1 hafta sonra...
Hayatımıza ne zaman birinin gireceğini bilemezdik. Her gelenin ayrı bir yeri olmuştu ve öyle olmaya da devam ediyordu. Şu birkaç günde, Kerem'le çok yakın arkadaş, Kübra ablayla da gerçek bir abla kardeş olmuştuk. Birkaç gece ikimiz sabaha kadar konuşmuştuk, dertleşmiştik. O, hep bir kız kardeşi olmasını istemiş, ama iki erkek kardeş, hayallerini yıkmıştı. Yine de çok seviyorlardı ya birbirlerini, aralarındaki bağlılık yeterdi.
Ve yine... Kübra ablamla birlikteydik. Fark ne miydi? Beyazlar içerisine girip melek olmuştu. Tanıştığımız belki az zaman olmuştu ama bir haftada o kadar alışmıştık ki birbirimize, bu güzel hali beni duygulandırmıştı. Aynadan bana döndü Kübra abla. Odada sadece ikimiz vardık çünkü ailesi şuan davetlilerle ilgileniyordu ve kardeşi olarak beni istemişti yanına. Kaan abi ve Kerem, birazdan ablalarını göreceklerdi.
Kübra abla, "Nasıl olmuşum?" dedi heyecanlı sesiyle. Mutlulukla gülümserken "Harika!" dedim ve bir mutluluk gözyaşı yanağıma süzüldü. Onun bu halini görmek harikaydı, özeldi.
"Ya ağlama bak, ben de ağlayacağım!" diyerek bağırdığında gülüp ona sarıldım. O da sarıldı ama kısa sürdü. Uzun süre uğraş sonucu yapılan makyajının akmaması için, ellerini gözünün önünde salladı. Tavana bakıyordu göz yaşlarını tutmak için ve bu hali komikti. Acaba ben de böyle olacak mıydım?
Birkaç kere tıklatılan kapıyla derin bir nefes aldım. İşte o büyük, zor an gelmişti. Kardeşten ayrılık. "Gel," diyerek kapıya doğru seslendi Kübra abla. Yüzüne baktığımda ağlama havasının geçtiğini, eski heyecanının geri geldiğini gördüm. Yüzünde büyük bir gülümseme vardı.
Açılan kapı ve ardından atılan bir adımdan sonra duraksama oldu. Kaşlarım çatılırken kim diye bakmak istedim ama "Giremeyeceğim." diyen Kaan abinin sesiyle durumu anladım. Ablasını kıskanan ve gitmesine üzülen bir kardeş. Durumu ne kadar kolay olabilirdi ki?
"Yapmak zorundasın. Yürü kardeşim." dedi abim. Sesi güç vermek ister gibi geliyordu. Sonunda, kapı tam açıldığında göz alıcı yakışıklılığıyla Kaan abi girdi. Takım elbise üzerine tam oturmuştu. Saçlarını da klasik haliyle bırakmıştı ve doğruca ablasına bakıyordu. Burukça gülümsedi. "Çok güzel olmuşsun," diyerek mırıldandı. Sesinden hayranlık akıyordu. "Melek gibi."
O ara, arkasından abimler de geldi. Tam kadro buradalardı. Fazlasıyla büyük olan gelin odasına tek tek girdiler. "Sarışınım ne güzel olmuş öyle!" diyerek, Kübra ablayı yanağından öptü abim. Ah, evet. İkisinin arkadaşlığı da dillere destanmış ya. Abim ve Kübra abla... Kardeş gibi olduklarını duymak beni şaşırtmıştı.
Herkes Kübra ablayla görüştükten sonra geriye sadece kardeşleri kalmıştı. Cesaretleri mi yoktu bilmiyorum ama hiç bir adım atmamışlardı. Kaan abi ablasının tam karşısında durmuş yüzüne bakıyordu.
"Gidiyorsun ha?" dedi acı acı gülümseyerek. Gözleri kızarmıştı ve kendini zor tutuyor gibiydi. Bir adım daha attı. Bu sefer birbirlerine daha yakınları ve ayrıca Kübra ablanın da gözleri dolmuştu. "Gitme be abla."
Kaan abi, sıkıca sarıldı Kübra ablaya. Artık, ikisinin de göz yaşları akıyordu. Kübra abla ne kadar kendini tutmaya çalışsa da birkaç damla düşmüştü ama onun aksine Kaan abinın göz yaşları daha fazlaydı. Ve eminim ki makyaj olmasaydı, daha çok ağlardı. Aslında uzağa da gitmiyor ama... Zor demekki. Yıllardır birlikte kalıp, iyi anlaştığı ablası şimdi başka bir eve, başka bir adama gidiyordu. Gerçekten, ne kadar kolay olabilirdi ki?
Yanımda duran abime dönüp, "Biz de mi böyle olacağız?" dedim burnumu çekerken. Göz yaşlarım akmasın diye kendimi sıkmaktan kızarmıştım. Abim bu halime bakıp, hafif gülümsedi. "Hayır," dediğinde de gülümsemesini çoğalttı, sırıttı. "Sen evlenmeyeceğin için böyle bir şey yaşamayacağız, ördekcik. Küçüksün, hep küçük kalacaksın. Evlenemezsin yani."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARTOPU SAVAŞI
ChickLit-DÜZENLENİYOR- ❄️ Kapak: aslkuday4 Karların erimeye başladığı zamandı. Her bir özel kar tanesi, yine mutluluk getirmişti dünyaya. Ama bu sefer, yalnız dönmüyorlardı yeryüzünden. Güneş sıcağının vurmasıyla birlikte buhar olup giderken, kızın değerli...