17.
Babası ve annesi, onu Haşim'in yanında otururken izlerken hala şaşkınlıklarından sıyrılabilmiş değildiler.
"Şaşkınlığımızı bağışlayın," diye dile geldi İsmail Bey, damadına hitaben. "Biz buraya sizden özür dilemeye gelmiştik. Günler geçmesine rağmen kızımızı bulamamıştık ve artık umudumuzu kaybetmiştik. Onu, olabileceği son yer olan burada aramak aklımızın ucundan dahi geçmemişti."
Genç kadın kıkırdayınca Haşim onun elini tutup sıktı. Ancak onun da içinden gülmek geliyordu. Sözü Hatice Hanım devraldı. Ancak o kızıyla konuşuyordu zira damadı olacak bu deve bakmaya dahi cesaret edemiyordu.
"Bizimle gelip evine döneceksin, değil mi, Hanım?" Bunu yarı yalvarır şekilde söylemişti. "İnan bana çok pişmanız. Seni zorlamamalıydık. Lütfen dön, kızım. Sana söz veriyorum, evlenmeni istemeyeceğiz."
Hanım, içine çektiği derin nefesin Haşim'i gerdiğini fark etti. Genç adam onun cevap vereceğini anladığında eli kasılmıştı. Haşim bunun üzerine bir de engel olmak istercesine elini sıkınca genç kadın ona döndü. Bakışları güven telkin ediyordu. Kısa süreli bakışmalarının ardından genç adam sessiz kalınca Hanım, koltuğun ucuna tünemiş haldeki anne ve babasına döndü.
"Sizinle gelemem," derken sesinde pişmanlık yoktu. "Ben Haşim Bey'le evlendim."
Bunu duyan anne ve babası hızla geri çekilip arkalarına yaslandılar.
"Evlendin mi?" diye ünledi İsmail Bey.
"Ne zaman?" sorusu ise Hatice Hanım'dan gelmişti.
"Dün," diye kısaca yanıtlayan Hanım, bunun yeterli olacağını sanmıştı ancak yanılıyordu. Onu Haşim'le zorla evlendirmeye çalışmış olan babası hiddetle ayağa fırladı.
"Bu kabul edilemez! Senin rızan dışında gerçekleşen bu evliliğin iptali elbette ki mümkündür. Avukatlarım bu işi halledecek kızım, sen hiç merak etme!" Ateş saçan bakışlarını Haşim'e dikmişti. Ondan hala çekiniyordu ancak kızını bu ürkütücü adama yem edecek değildi.
Haşim o ana kadar sessizliğini korumuştu ancak kayınpederinin beyanatı kanı beynine sıçrattı.
"Kimse bu evliliği iptal edemez!" diye kükredi birden ve İsmail Bey'in yerinden sıçramasına neden oldu. "O artık bana ait ve kimsenin onu benden almasına izin vermem."
Hanım, onun sözleriyle olduğu yerde erirken usulca döndü ve kocasına sevgi dolu gözlerle baktı.
"Kocam haklı, baba," dedi, genç adama bakmayı sürdürerek. Kocasının öfkesine su serpmekte olduğunu görebiliyordu. Haşim yavaş yavaş yatıştı. Genç kadın tekrar babasına döndü ve açıklamasına devam etti. "Haşim'le kendi rızamla evlendim." Ardından annesine döndü ve devam etti. "Üstelik şahane bir merasimdi. Sizin de orada bulunmanızı isterdim ancak emin ol ki, her şey hayallerimin de ötesindeydi. Seçkin misafirlerin davetli olduğu düğün yemeği için uzun masalar kuruldu, bin bir çeşit leziz yiyecekle donatıldı. Neşeli sohbetler eşliğinde yenen yemek saatlerce sürdü. Herkes çok mutluydu." Bunları söylerken genç kadının gözleri dolmuştu ancak yüzünde hülyalı bir gülümseme vardı. Hiçbiri yalan değildi. Ama öyle bile olsa genç kadın umursamadı. Nereye baktığın değil ne gördüğün önemliydi.
Hatice Hanım, kızının samimi olduğunu görebiliyordu ancak buna inanamıyordu.
"Emin misin, kızım?" diye sordu, Haşim'e kaçamak bir bakış atarak. Kızı gerçekten de bu adamla evli olduğu için mutlu muydu?
