24

1.6K 130 44
                                    

22.

Mutluydu. Haşim'le evli olmak onu tahmin edemeyeceği kadar mutlu ediyordu. İnatla savaş vererek onun kendisine iyi davranmasını sağlamıştı. Haşim onu el üstünde tutuyor, önceliği daima onun ihtiyaçlarına veriyordu.

Ancak genç kadın onun kalbini de istiyordu. Kocasına umutsuzca aşık olan her kadın gibi, kocasının da onu sevmesini istiyordu. Aşıktı Hanım. Bunun ne zaman olduğunu ise hiç bilmiyordu. Sanki ilk gördüğü andan beri ona aşıkmış gibi geliyordu -onu sevmek öylesine doğru öylesine doğaldı ki... Bu, mümkün olamazdı tabii. O anı hala ara sıra yâd edip gülüyorlardı. Ancak genç adama onu ne kadar sevdiğini henüz söylememişti. Korkuyordu. Bu aşk onu güçlü ve bir o kadar da kırılgan yapmıştı. Kendini onun aşkını kazanmayı başarabilecek kadar güçlü hissediyordu. Üstelik bu, o kadar da kolay bir başarı olmayacaktı ancak genç kadın kararlıydı, bunu başarabilirdi. Öte yandan doğru zaman gelene kadar ona aşkını itiraf etmekten çekiniyordu. Çünkü o an, genç adamdan aynı karşılığı alamazsa fena halde incineceğini biliyordu.

Haşim karısının kendisine aşık olduğunu biliyordu. Bunun nasıl mümkün olabildiğini ise bilmiyordu. Üstelik bu, ona tuhaf, sancılı bir mutluluk veren aşkla ne yapacağını da hiç bilmiyordu. Ama genç kadının ona o çayır yeşili, ışıl ışıl gözleri aşkla parlayarak bakmasını seviyordu. Onunla evli olmaktan da tahmininin ötesinde bir mutluluk duyuyordu. Bu şahane yaratığın kendisine ait olduğunu bilmek ne hoş bir duyguydu! Onu memnun etmeyi de seviyordu genç adam. İmkanı dahilinde yerine getiremeyeceği isteği yoktu. Ona sonsuz bir sabırla yaklaşıyor, avuçlarına teslim ettiği yüreğini hoş tutmaya çalışıyordu. Onun o güzel kalbini kırmaktan imtina ediyordu çünkü o sırça sarayda kendisinin oturmakta olduğunu biliyor, bunu kaybetmek istemiyordu.

Ancak bir gün o kalbi fena halde kırdı genç adam.

Şahane bir kış geçiriyorlardı. Akşamları, gürül gürül yanan şöminenin başında saatlerce sohbet ediyor bazen de eğlenceli oyunlar oynuyorlardı. Kışın çiftlikte genç adamı gün boyu oyalayacak kadar iş olmazdı. Haşim de bu soğuk kış aylarını çalışma odasında geçirir, yıl içerisinde ihmal ettiği yatırımlarıyla ilgilenirdi. Bu yıl da aynını yapıyordu. Hatta bazen Hanım'ın da kendisine katılmasına izin veriyordu. Sıkıldığı anlarda arkasına yaslanıp şöminenin yanındaki koltuğunda bacaklarını altına almış şekilde oturan karısını sessizce izlemek onu canlandırıyordu. Hanım bazen evin ihtiyaçlarıyla ilgili hesap kitap yapıyor bazen de eğlenceli bir roman okuyordu. Hatta bazen genç adamdan izin isteyerek romandaki hoşuna giden bir bölümü yüksek sesle okuyup onu eğlendiriyordu. Ancak son zamanlarda örgü merakı edinmişti. Onun birkaç ay sonra doğacak bebekleri için şirin patik ya da yelekler örüşünü izlemek genç adama diğer her şeyden daha çok zevk veriyordu. Bebekleri artık dört aylıktı ve yüz metre öteden bakan biri bile Hanım'ın hamile olduğunu anlayabilirdi. Genç kadın yanılmamıştı, şimdiden bile hantal görünmeye başlamıştı. Ancak görüntüsü genç adamın çok hoşuna gidiyordu ve Haşim bu hoşnutluğunu sık sık dile getirmeyi ihmal etmiyordu. Bulduğu her fırsatta ona ne kadar tatlı göründüğünü söylüyor, şu ya da bu şekilde iltifatlar ediyor, onun kendini çirkin hissetmemesi için elinden geleni yapıyordu. Ki ona göre bu zaten mümkün değildi. Hanım hangi kılıkta olursa olsun ona güzel görünüyordu. Genç adam onunla bu düşüncesini de sık sık paylaşıyordu.

Soğuk bir mart sabahıydı. Haşim her zamanki gibi erkenden uyanmış ve karın hafif ayak seslerini dinleyerek bir süre öylece uzanmıştı. Bakışları güzel karısının huzurlu yüzündeydi. Uyurken ne kadar tatlı göründüğünü keşke o da bilebilseydi. Bir ara onun fotoğrafını çekmeye karar verdi. Gerçi aynı hissi vermeyecekti ancak ne kadar kilo aldığından ve nasıl da çirkinleştiğinden şikayet ettiği anlarda bu fotoğrafı ona gösterebilirdi. Genç kadın muhakkak susmak zorunda kalacaktı.

KORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin