9. Bölüm |Aşık Oldum.

782 100 45
                                    

Sanırım en son ellerim titreyecek kadar telaşlandığımda, Vernon'ın iki bacağı da kırılmış, tek kolu çatlamıştı.

Şuan ise ellerim ve tüm vücudum Wonwoo için titriyordu. Adeta içimde bir Salsa fırtınası kopmuş. Kalbim en başta olmak üzere bütün bedenim sallanıyordu.

Ama ne var biliyor musunuz? Wonwoo bana bu hissi yaşatan tek insandı ve muhtemelen son insan da o olacaktı. Oğlum hariç.
-Kim Mingyu

-

Ellerim deli gibi titriyordu. Gözlerim bir noktaya odaklanmış, üzerim çıplak ve her tarafım kana bulanmıştı. Koşar adım bir sedye geçti önümden. "Kalp krizi!" diye bağırdı adamlardan biri. "Yirmi yaşında adı Taehyung." Kulaklarıma değdi geçti isim. Sağım solum Wonwoo idi o an. Ellerim Wonwoo, gözlerim Wonwoo. Kirpiklerime kadar Wonwoo idim.

Çıplak sırtımın üzerine patlayan beyaz ışıklardan yorulmuş bir şekilde, gözlerimi ayırmadığım o noktayı kesmeye devam ettim. Sonra Wonwoo geldi. Sedyenin üzerinde, gözleri yarı açık yarı kapalı. Bir eli sedyeden taşmış. Yüzü terli ve bembeyaz. Dudakları morarmış ve cansızdı.

Kapüşonluyu yerde sürükleyerek takip ettim onları adım adım, gittikleri yere kadar ya da gidebildiğim. Wonwoo çıktıktan beş dakika sonra bayıldım. Güzel yüzlü bir hemşire çığlığıyla inletti hastaneyi ve Wonwoo inledi benimle berber.

Ayıldıktan sonra Wonwoo'nun başından ayrılmadan uyanmasını beklemiştim. Şimdi ise gözleri yarı baygın bir şekilde bana bakıyordu.

Tahta kapı açıldı ve içeri Wonwoo'ya bakan doktor geldi.

"Birileri uyanmış bakıyorum." Neşeli bir şekilde içeri girdi, uzun bedeni vardı ve kulakları sanırım biraz kepçe idi.

"Nasıl hissediyorsun?" Nazikçe sordu. Wonwoo düşündü biraz. "Sol tarafım acıyor, ayrıca şu," Ayağıyla işaret etti beni. "Başımdan gitmiyor." Kıkırdadım. İyileşmişti.

"Şu," Dedi doktor beni göstererek,"Senin kıçını kurtardı." Yakasında ki adı okudum. 'Jung Ho Seok'

"Adamı ayağınla işaret etme yani." Gülümsedim. Elinde ki dosyayı açtı ve göz gezdirdi, ara da bir 'Hım' gibi sesler çıkartıyordu, nihayetinde bize döndü.

"Bıçaklanmışsın." Dedi,"Postunu çizmişler, sekiz santim. Dikiş atmışlar ama, belli ki amatör biri yapmış, çok aralıklı attığı için patlamış dikişlerin. Bu kadar kan kaybetmen ve acı çekmen normal. Kansızlık var ayrıca. Dikkat etmen gerek. Çok fazla alkol tüketme bir kaç hafta,sağlıklı yiyecekler ye falan. Klasik konuşma. " Gülümseyerek söyledi.

"Ha bu arada, kendini fazla zorlama. Bir kaç hafta içinde dikişlerin kaynamış olur. İki günde bir de sargı değiştirin. Haydi gittim ben. " Kapıdan seke seke çıktı Hoseok. Büyük bir ciddiyetle Wonwoo'ya döndüm. "Anlatmak istediğin bir şeyler var mı ?" Elbette onun hakkında her şeyi bilmek istiyordum. Güneşe bakarken ne düşünüyor, denize bakarken, küçük bir çocuğu oyun oyuyorken izlediğinde neler düşünüyor bilmek istiyordum. En çokta benim hakkımda ne düşünüyor onu bilmek istiyordum sanırım.

"Anlatmak zorunda değilim." Sakin bir şekilde konuştu. Üst dudağımı hafif kırılan bir gülümsemeyle baktım ona sonra ezberlemiş olduğum çok gerçekçi (!) 'Ev Arkadaşlığı Kuralları' tablosundan bir kural söyledim.

"Kural Otuz Beş; Ev arkadaşları bir birinden bir şey saklayamaz. Eğer bu ikisini de etkileyecekse ortaya dökülmelidir. Kural ihlali dahilinde ceza çok ağır bir şekilde karşı taraf aracılığıyla belirlenir."

