12

1.9K 171 8
                                    


12.

İlerleyen saatlerde genç adam zahmet edip yanına gelmeyince o, ona gitmeye karar vermişti. Yirmi dakikalık bir çabanın ardından da onun kışlık odun hazırlamakta olduğunu öğrenmiş ve haddini bildirmek üzere, tarif edilen yöne yönelmişti. Genç adam görüş alanına girdiğinde de olduğu yerde kalakalmıştı. Haşim, gömleğini çıkarmıştı ve baltayı her savuruşunda omuzlarında ve sırtındaki kaslar dalgalanıyordu. Kocası olan bu kaba adamın acı kuvveti karşısında nefesi kesilmişti. Halbuki ona dokunurken nasıl da şefkatliydi.

Kızgınlığını unutup ilerlemiş ve genç adama seslenmişti. Haşim tepki vermediğinde ise tekrar duraksamıştı. Belli ki aklı başka yerdeydi. Hanım, gerisin geri dönerken aklında onu çalışırken rahatsız etmenin uygun kaçmayabileceği düşüncesi vardı. Zaten onun da yapacak işleri vardı. Tüm çalışanların davetli olduğunu öğrendiği yemek için aşçı ve kızına yardım etmeliydi.

Ancak mutfağa vardığında Merve ve Cevriye'nin şiddetli karşı çıkışlarıyla karşılaştı. O artık bu evin hanımıydı ve bir arzusu olduğunda sadece emretmesi yeterliydi. Genç kadın bu fikre kahkahalarla güldü ve beline bir önlük bağladı. Onlarca erkeği doyurmak için sadece iki kadının hazırlık yapması haksızlıktı. Üstelik o, çok iyi yemek yapardı.

"Çok yakışıklı, değil mi?" diyerek dalgın bir tavırla dile geldi genç kadın. Yaklaşık yarım saattir soğan doğruyordu ve gözyaşları sel olmuştu. Neşeli şeyler düşünmeye çalışırken yüksek sesle düşündüğünün farkında değildi.

Merve ve Cevriye, birbirlerine sıkıntılı bakışlar attılar.

"Hanımım, lütfen anlamaya çalışın," diye denedi Cevriye, bininci kez. "Bu sizin düğün yemeğiniz ve beyim bu halde olduğunuzu görse bizi bir dakika beklemeden kapı dışarı eder."

Merve, annesinin çabasının beyhude olduğunu biliyordu. Refakat ettiği birkaç günde genç kadının ne kadar inatçı bir yapıda olduğunu acı şekilde öğrenmişti. Beyden korktuğu doğruydu ancak akacak kanın damarda durmayacağını da biliyordu. Genç kadının elindeki bıçağı hırçın bir tavırla annesine doğrulttuğunu görünce merakla dile geldi.

"Yakışıklı mı dediniz, hanımın? Yanlış duymadım, değil mi?" diye sordu cesaretle.

Hanım, onun sesindeki hayret yüklü tınıya doğru döndü. "Evet. Sence de öyle, değil mi?"

"Bu konuda yorum yapmam yakışık almaz," diyerek bakışlarını kaçırdı Merve. Genç kadın sadece inatçı değil kaçık da olmalıydı. Ama tabii ki bunu dile getirecek değildi.

Hanım onun inkar yüklü sessizliğine öfkelendi. Ancak sakin kalmaya niyetliydi. Bu insanlarla birlikte yaşayacaksa onlarla iyi geçinmeliydi.

"Hadi ama!" dedi genç kadını konuşmaya teşvik ederek. "Burada biz bizeyiz. Haşim Bey'de hoş bulmadığın ne?"

Merve onun delirmiş olabileceğini düşünerek bakışlarını kaldırdı. Onu özellikle mi konuşturmaya çalışıyordu? Genç kadının içten bakışlarını görünce kaşlarını kaldırdı.

"Görmediniz, değil mi?"

O ana kadar sessiz kalan Cevriye, uyarı yüklü bir sesle araya girdi.

"Merve!"

Merve dönüp annesinin susmasını söyleyen bakışlarına karşılık verdi. "Ne var anne? Bu gece nasıl olsa görmeyecek mi?"

"Merve!" diye bağıran Cevriye'nin bakışları ateş saçıyordu.

Hanım, onların atışmasını şaşkın gözlerle izledi.

"Neyi görmedim mi?" diye sorarak dikkatlerini çekti. Cevriye engel olmaya çalışmışsa bile kızına söz geçirememişti.

"Beyin omzundaki korkunç yara izini!" diye birden söyleyiverdi.

Hanım bunu beklemiyordu. Gözleri şaşkınlıkla büyüdü. "Yara mı? Ne yarası?" diye sorarken aslında yeni mi eski mi olduğunu bilmek istiyordu.

"Sen ona bakma, kızım," diyerek araya girdi Cevriye, bu sefer Hanım'a hitaben. "Boşboğazlık etmeyi pek sever!"

"Haşim yaralı mı?" diye sordu tekrar Hanım. Bundan hiç hoşlanmamıştı.

"Sadece eski bir iz," diyerek geçiştirdi aşçı kadın ama kızı bir kez daha atıldı.

"Eski olabilir ama bu, korkunç göründüğü gerçeğini değiştirmiyor," dedi hararetle. Sonra da tarif etmeye başladı. "Saç diplerinden..."

"Tek kelime daha etme!" diyerek onu susturdu Cevriye. Bu kesin bir emirdi. Cevriye bu eve geldiğinde Haşim Bey, henüz çocuk yaştaydı. Cevriye onun büyüyüşüne şahit olmuştu ve ağabeyine değilse bile ona farklı bir yakınlık duyuyordu. Mutfaktan zencefilli kurabiyeleri aşırmak için ne numaralar çevirdiğini dün gibi hatırlıyordu.

"Tartışmayı bırakıp anlatacak mısınız?" diye dile geldi Hanım sonunda dayanamayarak.

ZIZJ93L}[AyȯRt

KORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin