16.
Genç adam ertesi sabah gün doğmadan kalkmış ve dünkünden daha büyük bir odun yığınının başına geçmişti. Bir canavardı o! İçinde bir nebze insanlık olsa kendini zapt eder, bunu Hanım için daha kolay kılmanın bir yolunu bulurdu. O ise tam bir canavar gibi davranmıştı! Genç kadının, yara izlerine verdiği tepki aklını başından almış, onu en ilkel benliğine döndürmüştü. Eve döndüğünde onun bir daha geri gelmemek üzere kaçıp gittiğini öğrenirse hiç şaşırmazdı.
Hiddetle indirdiği balta, sapından fırlayarak yüzünün yanından ıslık çalarak geçti. Genç adam elinde kalan işe yaramaz sapı fırlatarak diğer baltaya uzandı.
"Beyim!" diye seslenildiğini duydu ve kaşlarını çatarak doğruldu. Kara haber tez mi duyulurdu?
Arabulucudan haber gelmişti. Bugün kendisiyle görüşmeye gelecekti.
"Karım nerede?" diye sordu, haber getiren adamla birlikte eve doğru yönelerek.
Adam onun sert sesinden irkilerek kıvrandı. Bey, bundan hoşlanmayacaktı.
Onun, cevabı geciktirmesi genç adamın canını sıktı. "Konuşsana be adam!"
"Şey, beyim. Korkarım hanımefendi henüz uyanmadı."
Haşim yatıştı. Uyanmadıysa henüz fark etmemiş olmalıydı. Odadan ayrılmadan evvel karısına son kez bakmak istediğinde sergilediği vahşetin kanıtıyla karşılaşmıştı. Genç kadının pürüzsüz omuzlarında küçük noktalar halinde morluklar vardı. Genç adam bunların, kendi parmak uçlarıyla birebir örtüştüğünü fark edince neredeyse kendini yumruklayacaktı.
Eve vardığında ilk iş olarak Merve'yi buldu. Hanım'ı evden uzaklaştırmalıydı ve onu alışverişe göndermek o an için aklına gelen tek çözümdü. Bir saat sonra arabayla uzaklaşmalarını izlerken kendine bir söz verdi. Bu akşam Hanım'a bu nişan meselesinden bahsedecekti. Aslında gizli tutulan bir konuydu ama dedikodu furyası, her yere olduğu gibi, çiftliğe de hakimdi. Haşim, onun kötü bir tesadüf üzerine öğrenmesini istemiyordu.
Birkaç saat sonra, arabulucunun geldiğini öğrendiğinde elindeki işi bırakıp uzun adımlarla eve yöneldi. Hızlı bir konuşma yapıp, arabulucuyu Hanım dönmeden göndermek istiyordu.
Genç kadın heyecan içindeydi. Haşim'in onu yanında iki refakatçiyle alışverişe göndermesi çok ince bir davranıştı. Merve, seçim yapmasında yardımcı oluyor; Kemal de hem şoförlüklerini yapıyor hem de poşetleri taşıyordu. Haşim'e teşekkür borçluydu. Evden aceleyle kaçtığı için yanına kıyafet almamıştı ve haliyle giyecek hiçbir şeyi yoktu. Eski hanımın elbiseleri şahaneydi ancak genç kadın onları giymek istemiyordu. Genelde üstünü başını batırma eğilimindeydi ve onları mahvetmek istemiyordu.
Haşim'e teşekkür maiyetinde birkaç kıyafet seçmişti. Genç adamın oduncu gömlekleri ve binici pantolonları harikaydı. Onu son derece yakışıklı gösteriyor, genç kadını etkiliyordu. Merve, Haşim'in hangi mağazaları tercih ettiğini söylemişti. Aslında pek fazla seçenek de yoktu. Genç kadın daha uygun bir zamanda şehre tekrar inmeyi ve hoş, erkeksi kumaşlar almayı planladı. O iyi bir terziydi. Genç adama geniş omuzlarını ortaya çıkaracak harika gömlekler dikecekti.
Dış avludan girdiklerinde yerinde kıpırdandı Hanım. Acaba Haşim, hediyelerini beğenecek miydi? Peki ya ona vermek için akşamı bekleyebilecek miydi? Belki öğlen yemeği için eve döndüğünde verirdi. Tabii kocası henüz yemeğini yemediyse.
İç avluda ilerlemeye başladıklarında genç kadının yüzündeki ışıl ışıl gülümseme kayboldu. "Dur!" diye fısıldadı Kemal'e ancak sesi çıkmamıştı. Bu küçük emri tekrarladığında Kemal çoktan ilerlemiş, arabayı genç kadının babasının arabasının yanına yanaştırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOR
RomanceAilesinin biricik prensesi olan Hanım'ın tozpembe hayatı, evlenmek zorunda olduğunu öğrenmesiyle birden altüst olur. Onunla evlenmek isteyen kart zamparayı vazgeçirmek için yola koyulan Hanım, kendini birden hiç bilmediği bir yerde etrafı cehennem z...