1.
Genç adam atının üstünde dimdik duruşuyla eşkinle ilerlerken gözlerini uçsuz bucaksız topraklarda gezdiriyordu. Sakin bir gündü. Etraf sessizdi. On dakika daha bu sessizliğin içinde yol aldı. Yorgundu ama birkaç gündür etrafı kolaçan etmemişti ve bu onun göreviydi.
Bir ağaç gölgesine yaklaştığı sırada durup biraz kestirmeyi düşündü. Açık havada, toprak üstünde yatmayı kaz tüyü yataklara tercih ederdi. Daha iyi dinleneceği kesindi. Doğa insanı zinde tutuyordu.
Tam atının dizginlerini çekeceği sırada korkunç bir çığlık duydu. Doru atı irkilerek kişnedi ve huysuzlanarak eşinmeye başladı. Genç adam sakinleştirmek için atının yelesini okşarken kadının çığlığının diğer hayvanları da korkuttuğunu fark etti. Üç tane olduklarını tahmin ettiği köpekler, çıldırmış gibi havlıyordu.
Genç adam bu akılsız yabancının kim olduğunu merak ederek gözlerini devirdi ve atının karnına dokunup dizginleri gevşetti. Kadın bu kulak tırmalayıcı çığlıkları atmaya devam ederse kendini öldürtecekti. Hayvanlar müthiş bir acı içinde olmalıydılar ve bundan kurtulmak için kadını parçalarlarsa genç adam onları suçlayamazdı.
Kor, şuanda halinden hayli memnundu. Dört nala koşmak için yaratıldığını düşünüyor olmalıydı. Küçük bir tepeyi aştıklarında genç adam, kadının ellerini kollarını havada sallayarak ve durmaksızın bağırarak var gücüyle koşmakta olduğunu gördü. Köpekler de tam arkasındaydı. Grup hızla uzaklaşıyordu.
Genç adam tiz bir ıslık çalarak köpekleri durdurdu ancak kadın bunun farkında değildi. Anlamsız eylemine devam etmekte ısrarcıydı. Genç adam bir kez daha gözlerini devirdi ve ona doğru hızla ilerledi. Kadın onun yanına geldiğini de fark etmemişti. Genç adam onun uzun ve çevik adımlarına ayak uydurmak zorunda kalıyordu. Sonunda dayanamadı.
"Hemen dur, kadın!" diye bağırdı. Amacı sesini ona duyurmak ve onu kendine getirmekti ancak sözler ağzından kükrer gibi çıkmıştı.
Genç kadın, gök gürültüsünü andıran sese döndüğünde var gücüyle bir çığlık attı. Az önce başladığı çığlık yarıda kalmıştı. Ancak önceki çığlığı, şu anki korkusu için kuşkusuz hafif kalacaktı. Burası nasıl bir yerdi böyle! Önce canavarlar tarafından kovalanmıştı. Henüz onlardan kurtulamadan da karşısında şeytanın ta kendisini bulmuştu!
İblis, "Ve bağırmayı kes!" diye kükrediğinde ilkinin devamı niteliğinde olan çığlığı boğazında tıkandı. Nefesi de tıkanmıştı. Şeytan, o alevler saçan ejderhasının üzerinde sinsice kendisine yaklaşırken geri geri gitti. Ellerini ağzına bastırarak, onun bineğinden inişini izledi. Bir çam ağacı kadar uzun ve en az onun kadar iriydi.
Genç kadın bu kadarına dayanamayacaktı. Genç adamın onu omuzlarından tutup sabit kalmasını sağlamak için ileri uzattığı kollarına yığılıverdi.
������%we��7
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOR
RomanceAilesinin biricik prensesi olan Hanım'ın tozpembe hayatı, evlenmek zorunda olduğunu öğrenmesiyle birden altüst olur. Onunla evlenmek isteyen kart zamparayı vazgeçirmek için yola koyulan Hanım, kendini birden hiç bilmediği bir yerde etrafı cehennem z...