11.
Hanım her zamanki turlarından birindeydi. Bir açık. İhtiyacı olan tek şey bir açıktı. O açığı yakaladığı anda kaçacaktı. Haşim bir saat önce aceleyle çağrılmıştı ve o zamandan beri de etrafta görünmüyordu.
İç avluda dolanırken tozlu yoldan bir aracın yaklaşmakta olduğunu gördü ve o tarafa yöneldi. Bu, kaçış bileti olabilirdi. Gelen kişiyi ikna edemezse bagajına gizlice girer ve onunla birlikte buradan ayrılırdı. Zira Haşim'e birkaç gün daha bu kadar yakın olursa ya aklını ya da kalbini kaybedecekti. Muhtemelen ikisini de, diye düşünürken park eden araca yaklaştı. Yalvarmaya başlamak için yaşlı adamın inmesini bile bekleyememişti.
"Lütfen bana yardım edin! Buradan kurtulmam için tek şansım olabilirsiniz," dedi adamın ellerine yapışarak. Adam arabadan inip güçlükle doğruldu. Genç kadın onu sarsarken şişkin göbeği sarsılıyordu.
"Sakin ol, çocuğum," diyerek kendini ondan kurtarmaya çalıştı ancak Hanım ona izin vermedi.
"Çok zor durumdayım, bana yardım etmelisiniz! Lütfen anlayın, burada hayati tehlike altındayım!"
Recep Bey, genç kadının telaşına anlam veremiyordu. Üstelik söyledikleri de çok anlamsızdı. Burası Haşim Bey'in çiftliğiydi. Burada hiçbir masumun zarar görmesine izin verilmezdi.
"Buraya kendi isteğin dışında mı getirildin?" diye sordu şaşkınlıkla. Buna ihtimal vermiyor gibiydi.
Hanım, yaşlı adamı silkelemeyi bıraktı. Soru onu duraksatmıştı.
"Aslına bakılırsa getirilirken bilincim açık değildi ama hayır, buraya zorla getirildiğim de söylenemez." Dürüst olmak istemişti. Ancak hata ettiğini anlıyordu zira adamın şaşkın ifadesi dağılmış yerini umursamazlık almıştı.
"O halde hala tam olarak iyileşememişsin, çocuğum," dedi genç kadının ellerine pat pat vurarak ve ondan sıyrıldı. "Acil şifalar diliyorum."
Yeryüzünde mantıklı davranan tek bir insanın dahi kalmamış olduğunu anlayan Hanım, koşturdu ve uzaklaşmakta olan adama yetişti.
"Lütfen!" diye denedi bir kez daha ve adamın koluna yapıştı. "Bana inanmalısınız! Burada güvende değilim! Giderken beni de yanınızda götürmelisiniz."
Adamı ikna etmeye kendini öylesine kaptırmıştı ki Haşim'in onlara doğru geldiğini fark edememişti.
"Adamcağızı rahat bırak, Hanım!" diye seslendi genç adam. "Biraz daha devam edersen zorla evlendirildiğini düşünecek."
Onlara yetişti ve Hanım'ı adamdan kopararak koltuğunun altına aldı. Tutuşu kıpırdamamasını emrediyordu.
"Hoş geldiniz," diyerek uzandı ve adamın tombul elini sıktı. Adam şaşkın görünüyordu.
"Gelin o mu?" diye sordu boştaki eliyle genç kadını işaret ederek. "Emin misiniz?"
Hanım başını şiddetle sallayarak reddederken Haşim iç geçirdi. "İnsanın inanası gelmiyor, değil mi?" diye yanıtlarken bezgindi. Kolunun altında sıkı sıkı tuttuğu genç kadının itiraz etmek üzere olduğunu hissedince dönüp uyarı yüklü bir bakış attı ama tabii ki dikkate alınmadı.
"Hayır! Ben gelin falan değilim!" diye çıkıştı Hanım ve kendini Haşim'in kollarından kurtarmak için çırpındı. "Bu kaçıkla asla evlenmeyeceğim!"
Recep Bey tedirgin bakışlarını Haşim'e çevirdi. Bu hakaret karşısında vereceği tepkiden ürkmüştü. Onun aldırmaz bir tavırla başını sallayarak sabır dilediğini görünce şaşkınlığı arttı. Belli ki genç kadından bu sözleri duymaya alışıktı. Onların aralarında küçük bir anlaşmazlık yaşadıklarını varsayarak duymazdan geldi. Öte yandan genç hanımın cesaretine hayran kalmıştı. Haşim Bey'e böyle karşı gelmek her babayiğidin harcı değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOR
RomanceAilesinin biricik prensesi olan Hanım'ın tozpembe hayatı, evlenmek zorunda olduğunu öğrenmesiyle birden altüst olur. Onunla evlenmek isteyen kart zamparayı vazgeçirmek için yola koyulan Hanım, kendini birden hiç bilmediği bir yerde etrafı cehennem z...