"Sikeyim seni!"
'Benim için sorun yok.' dedim içimden.
Ayrıca eve gidince otuz beşinci kuralı yeniden düzenlemeliydim sanırım..

"Her neyse. Anlat hadi. "

Wonwoo sinir sinir baktı yüzüme, derin bir nefes aldı sonra.

"Eski ev arkadaşımın borcu vardı. Baya büyük bir miktar. Ödeyemedik. Ölmeden bir gün önce, adamlarla konuşmayı gitti. Sonra," dedi nefesi kesilmişti. "Ertesi gün eve bir paket geldi. Paketi açtım. Jungkook'un eli. Üzerinde bir not vardı. 'Eğer parayı ödemezsen senin sonun daha beter olur!' Adamlarla konuşmak için gittim. Nasıl oldu anlamadım, sadece keskin bir acı hissediyordum. Yanma hissiyle kaçtım oradan. Jin'e gittim. Jin ilk okuldan beri arkadaşım. Veteriner Fakültesi'nde okuyor. Yarayı dikti. Dikebildiği kadar. Eve gittim. Ev sahibimizin notunu gördüm. Çıldırdım. Kendime hakim olamadım. Gittim dövdüm onu. Elimde ne var ne yoksa dağıtmış hepsini. Bütün anılarımı, geçmişimi. Hiç bir şeyim yok şimdi . Jungkook'un bir mezarı bile yok."

Wonwoo sona doğru tıkanmış, ağlamamak için sıkıyordu kendini.
Koltuktan kalkıp onun yanına gittim. Omzunu sıkabildim sadece her ne kadar sarılmak istesemde.

"İstediğini aldın mı ?!" Göz yaşları arasından söyledi.
"Evet." dedim. "Borcunu ödemek ister misin?!" Gülümseyen suratıma baktı. Kafasını salladı.

"Öderim. Benim yanımda kaldığın sürece."

'Benim olduğun sürece.' Dedim içimden.

Wonwoo o gün neredeyse hiç konuşmadı. Üzerimde onun kanlı kapüşonlusu vardı gözlerini ondan alamıyordu. Telefonu cebimden çıkartıp Vernon'ı aradım.

"Vernon. Şimdi sana söyleyeceklerimi panik yapmadan dinle tamam mı ? Şunu bil ki kesinlikle iyiyim."

"Ne oldu?!"

"SeungDeol Hastanesi'ne gel. Ama önce eve git. Bana ve Wonwoo'ya kıyafet getirmen lazım. Bol şeyler. Ha bu arada evi temizlemek için birilerini ayırla. "

"Ne yaptın çocuğa! Tutamadın mı kendini?! Ulan söyleseydin sana başka birilerini bulurduk! Gücünü onun üstünde denerdin! "

"Vernon!" Dedim, hala konuşuyordu.
"Neden bahsediyorsun?!"

"Cinsel gücünün ortaya çıkardığı malzemeden bahsediyorum!"

"Saçmalama. Bak yeniden söylüyorum. SeungDeol Hastanesi üç yüz altmış numaralı oda. Çabuk gel bekliyoruz."

Telefonu kapatıp Wonwoo'yu izlemeye koyuldum. Gözlerini kapatmış bir eli yanağını destekleyecek şekilde başının yanındaydı. Bu kadar güzel bir adama nasıl acı çektiriyorlardı? Uzun uzun inceledim onu. Belki daha çok aşık oluyordum. Belki de... Belki de işte.

Yarım saat geçmiş ama Vernon hala ortalıkta görünmüyordu. Elimle burun kemerimi sıktım. Vernon'a koş diyordum , o uçuyordu. Yürü diyordum,sürünüyordu. Aramak için elimi cebime attım. Telefon titredi ve Vernon'ın adı ekranda belirdi. Hızla yeşil çubuğu kaydırdım.

"Aşık oldum!"

-

Taehyung ve Vernon mutfağımı yaptırdılar. Evden kovuldum. Bir şey yapmamıştım halbuki. Sanırım beni kovmalarındaki ana neden seks oyuncaklarını 'Aaaa bunlar ne ?!' Diyerek anne babalarının önünde salona boşaltmış olmam değildi. Değil mi ama?! Her neyse şuan evimdeyim ve mutluyum. Etrafta bir damla Vernon belirtisi bile yok. Hayat güzel, kuşlar uçuy-Bir dakika zil çalıyor.

"Kardeşim!Taehyung beni evden kovdu. Haydi beraber yaşayalım!" Venon'ın sesini duyduğumda gözlerimi kapattım.

"Baş belam,hoş geldin."

-Kim Mingyu

-

Love Race |Meanie.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin