33. Bölüm| Öldür.

348 43 24
                                    


-

Düşünün.

Adım attığınız her saniye öldüğünüzü.

Ciğerlerinize giren havanın size zehir olduğunu düşünün.

İnsanların aptal kalıpları arasında kaybolduğunuzu düşünün.

Yabancı bir hisle ilk defa karşılaştığınızı düşünün.

Doğum yaptığınızı düşünün. Bir canlı hayata getirdiğinizi, belki de bir kaç saniyeliğine Tanrı olduğunuzu düşünün.

Korktunuz mu? Ben ölesiye korktum.

Bütün bu anlattıklarım benim için bilinmezliğe çıkıyor, kayboluyorum. Adım attığımda ölmüyorum, ciğerlerime dolu dolu oksijen çekiyorum, insanları dinlemiyorum, yabancı hisleri geçtim; artık hissedemiyorum, en önemlisi ve en kutsal olanı, doğuramıyorum...

Fakat aklımın bir köşesinde dönüp duran 'Ya olsaydı?' düşüncesi beni korkutuyor, beraberinde bilinmezliği de getiriyor ama direniyorum, direnmeye çalıştığım kadarıyla bu hastalıklı zihine.
Ölebilir, zehirlenebilir, insanları dinleyebilir, hissedebilir en korkunç olanı ise Tanrı olabilirim. Fikirlerimin değişkenliği bazen yüzüme bir gülümseme yerleştirse de gözlerimin içinde doğan zihnimin en güzel intihar sahneleri bazen kanımı donduruyor...

Ne korkunç değil mi?

-Kim Mingyu.

Sola doğru on iki adım, sol ayakla geri dönüş ve sağa doğru yedi adım daha. Vernon önümde volta atarken, adımlarında ki dengesizlik beni rahatsız ediyordu. Evimdeydik. Hastaneden çıktıktan, o çocuk tarafından öpüldükten sonra apar topar buraya gelmiştim. Geldiğimde Vernon evin içinde, aynı şuan olduğu gibi volta atıyordu. Bana sarılmış, iyi olduğumu sormuş, biraz rahatlamış ve beni bir koltuğa oturtturduktan sonra, dengesiz adımlarıyla volta atmaya başlamıştı.

"Vernon. " dedim en sonunda sıkılarak."Amacını sorabilir miyim?"

"Düşünüyorum."

"Oturarak düşünmek zor mu geliyor?" Kafam onunla birlikte dönerken bir anda durdu ve ellerini saçlarından geçirdi.

"Bazı şeyler için çok fazla kafa yormak gerekir, anlıyor musun?" Gözlerine saklanmış küstah bakışını umursamadan derin bir nefes aldım.

"Evet, geri zekalı değilim." Bir an için sinirlensem de, bir saniye sonra sakinleşerek ayağa kalktım. Vernon'ın gerginlikten kasılmış omuzlarını sıktığımda yorgun gözlerini bana çevirdi.

"Anlat. Beraber çözelim."
Yumuşak sesim odanın içinde yankılandı, Vernon'ın omuzları çöktü ve ben güçsüz hissettim. Vernon benim gücümdü, zekamdı, yaşamımdı. Onu etkileyen her şey beni de etkiliyordu. Onu koltuğa oturtup hızlı adımlarla mutfağa gittim. Dolapta duran biralardan alabildiğim kadarını kucaklayıp Vernon'ın yanına geldiğimde buna ihtiyacı varmış gibi gözleri parlamıştı. Masaya bıraktığım biralardan birisini hızla kavrayıp kolay açılabilen kapaklarından dolayı hızla birisini açıp tepesine dikerken, bir kaç yudumun ardından durmuş ve derin bir nefes alıp, dudaklarından taşan damlaları elinin tersiyle silmişti bakışlarını masanın üzerine devirirken.

Love Race |Meanie.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin