31.Bölüm |Çöküş.

438 46 15
                                    

-

Kabusların peşimi bırakmadığı bir sabaha açtığım gözlerimi, Lacivert Saçlı Mingyu'nun beni boğmasıyla geri kapattım. Ona karşı çıkmak gibi bir girişimde bulunmadım. Kabullenmiştim artık. Onun varlığını, bana yaptıklarını, vücudumu ele geçirişini, zihnime fısıldadıklarını ve benimle konuşma şeklini. Birden bire Lacivert Saçlı Mingyu, benim en yakınım olmuştu. Sabahları onu görerek uyanıyor, onu gördükten sonra uykuya dalıyordum. Vücudumun en ücra köşelerinde bile onun izlerini taşıyordum artık, sadece benim görebildiğim,derin ve kabuk tutmayan yaralardı bunlar.

Elleri bir kaç saniyenin sonunda boynumdan çekildiğinde, ciğerlerime derin nefesler çekerek gözlerimi yakan Güneş'le beraber onun tavana çekilişini ve yüzünde beliren korku ifadesinin beni güldürüşünü izledim. Lacivert Saçlı Mingyu, genel olarak her sabah beni öldürüyordu. Her sabah biraz daha fazla sıkıyordu boğazımı fakat kimin umurundaydı, hissedemiyordum bile artık. Yataktan doğruldum ve odadan dışarı çıktım. Telefonumun kanepedeki titreyişini duyuyordum, oraya doğru yönelip telefonu kavradım. Vernon arıyordu, dünden beri onu görmemiştim, sakin bir şekilde yeşil çubuğu kaydırıp telefonu kulağıma dayadım.

"Günaydın." dedim düz bir sesle. Yeni uyanmış olmanın verdiği dengesizlik üzerimdeydi.

"Günaydın." Sesi yorgundu, sanırım uyuyamamıştı. Aslına bakarsanız Taehyung gittiğinden beri çok az uyumuştu Vernon.

"Neredesin?"

"Taehyung'un yanında. Dün gece bir sorun oluştu, yeniden ameliyata aldılar." Sıkkın nefesini dışarı verdi. "Doktorlar ölme ihtimalinin arttığını söylüyorlar. "

"Yanına geliyorum." Salonu terk edip yeniden odama dönerken bir nefes aldı ve kırık sesini bana duyurdu.

"Hayır gelme." Bir kaç saniye bekledi. "Şimdi sana söyleyeceklerimi iyi dinle tamam mı? Ve sinirlenmemeye çalış." Beni görebilirmiş gibi kafamı salladım. "Wonwoo," dedi bir an sonra.

"Wonwoo bir işler karıştırıyor, canını sıkacak işler. İşler pisleşiyor Mingyu, karakola git ve geçen gün konuştuğun komiseri bul. Bu sabah Seungcheol beni aradı, sana ulaşamıyormuş, bu yüzden bara da uğrasan iyi edersin."

"Tamam." Kuru bir sözle konuşmayı bitirdim. Telefonu yatağın üzerine fırlatıp ayaklarımı banyoya sürükledim. Duş kabinin içine girip soğuk suyu ardına kadar açıp bekledim. Soğun vücudumu ele geçirmesini, beni titretmesini ve hala hayatta olduğumu söylemesini bekledim. Soğuk su vücudumdan aktı, kıyafetlerimi ıslatıp içimdeki öfkeye bulaşmasını istiyordum. Öfkem içimde büyürken midemde yükselen acı sıvıyla beraber onu duş kabinin camlarına kustum.

Düşünemiyordum. Düşünmek istemiyordum sanırım. Öfke hala vücudumda geziyordu ve soğuk bunu örtmeye yeterli değildi. Suyu kapatıp kıyafetlerimi çıkarttım. Kıyafetlerimi kurutucuya atıp başlatma düğmesine bastım ve herhangi havlu alıp kendimi kuruladım. Üzerimi yeniden giyinirken zihnimde dolaşan kelimeler sadece Wonwoo ile ilgiliydi. Telefonumu kavrayıp,arabanın anahtarını ve cüzdanımı cebime sıkıştırdıktan sonra evden çıktım.

Karakolun bilindik huzur veren havası beni gererken geçen sefer konuştuğum komiseri arıyordum. Bileklerimi kelepçeleyen polis beni görünce yanıma geldi. Önce beni inceledi ve sıcak bir gülümseme sundu.

"Komiser," dedim ona bakarken. "Onunla görüşmeye geldim."

"Biliyorum." dedi elinde tuttuğu kağıdı bana uzatırken. "İfaden reddedildi."

Love Race |Meanie.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin