15.
Nefes nefese kalmalarını sağlayan uzun bir öpüşmenin ardından Haşim onu kucağına aldı ve yatağına taşıdı. Onun bir an için bile olsa uzaklaşmasını istemeyen Hanım, kollarını boynuna dolayarak genç adamı kendine çekti. Haşim önce bu davete teslim oldu. Ancak genç kadının kendinden geçişle hareketlenen parmakları ensesine kayınca usulca geri çekildi. Hanım'ın sızlanmalarına aldırmadan kalktı ve ışıkları söndürdü. Şimdi içerideki tek ışık, perdelerden süzülen ay aydınlığıydı.
Yatağa tekrar döndüğünde genç kadının yüzüne öpücükler kondurmaya başladı. Burnunu, alnını, yanaklarını öptükten sonra boynuna doğru kaydı. Bir eliyle yataktan destek alırken diğer eliyle sabahlığın kuşağını çözüyordu. Ardından iki eliyle birden yukarı uzanarak kaygan kıyafeti genç kadının kollarından sıyırdı. İstilasına geri döndüğünde genç kadının bacaklarını okşamaya başlamıştı. Hanım, onun hünerli ellerinin ve ağzının insafı altında kıvranırken onu bu son kıyafetinden de kurtardı. Sıra ona gelmişti.
Yataktan doğrulup bir adım geride soyundu genç adam. Hanım, bakışlarını çevirip başka bir yere odaklanmak istiyordu ancak tutkusu, utancına ağır bastı. Genç adamın, dökülen her bir parçayla ortaya çıkan muhteşem vücudunu hayranlıkla izledi. Koyu teni, ay ışığının altında saten gibi parlıyordu. Genç kadın vücudundaki boğum boğum kaslarda gözlerini gezdirdi ve dokularını merak etti. Parmak uçları karıncalanıyordu. Onu hissetmek istiyordu. Nitekim genç adam yatağa geri döndüğünde de hemen keşfe başladı. Ona dokunmanın verdiği zevke inanamayarak okşadı genç adamı. Parmaklarını iyice açarak sırtından beline doğru bir kavis çizdi. Teninin pürüzsüzlüğüyle mest olarak orada biraz oyalandıktan sonra yavaşça yukarıya çıktı. Göğsündeki seyrek kıllar avuçlarını gıdıklayınca kıkırdadı. Bir yandan gülmeye devam ederek genç adamın yüzünü tuttu ve dudaklarını dudaklarına bastırdı.
Haşim, evlenmeye zorla ikna ettiği bu masum genç kadının bir anda şaha kalkmasıyla sancılı bir mutluluk yaşıyordu. Kendini güç bela tutuyordu ancak o yaramaz parmakları ölümüne sebep olsa da Hanım'ı durdurmayacaktı. Genç kadının korkularının kaybolduğunu hissedebiliyordu. Gerginliğini bu şekilde atacaksa genç adam ruhunu seve seve teslim ederdi. Bu mutlu bir ölüm olurdu üstelik.
Genç kadın gıdıklanarak kıkırdayınca onunla birlikte güldü. Buyruğuna boyun eğerek onu öpmek için uzandığında ikisi de hala gülüyordu. Genç adam, dilini genç kadının ağzında birkaç tur dolandırdıktan sonra dudaklarını yana kaydırdı ve çene hattı boyunca ilerleyerek kulak memesini dişledi. Genç kadının uzaklaşma refleksine direnirken sinsice gülümsedi. Ardından boyun çukuruna doğru kayarak oradaki hassas deriyi dişledi. Bir yandan da bacaklarının iç kısımlarını okşuyordu. Genç kadının sığlaşan nefesleri ve çırpınışları ne kadar zevk aldığını gösteriyordu.
Haşim, karısını sevmeye kendini öylesine kaptırmıştı ki genç kadının, kollarını ona dolayarak incecik parmaklarıyla ensesindeki saçları okşadığını fark edemedi. Ancak genç kadının hafifçe irkildiğini hissettiğinde parmak uçlarının, kendisinin çok iyi bildiği bir hat boyunca ilerlemekte olduklarını fark etti. Dudaklarının istilasına ara vermeden uzandı ve onun kollarını indirdi. Fakat birkaç dakika sonra Hanım onları tekrar kaldırdı ve bu sefer de göğsünün üst kısmından arkaya doğru ilerledi.
Haşim, neredeyse istemsizce geri çekildi. Bir noktaya gelince bu anın yaşanacağını tahmin etmeliydi. Onları karanlığa gömebilir ancak yok edemezdi. Genç kadının duyarlı parmak uçları tabii ki onları hissedecekti. Ancak genç adam şuanda onun tiksinti dolu bakışlarıyla yüzleşmeye hazır değildi. Bu, onun ilk seferiydi ve genç adam bu geceyi onun için unutulmaz kılmak istiyordu. Ancak bir vahşete şahit ederek değil.
