6

2.4K 210 17
                                    

6.

Eve tekrar döndüğünde akşam çökmüştü. Yorgun ve canı sıkkındı. Yıkanıp üstünü değiştirdikten sonra yemek yemek ve mümkünse sakin bir gece geçirmek istiyordu. Beline sarılı havluyla banyodan çıktığında yaşlı uşağının sıkıntılı göründüğünü fark etti. "Bir sorunun mu var?" diye sorarken giyiniyordu.

Adam olduğu yerde kararsızca sallanırken mırıldandı. "Misafiriniz hanımefendinin sağlık durumunu merak ediyoruz, beyim," diye açıkladı sıkıntısını. "Yanına girip onu gören hiç kimse bir şey söylemiyor."

Haşim, genç kadını ancak o zaman hatırladı. Giyinmesini hızlandırırken artık tanışmaları gerektiğini düşündü. Kadının adını bile bilmiyordu. Ancak hoşuna gitmeyen bir başka şey vardı. "Merak ediyoruz, derken tam olarak kimi kastediyorsun?" diye sordu aldatmaca bir sakinlikle.

Adam temkinli bir bakış attı. "Aslına bakılırsa tüm çiftlik merak içinde," derken mahcup görünüyordu.

Haşim uzun saçlarını sallayıp suyunu silkeledikten sonra ilgisizce geri itti ve kapıya yöneldi. Çıkmadan önce verdiği cevap, tehlikeli bir sakinlikteydi. "Fazla merak iyi değildir."

Hanım pencerenin önünde, omuzunu pervaza dayamış halde dışarıyı izliyordu. Uyanalı çok olmamıştı ve akşam yemeğini bekliyordu. Merve'ye, zahmet etmesine gerek olmadığını, mutfağa gidebilecek durumda olduğunu söylemişti ancak onu ikna edememişti. Zira beyin, kesin emri vardı, odadan çıkmayacaktı.

Bu adını bile bilmediği beyi düşünürken yumruklarını sıktı. Merve'ye sorabilirdi ancak sormamıştı. Zahmet edip yanına uğrarsa bizzat konuşmak istiyordu. Zaten odadan çıkmaya "izni" yokken başka şansı da yoktu. Şimdiye kadarki karşılaşmaları pekiyi geçmemişti. Hanım, kendini bir anda onunla tartışırken buluyordu. Bu adam gerçekten son derece sinir bozucuydu.

Kapının tıklatıldığını duyunca tatsız düşüncelerini bir kenara bıraktı ve yüzüne bir gülümseme yerleştirdi. Merve çok tatlıydı ve güler yüzü hak ediyordu. İçeri girmesini seslenirken devam etti. "Boşuna zahmet ettin, kendim gelebilirdim."

Döndüğünde ise karşısında devi buldu.

"Hayır, gidemezdin," diye karşılık verdi Haşim ve odayı seri adımlarla geçti. "Ayrıca yataktan da çıkmamalıydın," derken onu yatağına taşımak üzere uzanmıştı. Ancak kadın geri çekildi.

"Beni bir kez daha taşımaya yeltenirsen avazım çıktığı kadar bağırırım!" diye uyardı onu, işaret parmağını öne doğru sallayarak.

Haşim sıkılmış bir tavırla ellerini beline yerleştirdi. "Bunu yaptığında eline ne geçeceğini sanıyorsun?" diye sorarken, şuanda da bağırmakta olduğuna dikkat çekmek istememişti. Kendisi de fark etmemiş olmayı dilerdi. Herhangi birinin, hele ki bir kadının onunla bu tonda konuşmasına alışık değildi. Bu, sinirlerini hoplatıyordu.

"Birilerinin yardıma koşacağından eminim!" diye karşılık verdi Hanım. Yeryüzünde bu adamdan daha küstah tek bir insan evladının yaşadığından şüpheliydi.

Haşim ilgisizce omuz silkerek meydan okudu. "Denediklerini görmek isterdim."

"Kendini beğenmiş küstah!" diye kendi kendine söylenen Hanım, onu görmezden gelerek aralarında alçak bir sehpa bulunan koltuklardan birine yöneldi.

Haşim onu duymazdan geldi.

"Yemek yedin mi?" diye sorarken genç kadının aksak hareketlerini dikkatle gözlüyor, tetikte bekliyordu. Her adımda yüzünü buruşturmasına bakılırsa bacağı ona hala sıkıntı veriyor olmalıydı. "Beceriksiz adam!" diye alçak sesle söylendi, veterineri kastederek.

KORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin