9.
Haşim uyandığında ilk iş olarak adamlarını dinledi. Ardından onlarla birlikte, kendisine göstermek istedikleri yere gitti. Onlara saat ona kadar izin vermişti. Merve'den öğrendiğine göre Hanım, o saatlerde uyanıyordu ve genç adam onu uyanır uyanmaz görmek istiyordu.
Saat tam onu çeyrek geçe genç kadının kapısını tıklattı. Yanıt alamamıştı ancak endişelenmedi. O artık onundu, bir yere gidecek değildi.
Kapıyı açıp içeri girdiğinde ise artık o kadar emin değildi. Genç kadının yatağının üzerinde beyaz bir sayfa vardı ve annesinin yüzüğü de onun üzerindeydi. Haşim yaklaşıp tek kelimeyi okudu.
"Üzgünüm."
Kararlı adımlarla geri dönerken yeterince açık olmadığını anlamış bulunuyordu. Belli ki Hanım bir şeyleri tam olarak idrak edememişti.
Bir saat süren takibin ardından genç adamın başı dönmüş durumdaydı. Aynı izleri, aynı yerde ikinci kez gördüğünde bir şeylerin ters gittiğini anladı. Çünkü bu izler yeniydi. Atını döndürüp ters yönde dörtnala sürdü. Anlaşılan Hanım kaybolmuştu ve yaptığı, geniş bir çemberin üzerinde dolanmaktan başka bir şey değildi. Ve şükürler olsun ki öyleydi.
Hanım, daha fazla yürüyecek takati kalmadığını anlayarak kendini bir ağaç kütüğünün üstüne bıraktı. Gözleri ağlamaktan şişmişti. Haşim'in yanından ayrılmanın bu kadar zor geleceğini kim tahmin edebilirdi ki! Genç kadın ondan öteye attığı her bir adımda biraz daha çökmüş ve tam da şuanda oturmakta olduğu yere benzeyen bir noktaya geldiğinde gözyaşlarına boğulmuştu.
Tekrar hücum eden yaşları kurulamak için mendil aradı ancak hiç kalmamıştı. İşe yaramaz sırt çantasını uzağa fırlatırken başını öne eğdi ve ayaklarının arasında duran mendili fark etti. Ardından şaşkınlıkla etrafına bakındı. O yer tam da buraya benziyordu çünkü burasıydı! Kendini tekmeleme arzusuyla anladı. Saatlerdir bir çember çizmekten başka bir şey yapmamıştı!
Yeni bir gözyaşı seline kapılmak üzereyken yaklaşan nal sesleriyle irkildi. Başını çevirip baktığında ise güçsüzce inledi. Dörtnala yaklaşan genç adamdan kaçamayacağını bilse de denemeden ölmeyecekti. Öleceği kesindi, orası ayrı. Haşim'in yüzünde öyle korkunç bir ifade vardı ki şuanda gerçekten insanüstü bir yaratığa benziyordu. Azrail, diye düşündü Hanım, var gücüyle koşmaya başladığında. Haşim onun Azrail'i olacaktı!
Genç adam onun hala kaçmaya çalıştığını görünce homurdandı. Yemin ediyordu, bu kadında zerre kadar akıl yoktu. Genç adamın onu istediğinin ve dünyanın öbür ucuna da gitse bulacağının farkında değil miydi? Yoksa söylediklerini dikkate almamış mıydı? Haşim, sözünün yok sayılmasına alışık değildi ve buna tahammül edemezdi.
Genç kadının çığlıklarına aldırmadan ve atını yavaşlatmadan eğildi ve onu yukarı kaldırıp önüne oturttu. Ardından yılan gibi kıvrılan bedenini sabitledi ve çatık kaşlı bakışlarını genç kadına dikti. "Senin geleceğin olduğumu söylerken söylediğim şeyi kastediyordum!" Konuşmuyor, kükrüyordu.
Ardından onun geri çekilmesine izin vermeden başını eğdi ve dudaklarıyla genç kadının dudaklarını esir aldı. İlk başta ezici bir baskı uyguluyordu ancak hemen ardından yumuşadı ve salt bir sahiplenmeyle genç kadını tekrar tekrar öptü. Hanım serbest kalan elleriyle onu itmeye çalışıyordu ancak genç adam, uzanıp göğsünü avuçlayınca inleyerek teslim oldu. Kollarını genç adamın boynuna dolayarak kendini ona bastırdı. Şimdi onun da dudakları şevke dans ediyordu. Parmaklarını genç adamın uzun saçlarının arasından geçirerek ensesini okşadı. Haşim istemsiz bir hareketle uzandı ve onun kollarını indirip bedenlerinin arasında sıkıştırdı. Ancak genç kadın onları tekrar kurtarıp boynuna dolayınca geri çekildi. Hanım da onunla beraber hareket etmişti. Kendinde gibi görünmüyordu.
Haşim onun kollarını bir kez daha indirdi ve genç kadını göğsüne bastırarak soluklanmaya çalıştı. Bu kadını böylesine dayanılmaz yapan neydi?
Hanım kalp atışlarını, kulağının altında atan güçlü ritme uydurarak soluklandı. Bu, ilkinden daha da muhteşemdi. Genç kadın mümkün olabileceğini tahmin edemezdi ancak öyleydi. Yine de...
"Seninle evlenmeyeceğim!" diye çıkıştı, ondan uzaklaşmaya çalışarak ancak Haşim ona izin vermedi. Durup eşinmeye başlamış olan atını çevirip çiftliğe yöneldi. "Göreceğiz."
Artık genç kadının oda hapsi kalkmıştı ve o da bundan bol bol yararlanıyordu. Akşam olmadan eve girmiyor, çiftlikte oradan oraya dolaşarak Haşim'in suratsız çalışanlarını büyülüyordu. Geçtiği her yerde ardından bakan, gülümseyen yüzler bırakıyordu. Tabii bu sırada Haşim'e de bol bol rastlıyordu. Genç adam bu rastlaşmaların her birinde onu bir köşeye çekip dudaklarına uzanıyordu. Hanım da her seferinde aynı seremoniyi tekrarlıyordu: önce ondan kaçmaya çalışıyor, sonra ona direniyor ve ardından da kendini onun insafına teslim ediyordu. En sonunda genç adam yoluna devam edip uzaklaşırken de ardından sesleniyordu.
"Seninle evlenmeyeceğim!"
Yanıt beklemeden başını çevirip aksi yöne yöneldiğinden de genç adamın sarsılan omuzlarını göremiyordu.
Evlenmesi planlanan kızdan hala ses çıkmamıştı. Belli ki aklını başına toplamış ve vazgeçmişti. Haşim konunun üstünde durmadı ama arabuluculara haber gönderdi. Yüz yüze konuşmak istiyordu. Yüzünü bile görmediği hatta adını bile sormayı akıl edemediği o kızla evlenmekten vazgeçmişti. Ortada kesinleşmiş bir şey olduğu da yoktu ama yine de bir masumu incitmek istemiyordu. Durumu uygun şekilde açıklayacak ve kendisinden istenilmesi durumunda kefaretini ödeyecekti. Zaten durumu anlayınca o da kendisini istemeyen biriyle evlenmeye yanaşmayacaktı. Bunun ne kadar onurlu bir davranış olduğu tartışılırdı ancak Haşim, üstünde fazlaca durmak istemiyordu.
Hanım, tekrar kaçmanın yolunu arıyordu. Haşim'in kararlılığı ve hünerli dudakları, ödünü patlatıyordu. Kırıp paramparça edeceğinden emin olduğu bu kaba adama kalbini kaptırmak üzereydi. Onunla evlenmek sonu olurdu. Kaçmalı ve kendisini bulamayacağı bir yere saklanmalıydı. Evet ama bunu nasıl başaracağını bilemiyordu. Haşim'in adamlarının gözü sürekli üstündeydi ve bu, Allah'ın unuttuğu yerde yardım isteyebileceği kimse yoktu. Haksızlık ettiğini fark etti. Allah burayı özene bezene yaratmıştı. Kavurucu sıcağa rağmen serin evde duramıyor, kendini dışarı atıyordu. Çok özleyeceğinden emin olduğu bu yeri hafızasına kazımak istiyor, karanlık çökene kadar etrafta dolaşıyordu.
İki gün sonra tekrar kaçtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOR
RomanceAilesinin biricik prensesi olan Hanım'ın tozpembe hayatı, evlenmek zorunda olduğunu öğrenmesiyle birden altüst olur. Onunla evlenmek isteyen kart zamparayı vazgeçirmek için yola koyulan Hanım, kendini birden hiç bilmediği bir yerde etrafı cehennem z...