32

1.2K 84 42
                                    

MERHABALAR, CANLAR! ÖZLEDİNİZ Mİ KOR'U? 

"EVET!" DEDİĞİNİZİ VARSAYARAK SİZİN İÇİN CİCİ BİR BÖLÜM PAYLAŞIYORUM.

YAKLAŞIK İKİ HAFTA BURALARDA YOKUM. DAĞ-BAYIR GEZİP BİRAZ KAFA DİNLEYECEĞİM. O YÜZDEN YAKIN ZAMANDA YENİ BÖLÜM BEKLEMEYİN. AMA DÖNDÜĞÜMDE BELKİ BİR GÜZELLİK YAPIP ELMAS'I PAYLAŞMAYA BAŞLAYABİLİRİM, KİM BİLİR? TABİİ BU KOR İÇİN KOYDUĞUM SINIRIN AŞILMASINA BAĞLI. 

NEYSE, ÇENEM DÜŞTÜ YİNE!

KEYİFLE OKUYUN...

OKUMAYLA KALIN...


27.

Genç kadın bir sabah sancıyla uyandığında son umudunun da ellerinden kayıp gittiğini gördü. Doktorlar haklı çıkmıştı. Tüm o tedaviler, gün saymalar boşaydı. Her ay yaşadığı stres, genç adamla yaptığı kavgalar, gizli gözyaşları, hepsi boşa!

Uzanıp Haşim'in tarafındaki çarşaflarda gezdirdi elini, vücudunun ısısı hala tazeydi. "Üzgünüm, sevgilim," diye fısıldadı. "Beni affet, seni çok seviyorum."

Sonra ruh gibi kalktı yataktan ve kendini temizleyip giyindi. Buraya kadardı. Haşim'le karşılaştıkları gün üzerinde olan kıyafetlerin üstüne ödünç bir manto geçirdi. Evin ağır kapısını arkasından kapatırken avucundaki dörde katlı fotoğrafı var gücüyle sıktı. Ağlamayacaktı. Sevdiği adamın azadına gülmek yakışırdı.

Haşim, seher vakti karısının yanından ayrılırken ona sevgiyle bakmış, döndüğünde ruh halinin nasıl olacağını düşünmüştü. Ayın belirli günlerinde girdiği ruh hali, kelimelere gerek olmaksızın her şeyi anlatıyordu. Genç adam umut etmekten asla vazgeçmemişti ancak bunu ona belli etmiyordu. Her ay içine dolan heyecanı, onu perişan gördükten sonra nasıl üzüldüğünü hiç göstermiyordu Hanım'a. Genç kadın kendi çilesiyle zaten yeterince argındı, bir de onun için üzülmemeliydi. Olmazsa olmaz, boş ver, diyemiyordu yine de. Hanım, bir çocuğu olmasını, hafife alınamayacak kadar çok istiyordu. Üstelik küçük, yetim bir bebekle de avutamayacaktı kendini. O, kollarında küçük bir Haşim tutmak istiyordu. Minik, şirin, kendine benzeyen bir kız bile değil, yakışıklı bir oğlan istiyordu. Ve Haşim, onun istekleri karşısında daima metanetsizdi. Bu durumda ise acizliği onu mahvediyordu.

Öğlen yemeği vaktinde etrafına bakınarak girdi eve, gözleri ne halde olduğunu merak ettiği karısını arıyordu. Gerçi biliyordu. Eğer müjdeli bir haberi olsa Hanım, onun dönmesini beklemez, koşarak yanına gelirdi.

"Hanım?" diye seslendi, onu ortalıkta göremeyince. "Neredesin?"

Sesine Cevriye Hanım'dan cevap geldi.

"Hanımım, uyuyor, beyim," dedi kadın ellerini ovuşturarak. Yüzündeki ifade durumun farkında olduğunu gösteriyordu.

Çenesi gerilen Haşim, merdivenlere yöneldi.

 "Karıma 'hanımım' demeyeceksiniz!" diye tersledi kadını. "Kaç kere söyledim, o sadece benim Hanım'ım!"

"Affedersiniz, beyim," diye seslendi aşçı, üzüntüden ağzından kaçıvermişti.

Haşim ona aldırmadan tırmandı ve yatak odalarına yöneldi. Adımları koridorda yankılanıyordu. Ağrısı mı vardı? Niye haber vermemişti?

Kapının önünde bir an bile duraksamadan kolu çevirdi ve karısını yatakta kıvranarak bulmayı bekleyerek odaya daldı. İlk adımda duraksadı. Kıvranan yoktu. Kimse yoktu. Yatağa şöyle bir göz atıp banyoya yöneldi.

KORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin