18. Bölüm | Ejder İni |2|

491 68 21
                                    

Siyah yağmur bulutlarının arasından bir kırbaç sallandı yer yüzüne doğru. Büyük, gürültülü ve yüce sesini arkasında bıraktı, o sırada gözlerim iyiden iyiye uyuz olduğum kırmızı ışığa ve kaşımın üzerinden damlayan kırmızılığa takılmıştı. Elimin tersiyle şimdi elmacık kemiklerime damlamış olan kırmızılığı silip, renk değiştiren ışıkla beraber ilerlemeye başladım.

Tekerleklerin ezbere bildiği yolu,asfaltın üzerindeki suyu döve döve geçtim. Bir kaç dakika sonra hiç değişmemiş olan arka sokaklardaydım. İlk sokaktan ikincisine giden kestirme bir yol ve hemen arkasında beni karşılayan çıkmaz sokak.

Arabayı sokağın girişine doğru ayarladım, işim bitince gidişimin olabildiğince hızlı olmasını istiyordum. Deri koltuklardan kalkıp ayaklarımı taş zeminde ileri geri oynattım. Kapılardan gelen kilit sesini duyup anahtarları cebime yerleştirdim ve ilerlemeye başladım.

Büyük bir nefes çektim ciğerlerime, biraz tiner,biraz seks ve çok az alkol kokusunun birleşiminde, kanalizasyon kokusununda oldukça keskin duyulduğu sokaklardı buralar. Yağan yağmurun etkisiyle etrafa bir koku yayılmış, hemen yanımdaki terk edilmiş binadan uzun inlemeler duyuluyor ve bir kedinin uğursuz miyavlayışı eşliğinde uzun sokağı boydan boya yürüyorum.

Sokağın sonuna gelince ayaklarım beni sol tarafa yönlendiriyor, bir kaç metre sonra karanlık ve terk edilmiş bir bina ve hemen altında yere inen bir delik. Deliğin etrafı ıslanmış ve hemen üzerinde büyük bir ejderha amblemi. Ejderhanın kuyruğu deliğin etrafında bir tur dönüyor ve hemen başının üzerinde bir kral tacı parlıyor.

Sıkıntıyla nefesimi dışarı verdim. Ellerimi deliğin kenarına sabitleyip bir bacağımı delikten sarkıttım. Diğer bacağımı da aşağı indirip,ayaklarımı yerde duran desteğe yasladım. Hemen kendimi aşağı çekip kapüşonumu kafama geçirdim. Islak zeminin üzerinde bir süre durdum. Gerçekten bunu yapacak mıydın? Ejderin inine kendimi atacak mıydım?

Zihnimde dönüp duran çakalların puslu gözleri gitmemi söylüyordu. Ama daha derinde benim burada olma sebebim olan Hansol'lar ise gerçeği görmemi ve benim harekete geçmemi sağlıyordu. Tavandan damlayan sular eşliğinde uzun ve karanlık tüneli geçtim. Demir parmaklıklar görüş alanıma girdiğinde yüzümdeki korku ifadesini silip ciddi bir maske takındım, tekmelerim parmaklıklığa savruldu. Biraz sonra suyun üzerinde yankılanan ayak sesleri beni buldu. Elleri ceplerinde ağzında bir lolipop olan bir çocuk parmaklığa yaklaştı ve kapüşonunu indirdi.

"Girmek isteyen de kim?!"

Yaramaz sesi tünelde yankılandığında kapüşonumu çıkarıp sert suratımla ona baktım. Gözleri büyüdü önce ardından ağzındaki lolipopu çıkartıp yarım yamalak gülümsedi.

"Vay,vay, vay... Demek Ejderin gözdesi geri dönmüş? Seni buralara sürükleyen ne Mingyu?!"

Söylenen sözleri umursamayarak parmaklığa vurdum bir defa daha.

"Parmaklıkları,aç!" Kelimeleri tane tane söyledim. Büyük bir kahkaha duydum önce ardından gözleri karanlıkta parladı.

"Kuralları biliyorsun Mingyu!" Ellerim saçlarıma gitti ve kulağımın arkasındaki minik ejderha dövmesini gösterdim. Parmaklık büyük bir tıngırtıyla havalandı, seri adımlarla parmakları gerimde bırakıp sıra sıra yerleştirilmiş el fenerlerinin arasından geçip büyük kapının önüne geldim.

Love Race |Meanie.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin