15. Bölüm| Karanlık Ben.

740 78 27
                                    


-

Beynimin her yeri ayrı ayrı sinyal verirken bir kaç dakika durdum, gözlerim karşıdan gelen yoğun ışıkla savaşmak için çok güçsüzdü, parmak uçlarıma kadar her yerim ayrı ağrıyor ve eklemlerimin isyanı hiç bitmiyordu.

Orta yatakta Vernon'ın soluk bedeni sere serpe uzanmış, kollarından uzun borular çıkıyor, hemen başının üzerinde bir torba sallanıyor ve uğursuz bir makine yavaş yavaş 'bip'liyordu. Wonwoo bir kaç dakika önce kahve almak için ağır adımlarla kafeteryaya inmişti, Taehyung hala yatağında uyuyor ve Vernon gibi uğursuz seslerin onun hakkında bilgi vermesine ses çıkarmıyordu.

Biraz sonra içeri Wonwoo girdi, elinde iki bardak kahve ve tost ekmekleri. Oturduğum yere gelip hemen dibime yerleşti, bir kaç gündür buradaydık ve ağzıma bir damla yiyecek girmemişti.

"Mingyu," Sesi her ne kadar yumuşak olsa da beynimi tırmalayarak bana kısa işkenceler yaşatıyordu.

"Haydi, yemen lazım."
Tost ekmeğini ağzıma doğru uzattı. İstemiyordum, o orada yatarken ben karşısında yemek yiyemezdim.

"Vernon da yemeni isterdi, yeyip güç toplamanı!"

Güldüm ben de elimde olmadan.

"Bir defasında," diye söze girdim.

Wonwoo hala elinde tost ekmeği ile bekliyordu,
"Vernon acayip bir şekilde grip olmuştu. Her yerinden sümük akıyor, ateşi hiç düşmüyor arasıra uyanıyor, uyandığı zaman da benim ağzıma ağzıma hapşuruyordu. Bir gün,hastalığının bir zamanı, yeninden uyanıp ağzıma hapşurdu, merak edip ona bunu neden yaptığını sordum."

Biraz nefeslenip gözlerimi Wonwoo'ya çevirdim.

"Nedenini merak ediyor musun?!" Kafasını hızla salladı.

"Vernon'ın aslında bir kardeşi vardı. Hiç kimseye bahsetmek istemediği birisi. Vernon için o var ya da yok, fark etmezdi. Çünkü ona hiç ağabeylik yapmadı, öldürülene kadar dayak yediği zaman onu kurtarmadı. Aslında Vernon, kardeşliğin ne demek olduğunu hiç öğrenmedi, benimle tanışana kadar. "

Sorumun cevabı ise her zamanki gibiydi. Vernon gibi, değişik, kafa karıştırcı ama anlamlı..

"Vernon her seferinde ağzıma hapşuruyordu çünkü eğer o hastaysa benim de hasta olmamı, onun yaşadıklarını benimde yaşamamı ve benimde onun gibi bu zor hastalığı geçirip onun gibi hatta ondan daha güçlü biri olmamı istiyordu. Yine beni de düşünüyor, mikrobunu bile benimle paylaşmak istiyordu. Çünkü ona göre bu kardeşçe, bu aile ve bu benim sahip olduğum her şey aynı zamanda senin de demekti."

Acıyla kıkırdarken konuşmaya devam ettim.

"Böylesine saçma bir düşünce anca Vernon gibi birinden çıkabilir ve anca benim kadar saçma biri tarafından sanki hayatında duymuş olduğu en güzel cümleymiş gibi algılanabilirdi. Vernon o gün ve hala bu zamanda bile mikrobunu benden esgirgemeyen yarım akıllının teki.Ve o mal adam, şuan benim karşımda hiç bir şey yapamıyor, yiyemiyor, içemiyor, konuşamıyor bile. Ben nasıl yaparım?Mikrobunu benimle paylaşamayacaksa hasta olmanın ne anlamı var?!"

Sitemle söyledim, Wonwoo elindeki ekmeği bırakıp tepsiden kahvesini aldı.

"Kim Mingyu! Eğer bir şeyler yiyip içmezsen, şuraya bayılıp kalacaksın! Ben de dikişlerimin patlaması pahasına yırtınarak seni uyandırmaya çalışacağım ve en sonunda fazla dikilmekten etim kopacak! O zaman mutlu olacak mısın?!"

Love Race |Meanie.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin