, bizim yaşlarımızda olduğu belli olduğu gibi gözüken sarıya yatkın saçlı olan çocuk, yeni dikkatimi çekmişti. Onu görür görmez duraksamıştım fakat müdürün "Gel." Demesiyle devam ettim.
Siyah deri koltukta oturan müdür, yüzüme biraz baktıktan sonra "Bir şey yoksa çıkabilirsiniz?" Dedi ve sonra Kaan'a döndü. Bir iki saniye geçmişti ki, minik bir kahkaha atan müdürle kaşlarımı çattım. Dalga mı geçiyordu bu adam!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARTOPU SAVAŞI
Chick-Lit-DÜZENLENİYOR- ❄️ Kapak: aslkuday4 Karların erimeye başladığı zamandı. Her bir özel kar tanesi, yine mutluluk getirmişti dünyaya. Ama bu sefer, yalnız dönmüyorlardı yeryüzünden. Güneş sıcağının vurmasıyla birlikte buhar olup giderken, kızın değerli...