25

1.6K 133 26
                                    


23.

Genç kadın onun evden çıktığını duyduktan sonra yataktan ruh gibi kalktı ve duşa girdi. Cevriye'nin başında dikildiği kahvaltısı, her zamanki sürenin yarısı kadar sürdü. Hanım onun boş tabağa odaklanmış şaşkın bakışlarına aldırmadan teşekkür etti ve salonu ağır adımlarla terk etti.

Haşim onu bulduğunda bir sere karla kaplı avluda başıboş halde dolaşıyordu.

Genç adam, karısının herhangi bir kuralı delip delmediğini kontrol ederek ona yaklaştı. Huysuzluk yapmaya hakkı vardı, genç adam onu üzmüştü ve bunun cezasını çekmeye hazırdı. Ama hayır, Hanım kalın yün paltosunu giymiş; atkısını, eldivenini, beresini takmıştı. Ayağında da uzun, deri çizmeleri vardı. Haşim bu görüntüye üzülse mi sevinse mi bilemedi ancak genç kadına vardığında yüzüne neşeli bir gülümseme yerleştirdi.

"Kartopu savaşı yapmayı önereceğim ama..." dedi, kollunu genç kadının omzuna atarak ve şişkin göbeğine muzip bir bakış attı. "Korkarım ikiye karşı bir avantajı bu durum için geçerli olmaz."

Hanım hafifçe gülümsedi. 

"Önümüzdeki kışa oynarız," dedi omuz silkerek. "Çiftlik her kış bu kadar güzel olacak mı?" diye sordu sonra.

"Seneye daha güzel olacak," diye gülümseyerek yanıtlayan genç adam onu eve doğru yönlendirmişti. "Yolun iki yanına ve avlunun etrafına diktirdiğim çamlar, seneye iyice büyüyecek ve kar yağdığında ışıldayan gelinler gibi görünecek," diye açıkladı hevesle.

Genç kadın kollarını etrafına doladı ve içini çekti. 

"O halde zaman çabuk geçmeli."

Genç adam paltosunu çıkarıp karısının omuzlarına yerleştirerek önünü ilikledi, sonra da kollarını ona dolayarak kendi sıcaklığına çekti.

"Kartopu oynayamayız ancak başka bir şey yapabiliriz," dedi göz kırparak. "Ama yarın yapalım, olur mu? Bugün için yeterince üşümüşsün."

Genç kadının uysal bir tavırla onayladığını gören Haşim'in içi sızladı. Hanım, aktivitenin ne olduğunu bile sormamıştı.

Eve vardıklarında onun için kapıyı açtı ancak kendi girmedi.

"Hadi, sen gidip biraz ısın," dedi genç kadını içeri yönlendirerek. "Masa hazır olana kadar küçük bir işim var."

"Pekala," diye onayladı Hanım ve genç adamın paltosunu çıkarıp ona uzattı. "Teşekkür ederim."

"Her zaman, karım," dedi Haşim gülümseyerek ve genç kadının kapıyı kapatışını izledikten sonra paltoyu verandada bıraktı. Bununla hareket etmesi zor olacaktı.

Haşim, tam da dediği gibi masa hazır olur olmaz gelmişti. Ancak oturmadan önce karısına göstermek istediği bir şey vardı.

"Acıktığını biliyorum ama benimle bir dakikalığına oturma odasına kadar gelmeni istiyorum," diyerek genç kadının elini tuttu ve bahsettiği yöne doğru ilerledi.

"Bütün sabah oradaydım," dedi genç kadın, Haşim'in adımlarına ayak uydurarak. "Bir değişiklik olduğunu fark etmedim."

"Oturma odasında ne kadar zaman geçirdiğini biliyorum," diye kıkırdadı genç adam ve Hanım'ı, oturmayı en çok sevdiği, pencerenin önündeki koltuğuna kadar götürdü. "Onu bu yüzden buraya yaptım." Ardından arkasına geçerek genç kadını pencereye doğru çevirdi ve uzanıp tül perdeyi kenara çekti.

KORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin