10.
Bu sefer gece denemek istemişti. Herkesin uyumasını bekledikten sonra sırt çantasını taktı ve parmak uçlarında ilerleyerek odasından çıktı. Sessiz koridora göz atıp merdivenlere yöneldi. Genç adamın odasının önünden geçerken nefesini tutarak dinledi. Horultuları, bir ayıyı bile utandırabilirdi.
"Huysuz ayı!" diye mırıldanarak yoluna devam etti. Sızısını, öfkesiyle örtmeye çalışıyordu. Onu özleyecekti.
Bu düşüncenin neden olduğu yaşlar görüşünü çalarken merdivenleri inmeye başladı. Sırtını kamburlaştırmış halde etrafına bakınıyordu. Dikkat etmediği, sarp merdivenlerdi. Yarısına bile gelmemişti ki tökezledi. Çığlığını yutup refleks olarak korkuluklara yapıştı ve ağırlığını oraya verdi ancak bu bir hataydı. Çürümüş korkuluk, ağırlığı altında parçalanınca genç kadın, son derece uzak görünen zeminle burun buruna geldi. Bir an havada asılı kaldı, ardından gözlerini kapatıp son duasını etti. İşte, Haşim nihayet onun Azrail'i olmayı başarmıştı. "Huysuz ayı!" diye söylendi son kez.
Genç adam kollarını ensesinde birleştirmiş halde yatağında sırtüstü uzanıyordu. Bekliyordu. Hanım'ın bugün uysal davrandığını fark etmişti. Genç kadın kesinlikle uysal mizaçta değildi. Bu, tabii ki bir kandırmacaydı ama Haşim bunu yutmamıştı.
Genç kadının odasından çıktığını duyunca yüksek sesli horultular çıkarmaya başladı. Çok eğleniyordu. Kendini tutmasa kahkahayı basardı. Bu yaramaz ufaklıkla karşılaştığından beri hayatı boyunca gülmediğinden çok gülmüştü. Hırçın tavırları onu çileden çıkarıyordu ama bir yandan da hoşuna gidiyordu.
Genç kadının "Huysuz ayı!" diye söylendiğini duyunca horlamaya devam ederek kalktı ve peşine düştü. Genç kadının onu duymayacağından emindi. Avdaydı ve kendisiyle ilgili ne söylendiğini çok iyi biliyordu. O kadar sinsi yaklaşırdı ki bir tilki, kürküyle genç adamın av odasını süslerken hala uyuyor olurdu.
Odasından çıktığında onun sarsak adımlarla merdivenlere yöneldiğini gördü. Sadece iki adım arkasındaydı ama onu fark etmemişti. Genç adam başını esefle salladı. Bu kadar dalgınken bu saatte ıssız kırlara çıkmayı mı düşünüyordu? Tek başına? Göz açıp kapayıncaya kadar vahşi bir hayvana yem olurdu!
Onun, arkasını kollamak yerine sadece ileriyi gözlemesine başını sallayarak merdivenleri inmeye başladı. Çok korunaklı büyümüş olmalıydı yoksa bu yaşına varamazdı. Sonra genç kadının ellerinden uzun bir bez salındığını fark etti. Bu onun atkısıydı. Dün, boynundaydı. Gülümsedi ve genç kadınla arasındaki mesafeyi koruyarak bir adım daha indi. Peşinde olduğunu fark edene kadar ne kadar ilerleyeceklerini merak ediyordu. Muhtemelen dünyanın öbür ucuna varırlardı.
Genç kadının sonraki adımında ise yüzündeki gülümseme bıçak gibi kesildi. Aptal kadın, atkının ayaklarına dolandığının farkında bile değildi. Ne düşünüyordu! Korkuluk çatırdayarak yerinden ayrılırken ileri uzandı ve genç kadının sırt çantasını yakaladı.
Genç kadının "Huysuz ayı!" diye söylendiğini fark edince ne düşündüğünü anlamıştı.
Genç kadını yıkık korkuluktan uzaklaştırarak duvar tarafına çekti ve yana kayıp bir basamak aşağı indi. Şimdi neredeyse aynı boydaydılar. Beklemesine rağmen Hanım'ın gözlerini açmaya niyeti yok gibiydi. Gözlerini sımsıkı yummuş yüzünü buruşturmuştu.
Hanım'ın içinden onu öldürmek geliyordu. Hemen arkasında olduğu için sevinmeliydi ama bundan çok uzaktı. Kendini o huysuz ayının insafına teslim etmektense düşüp boynunu kırmayı yeğlerdi. Ah Allah'ım, diye inledi. Kendini -kalbini- ondan nasıl koruyacaktı? Yakalanmadan evden çıkmayı bile başaramamıştı.
Onun yüzünün öfkeyle karışık bir korkuyla yumulduğunu gören Haşim, elini çenesinin altına koyup yukarı iteledi.
"Hadi, aç gözlerini. Bu sefer de ölmedin," derken sinirliydi.
Hanım onun elini ittirerek fırtınalı gözlerini, gözlerine dikti. "O kadar şanslı olsaydım sen beni bulamadan o köpeklere yem olurdum!" diye çıkıştı. Bunları genç adamın kalbine sapladığı hançer darbeleriymiş gibi söylemişti. Haşim bir an yüzüne baktıktan sonra başını arkaya atıp kükrer gibi gülmeye başlayınca sinirinden tepindi.
"Sen aksi, huysuz, dik kafalı, kaba, çekilmez adamın tekisin!" diye sıraladı öfkeyle.
"Evet," diye onaylayan genç adam, devam ederken halinden memnun görünüyordu. "Yine de benimle evleneceksin."
Ertesi gün evlendiler.
Nikahlarının sakin geçmesi beklenemezdi. Zaten sakin de değildi.
8 }zd
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOR
RomanceAilesinin biricik prensesi olan Hanım'ın tozpembe hayatı, evlenmek zorunda olduğunu öğrenmesiyle birden altüst olur. Onunla evlenmek isteyen kart zamparayı vazgeçirmek için yola koyulan Hanım, kendini birden hiç bilmediği bir yerde etrafı cehennem z...