Uzandı ve genç kadının, o malum hat boyunca oyalanarak ensesine doğru ilerleyen elini bilekten kavradı. Bilinçli bir dirençle karşılaşmayı beklemiyordu. Genç kadın, tutuşuna direnirken "Yapma," diye fısıldayınca kaşlarını çatarak ondan biraz uzaklaştı ve gözlerini, gözlerine dikti.
"Yapma," dedi genç kadın bir kez daha ve onu öpmek için kendine çekti. Bu sefer dudakları şevkle dans ederek karşısındakini mest eden oydu. Genç adam şehvetin pusu içerisinde parmaklarını gevşetti ancak Hanım yine aynı hatta yönelince kendini ondan kurtardı ve yan tarafa yuvarlanarak sırtüstü uzandı. "Ne zamandır biliyorsun?" diye sorarken nefes nefeseydi.
Hanım, onun bu konuda bu kadar hassas olabileceğini tahmin etmemişti. Genç adamın, kollarını ilk uzaklaştırışında anılar zihnine doluşmuştu. Kollarını boynuna her dolayışında onları indirmesi bu yüzdendi demek. Genç kadının içi sızladı. Demek bu olağanüstü adamın bile bir zaafı vardı.
"Bugün öğrendim," diye fısıldadı usulca. Sesinin titremesine engel olamamıştı. Genç adamın sessiz bir bekleyiş içinde olduğunu hissedince de ekledi. "Nikahtan sonra." Doğru cevabın ne olduğunu bilmiyordu. Gerçeği söylemeyi seçmişti.
Haşim buna ne tepki vereceğini bilemedi. Hanım biliyordu. Nikahtan sonra öğrenmişti. Bu durumda onunla evlenmekten kaçmasında bunun etkisi yoktu. Peki ya, imzayı attıktan sonra öğrendiği için kandırıldığını düşünüyor muydu?
"İstersen odana dönebilirsin," dedi dişlerini sıkarak. Arzuyla yanıp tutuşan bedeni, zonklayarak ona engel olmaya çalışıyordu. Ama arzularına teslim olamazdı. Bir canavar gibi göründüğü doğruydu ancak canavar değildi.
Gözlerini yumduğunda kenarlarından yaşlar süzüldü genç kadının. Haşim'in sesindeki acı ton, içine işlemişti. Yuvarlandı ve dizlerinin üstünde doğruldu.
Haşim, kendine eş olarak seçtiği kadının, hiç kimseye benzemediğinin bilincindeydi. Onun güzel gelini, önüne çıkan güçlükleri gözünü kırpmadan göğüsleyecek kadar cesurdu. Gencecik yaşından beklenmeyecek bir kararlılık ve azim vardı onda. Haşim bunları bizzat öğrenmişti ancak bu muhteşem yaratığın, bir an sonra yapacağı şeye hazırlıksızdı.
Onun harekete geçtiğini fark edince gözlerini kapamıştı. Belki de bu evliliğin kağıt üstünde kalması daha iyiydi. Zaten onlarınki imkansız bir birleşmeydi. Ancak bunu bilmesine rağmen içindeki sızıya engel olamıyordu.
Genç kadının saçlarının, göğsüne döküldüğünü hissettiğinde irkildi ve gözlerini araladı. Gördüğü manzaraya tamamıyla hazırlıksızdı. Hanım, üzerine eğilmişti ve yüzünü yavaşça göğsüne indiriyordu. Dudaklarının, yara izlerinin başladığı noktaya ilk dokunuşu genç adamı inletti. Başını yastığa geri bırakarak gözlerini yumdu. Hanım dudaklarını izler boyunca ilerleterek tüy gibi hafif öpücükler kondururken iki yanında serbestçe duran elleriyle çarşafları kavradı. Genç kadın, erişebileceği son noktaya geldiğinde Haşim de dayanma sınırına varmıştı.
Genç kadını döndürüp altına alırken hiç de nazik değildi. Onu yiyip bitiren dudakları ise yumuşak değil saldırgandı. Kendini yavaşlamaya zorluyordu ancak Hanım'ın bedenini istekle ona bastırması, doruğa ulaşmak için çaresizce çırpınması, aklını başından alıyordu. Genç kadına sahip olduğunda deli gibiydi. Hanım, yumuşak acı çığlığına rağmen onunla mücadele etmedi. Aksine kollarını tatlı bir teslimiyet ve saf bir sahiplenmeyle ona dolayarak yüzünü yaralı boynuna gömdü.
Tatmin dalgalarıyla sarsılırken genç adamın aklında tek bir düşünce vardı. Bu, gerçek olamazdı. Gerçek olamayacak kadar güzeldi. Ancak cennet bu kadar muhteşem olabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOR
RomanceAilesinin biricik prensesi olan Hanım'ın tozpembe hayatı, evlenmek zorunda olduğunu öğrenmesiyle birden altüst olur. Onunla evlenmek isteyen kart zamparayı vazgeçirmek için yola koyulan Hanım, kendini birden hiç bilmediği bir yerde etrafı cehennem z...