"Eminim," diye içtenlikle yanıtlayan karısını süzdü Haşim. Onunla gurur duyuyordu. Hayır, düğün merasimleri hiç de genç kadının ballandırarak tarif ettiği gibi değildi. Genç adam, dün sergilediği soğuk kayıtsızlıktan utandı. Ve kendi kendine bir söz verdi. Ona anlı şanlı bir düğün yapacaktı.
Akşam yemeğinden sonra, anne ve babasının gidişlerini izlerken genç kadın kollarını kendine doladı. Bu gelişigüzel bir hareketti. Onları özleyeceği doğruydu ancak şuanda tam da bulunmak istediği yerdeydi, kocasının yanı başında. Araba gözden kaybolduğunda kendisini izlemekte olduğunu fark etmediği genç adama döndü.
"Bana nişanlı olduğunu neden söylemedin?" diye sorarken sakindi.
"Bilseydin benimle evlenir miydin?" diyerek soruya soruyla karşılık verdi Haşim.
"Tabii ki hayır. O günahsız kadına bunu yapamazdım. Sen de yapmamalıydın."
"Haklısın," diye onayladı Haşim. Ardından da sakince devam etti. "Senden ayrılıp onunla evlenmemi ister misin?"
"Hayır!" diye ünleyen Hanım, onun şakalaştığını anlayamamıştı. Sonra konuşmanın geldiği noktanın mantıksızlığını fark etti ve kıkırdadı. "Her iki kadın da aynı kişi olduğuna göre sanırım hakimi ve nikah memurunu yok yere meşgul etmeye gerek yok." Gözlerinde muzip pırıltılar dolaşıyordu.
Haşim kendini onun tatlılığına kaptırarak kahkahayı patlattı. Ardından genç kadını kucaklayıp kendine çekti. Genç kadının masum dudakları, ruhunda meltem estirdi. Onu kendinden biraz uzaklaştırıp buklelerini geri iterek yüzünü okşarken elleri şefkatle titriyordu.
"Kendini nasıl hissediyorsun, küçüğüm?" diye sordu kadife gibi bir sesle. "Ağrın var mı?"
Hanım ilk başta onun ne demek istediğini kavrayamadı. Anladığında ise yüzüne ateş bastı. "İyiyim," diye yanıtladı kısaca, bakışlarını kaçırarak. Buna cevap verebilmiş olması bile mucizeydi ancak Haşim onun rahatsızlığını görmezden geldi ve çenesinin altından ittirerek yüzünü kendisine kaldırdı.
"Bir dahaki sefere daha güzel olacak," diyerek kendinden emin bir sesle güvence verdi. "Sana karşı daha nazik olacağım."
"Bundan emin değilim," diye yanıtladı Hanım kaşlarını çatarak. Dün gecenin daha güzeli, ölümüne neden olabilirdi. Ancak Haşim onu yanlış anladı.
"Sözüme itimat edeceksin," diye buyururken sesi hırçınlaşmıştı.
Genç kadın elini kaldırıp usulca genç adamın yanağına koydu. Yanıtlarken yüzünde içten bir gülümseme vardı.
"Sana inanıyorum, kocam," dedi yumuşakça. "Ancak daha güzeli olabileceğini aklım almıyor."
Genç adamın kendinden emin ifadesi geri gelirken de cesaretle ekledi. Kocasından utanmaması gerektiğini nihayet anlamıştı. Ve bununla beraber aklına muzipçe düşünceler doluşmuştu. "Ancak," dedi yarım bir gülümseme ve yandan bir bakışla. "Ben iyi bir öğrenciyimdir."
Haşim, derse hemen başlamak üzere genç kadını yatağa taşırken tok kahkahası evin içinde yankılanıyordu.
Genç adamın hünerli elleri, onun da ne kadar iyi bir öğretmen olduğunu kanıtlar nitelikteydi. Hanım, kendini ona tam bir teslimiyet ve sonsuz güvenle bırakmıştı ancak kocası için aynı şeyi söyleyemezdi. Haşim, dün gecenin ardından bile, genç kadın omuzlarına doğru yöneldiğinde geriliyordu. Hanım, şimdilik onun üstüne gitmemeye karar vermişti. Ancak bu konuda bir şeyler yapacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOR
RomanceAilesinin biricik prensesi olan Hanım'ın tozpembe hayatı, evlenmek zorunda olduğunu öğrenmesiyle birden altüst olur. Onunla evlenmek isteyen kart zamparayı vazgeçirmek için yola koyulan Hanım, kendini birden hiç bilmediği bir yerde etrafı cehennem z...