Yeniden merhabalar, sevgili KOR Ailesi! KOR tüm içtenliğiyle devam ediyor.
Peki siz? Siz okumaya devam ediyor musunuz?
HATIRLATMA:
Genç adam merdivenlerin dibine ulaştığında alevden bir duvarla karşılaştı. Ahşap basamaklar neredeyse yarıya kadar yanmıştı ve ağırlığını taşıyamayacaktı. Alevler merdivenlerden yukarı doğru yavaş yavaş süzülüyor; sanki sevdiği kadını ondan çalmak için sinsice ilerliyordu. Ve üst katla -sevdiği kadınla- arasındaki tek köprü, bu kordan yoldu.
Etrafına deli gibi bakınarak bir çare ararken dünyanın en güzel sesini duydu.
"Haşim!" diye seslendi Hanım, dumandan kısılan sesiyle. Öksürükler, belini büküyordu.
Haşim genç kadına döndüve tek bir kelime söyledi.
"Korkma!"
25.
Onun gözlerindeki rahatlama ve güveni gördükten sonra en yakınındaki henüz yanmamış halıyı, koparırcasına yakaladı ve yalazlanan merdivenlere savurdu. Genç kadının inebileceği seviyenin uğruna geldi ve sıcak korkulukları kavrayıp var gücüyle çekerek kopardı. Sonra gözlerini gözlerine dikip kollarını açtı.
"Atla, bir tanem," dedi boğuk bir sesle. "Seni tutacağım."
Onun kendisini yönlendirmesini sabırla bekleyen Hanım hemen ileri atıldı ve dikkatli ancak seri adımlarla inebileceği kadar indi. Ahşap basamakların ayaklarının altında çatırdadığını hissettiği anda ise duruşunu ayarladı ve kendini aşağı bıraktı.
"Sana güveniyorum!"
"Ve ben de seni seviyorum!" diye yanıtladı genç adam, karısı kucağına düştüğünde. Ardından onu göğsüne sıkıca bastırarak dışarı koştu.
Hanım, onun ne söylediğinin hayal meyal farkındaydı. Yüreği bu bilgiyi almış ve içine hapsetmişti ancak ne yazık ki şuan karşılık verecek halde değildi. Yüzünü buruşturmamak için kendini sıkıyordu ama acılar içindeydi. Haşim'in kendisine seslenişi, yanındaki camın parçalanışına karışırken yerinden sıçrayarak uyanmış ve aynı anda şiddetli bir sancıyla irkilmişti. Genç adam henüz fark etmemişti ancak kanaması vardı. Dışarı çıktıklarında biraz uzaklaşıp yavaşlayan genç adama döndü ve dişlerinin arasından fısıldadı.
"Beni hastaneye götür."
Haşim onun ne demek istediğini başta anlayamadı. Onu tabii ki hastaneye götürecekti, sadece kendi arabasının anahtarlarının nerede olduğunu hatırlamaya çalışıyordu. Genç kadının, onun boş bakışlarına karşılık gözlerini göbeğine doğru indirişini takip edince nihayet neler olduğunu anladı. Kalbindeki teklemeyle nefesi kesilirken adımlarını hızlandırdı ve hemen yanındaki arabaya doğru yöneldi. Pembe kurdeleli anahtar hala bıraktığı yerde, kontaktaydı. Karısını dar arka koltuğa dikkatlice uzatırken koşarak yaklaşan insanların bağrış çığırışlarını duyabiliyordu. Uzun mantosunu çıkarıp iki büklüm haldeki genç kadının üstüne sererken çenesi kaskatıydı.
"Korkma," dedi bir kez daha. Onu kendi korkusundan korumaya çalışıyordu. Ancak genç kadın duymamıştı.
Hanım, bir hafta yoğun bakımda kaldı. Aslında tam olarak yedi gün, on bir saat ve yirmi üç dakika. Ve bu süre boyunca da genç adam onun o güzelim çayır yeşili gözlerine hasret kaldı. Ziyaret saatleri -dakikaları- genç kadının hep uyuduğu zamana denk geliyordu. Gerçi genç kadın sürekli uyutuluyordu. Sadece ilk gün komada kalmıştı, sonrası ilaçların tesiriydi. Ve doktorların söylediğine göre bu gerekliydi ancak Haşim 'onu' görmek istiyordu. Buna aldığı nefes kadar ihtiyacı vardı. Genç adam onu görmek, iyi olduğunu ondan duymak istiyordu. Ondan af dilemek, haykırırcasına sevdiğini söylemek istiyordu. Kendisini hala sevdiğini, her şeye rağmen sevmekten vazgeçmeyeceğini bir daha duymak istiyordu. Ama sabretti. Doktorlar, karısını artık uyutmamaya karar verene kadar sabretti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOR
RomanceAilesinin biricik prensesi olan Hanım'ın tozpembe hayatı, evlenmek zorunda olduğunu öğrenmesiyle birden altüst olur. Onunla evlenmek isteyen kart zamparayı vazgeçirmek için yola koyulan Hanım, kendini birden hiç bilmediği bir yerde etrafı cehennem z...