~Düzenlenme Tarihi:18.08.2017~
Kırmızı... Her yeri sarmalayan o uğursuz renk, benim düşüncelerime de bulaşmıştı. Gözlerim buğulanmış, kan kırmızısı içime akıyordu. Kan, o kadar fazlaydı ki... Lavaboda, abimin üzerinde ve yerde de vardı. Her yer, bir renkle bütünleşmişti adeta.
Hala şoku atlatmış değildim. Hiçbir şey yapmadan banyoya ve abime bakarken, abimin gözleri bana döndü. Tepki vermeye bile hali yoktu onun, güçsüz haraketlerle duvara yaslanıp, yavaşça yere oturdu. Öyle ki, benim kandan korktuğumu bilen abim, bu halini görmemem için git, bile diyememişti. O, sadece yüzünün halini görüp kötü olmamam için başını dizlerine yasladı. Bilmiyorum, belki de başını dik tutacak gücü bile yoktu. Her ne şekilde olursa olsun, artık yüzünü değil, sadece bu uğursuz rengi ve saçlarını görüyordum.
Şimdi kan kusması durmuştu. Sadece ara ara güçsüzce öksürüyor ve o an birkaç kan damlası dışarıya kaçıyordu.
Abim, iyi değildi.
Evin kapısı sertçe açıldığında içeride "Poyraz!" diye yakılanan ses bile kendime gelmemi sağlayamadı. Buraya doğru koşarak gelen ayak sesleri, abimi benden alacaklar korkusu oluşturmuştu. Korkuyordum, çünkü bu halini gördükten sonra geri gelemeyeceği endişesi içime düşmüş, yayılmaya devam ediyordu.
O, gidiyor gibiydi.
Hafif yana itilmemle hiçbir tepki vermezken düz bir şekilde abime bakmaya devam ettim. Yapmam gerekeni yapamıyorum, bolca korku hissediyorum.
Abim, kanlar içersinde.
Kaan abi olduğunu fark ettiğim beden, abimin yanına eğilirken abim de yavaşça başını kaldırdı. Kan, yüzünde bir yol oluşturmuş, orada da varlığını belli ediyordu. Abimin gözleri ilk beni bulurken sessizce "Götür," dedi. Son gücünü kullanıyor gibi olan hali, sesine de yansımıştı. "Hira'yı götür. Kandan korkar."
Titremem artarken başımın da dönmesiyle bir an dengemi kaybeder gibi oldum. Koluma değen el irkilmemi sağlarken karşımda gördüğüm tanıdık surat nefes almamı engelledi. Kaan abi, abimin dediğini yapıyordu. Beni ondan, abimi de benden ayırıyordu. İstemsizce "Hayır!" diye bir feryat çıktı ağzımdan. Göz yaşlarımın sonu gelmezken, tekrar hissettim sarsıldığımı.
"Hira, abin zor durumda, görüyorsun. İçeriye git, bizi bekle."
Gözlerim tekrar abime döndü Ağzından bir yol çizen kan, boynuna doğru ilerliyordu. O zaman, durumu anladım. Gerçek olduğunu kabullendim. Kabullenmek zorunda kaldım.
"Götür." dedi abim, yine. Acı çekiyor ve buna rağmen beni düşünüyordu. "Hira kedine gel!" diyen ses, beni tekrar ve tekrar sarstı. Kollarımdan ittirilerek salona ilerliyordum ama her şey durmuş gibiydi. Sadece o banyoya koşup abime yardım etmek istiyordum. Ama... Ama yapamıyordum işte! İyi olsun istiyordum, gidiyordu. Gülsün istiyordum, ağzından gülme sesi dışında başka bir şey geliyordu; kan...
"Poyraz banyoda, git hemen yanına!"
Kaan abi, hızla geçen Görkem abiye yeri söylerken beni de tutmaya çalışıyordu. Zorlukla gördüğüm gözleri felaket korkunçtu ve bana öfkeyle bakıyordu. "Kendine gel Hira! Abinin işini zorlaştırıyorsun!" diye bağırdığında, ben de artık bağırarak ağlıyordum.
Gözlerimden akan yaşlar her an çoğalırken "Abim," diye fısıldadım acılı sesimle. "Abime ne oluyor, Kaan abi?"
Abimin o kusursuz yüzü... Neden şimdi ölümü anımsatıyor?
Bir anlığına sakinleştiğini fark ettiğim Kaan abi, "İyi olacak, sakin ol." dediğinde başımı salladım. İnanmıyordum ona, inanamıyordum. Aklıma o hali, ardından Deniz geliyordu. Kaybetme korkusu her yerimi sarmıştı. Benim abim gidiyordu, nasıl sakin olabilirdim ki!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARTOPU SAVAŞI
ChickLit-DÜZENLENİYOR- ❄️ Kapak: aslkuday4 Karların erimeye başladığı zamandı. Her bir özel kar tanesi, yine mutluluk getirmişti dünyaya. Ama bu sefer, yalnız dönmüyorlardı yeryüzünden. Güneş sıcağının vurmasıyla birlikte buhar olup giderken, kızın değerli...