-
"Acaba başka renge mi boyatsaydık?" Vernon elinde tuttuğu renk kataloğuna bakarken söylenmişti. Karşımda duran aynadan onu incelerken, derince nefes aldım. Bunu onuncu söyleyişiydi ve boya çoktan saçıma sürülmüştü.
"Hayır, bu renk olsun istiyorum." Arkamda duran ve bana şaşkın gözlerle bakan kadına söylediğimde kadının yüzüne yayılan rahatlatıcı gülümseme ile bende ona sırttım.
"Emin misin? Bak fosforlu pembe yada fıstık yeşili de yapabilirdik?"
"Arkadaşın kafasını bok rengine boyayabilir misiniz lütfen?" Vernon bana el hareketi çekerken kadın utanarak uzaklaştı. Tanrım, nelerle uğraşıyordum.
Çarşamba günü, öğleden sonraydı. Pahalı olduğunu düşündüğümüz bir kuaför salonunda yaklaşık bir saattir zaman harcıyorduk. Elbette ki zamanımızın çoğunu dedikodu dinleyerek ve dedikodu yaparak geçirmiştik.
Hatta şuan yanımda oturan kadın, ki kendisi elli yaşında falan olmalıydı, saçlarını çingene pembesine boyatıyordu. Bir an için ayna da göz göze geldik.
"Tatlım," Elindeki leopar desenli ojelerin kurumasını beklerken söylemişti.
"Vernon!" dedim bir anda, bilirsiniz yaşlı kadınlar söz konusu olduğunda, pardon, kadınlar söz konusu olduğunda Vernon işin ustasıydı. "Vernon sana sesleniyor!"
"Hayır güzelim!" dedi cilveli bir halde,"Sana sesleniyorum bir tanem."
Kafama sarılmış poşetle birlikte ona döndüğümde poşet hışırdadı, kafamı arkaya doğru çevirip geriye bakındım, benden başka birine demiş olma ihtimali oldukça yüksekti."Ben mi?" dedim en sonunda, işaret parmağımı kendime yöneltmişken.
"Senden başka güzellik mi var burada?"
Gözlerim büyürken kafamı aynaya çevirip bıyık altından gülen Vernon'a baktım. Vernon ile gözlerimiz buluştuğunda bana bir öpücük kondurdu.
"Buyurun?" dedim en sakin ve en...Hanım hanımcık sesimle. Vernon kusmaya benzer bir ses çıkardığında aynadan yine ona baktım. Göz dilini devreye soktum bu sefer. Çünkü benim mal arkadaşım hiç bir durumdan anlamıyordu.
"Vernon!" dedim göz dilinde ona bakarak."Yeni arkadaşın hayırlı olsun!" Bıyık altından gülmeye devam ediyordu.
"Başlatma arkadaşına! Yanıma gelsene hem, azıcık yan yana duralım!"
"Mingyu, Mingyu..." Başını sağa sola sallayıp onaylamadığını belirten hareketlerde bulundu.
"Ne?" Kaşlarımı onun bu anlamsız hareketine çatarken söylemiştim. Gözlerini gözlerime dikti, içlerinden geçen muzip ışıklar sağ olsun, bir sonraki diyaloglarımızın oldukça müstehcen kelimeler içereceğini anlamış oldum.
"Çok mu yoklukta kaldın anlamadım ki, şimdi de bana mı sarıyorsun? Özür dilerim aşkım, ama ben çoktan kapıldım! Artık sen, karşı apartmanda intihar eden çocuğa kaldın!""Vernon Hansol Chwe," dedim ona bakarak.
"Anneme küfür edemezsin!" Bir çırpıda söylemişti, inanın bana bunu göz dilinde söylemek o kadar basitti ki, o bunu söyledikten sonra edeceğim küfürleri yarıya indirip direkt olarak onun kaba etini ilgilendiren ve çok sevdiğim küfürleri ettim.
"Kolum kıçına girsin de kakanı yapama! Kıç deliğini dikeyim de dışkın içinde kalıp çürütsün seni! Kıçına otobüs durağı girsin Vernon! Kaktüslerin dikenlerini ye de, miden onları eritemediğinde diken sıç!""Vay canına!" dedi Vernon etkilenmiş bir halde. Gözleri olduğunun üç katına falan çıkmıştı.
"Son zamanlarda göz dilin baya gelişmiş Kim Mingyu, seni tebrik ediyorum hayatım.""O senin ezikliğinden kaynaklanıyor Hansol Chwe bebeğim, şimdi yanıma gel!"
"İyi be!"
Vernon bu kadar lafın ardından sonra pıtı pıtı kalktı, yan taraftaki boş koltuklardan birini çekerek benim yanıma getirdi ve bacak bacak üstüne atarak ortama dahil oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Race |Meanie.
FanfictionGökyüzünü aydınlatacak güneş bendim ama sen,karanlığı seçtin Wonwoo. -Kim Min Gyu. - Meanie Wonwoo×Mingyu - 06102015 ommanamu -