''Çünkü köle -sahip ilişkisi prenses..."
Bu cümle kafamda dönüyordu. Hiç iyi hissetmiyordum. Boynumdaki ısırığın etkisindeydim hala. O kadar acıyordu ki... Sokakta tabiri caizse mal mal dolanıyordum. Evimin önüne geldiğimde yerde bir paket vardı. Üstünde ''Beslenecek kana ihtiyacım var.Bu kutuda sana kan yaptıracak şeyler var prenses." yazıyordu. Ve yine o isim. Neden böyle bir şey koymuştu ki kapımın önüne!! ''Beni çok düşünüyor sanki de''diye söylendim ve pakedin içine bakmadan öylece orada bıraktım. İçeri girmemden çok geçmemişti ki kapı çaldı. Açtığımda yine o kırmızı gözleri gördüm. Öylece baktım. Üstüme üstüme yürüyordu. O sırada çoktan içeri girmişti. ''Kan yapacak seyler var içinde!''dedi. Sonra sırıtıp devam etti ''Hayret bu sefer titremiyorsun Jae Sun''dedi. Sadece yüzüne bakıyordum öylece. Bana daha çok yaklaşıp pakedi uzattı '' Kölem olduğuna göre dediğimi yapmalısın, ye!''dedi ve kapıdan çıkıp gitti. İçinde ne olduğuna baktım. Bir sürü çikolata vs. vardı. ''İyide bunlar kan yapmaz ki''dedim ve onun karşısında ilk defa titrememenin verdiği umutla yatağıma uzandım. Uyumama izin vermeyen beynim, vücudumun yorgunluğuna yenik düşmüştü ve uyuyakalmışım. Bir süre uyumak iyi gelmis fakat sanırım ve boynum ağırmıştı. Elimi boynuma götürdüm ve biraz şişmiş gibi gelmişti. Ne olduğunu merak edip aynanın karşısına geçtim. Gördüğüm şey beni epey şaşırtmıştı.Boynumda anlamını bilmediğim bir şekil vardı ve bunun ne olduğunu hemen öğrenmeliydim. Koltuğa yatıp hem ağladım hem de düşünmeye çalıştım. Bu şekil de neyin nesi!?
Okul kapısından girmemle onu gördüm ve bana bir cesaret geldi. Kolundan tutup arka bahçedeki en kuytu yere getirdim. Bana sert sert bakması korkup kaçmama bir sebepti belki ama bu sefer bunu yapmayacaktım. Gömleğimin bir düğmesini açıp boynumdaki o anlamsız işareti gösterdim. '' BUNUN NE OLDUĞU HAKKINDA BİR FİKRİN VAR MI!?''. Evet sanırım bana deli cesareti gelmişti. Sırıtıp itti beni. Duvara çarptım ve üstüme gelmeye başladı.''Bana hesap mı soruyorsun?''dedi. Sesi benim aksime daha sakin çıkıyordu.Devam etti; ''Bu bir kölelik işareti prenses. Merak etme senden benden başka kimse göremez''dedi ve gitti. Ne yani bağırdığım için bana kızmayacak mıydı? Aiiissh Jae Sun iyice paranoyak oldun!!
Okuldan çıkıp part-time iş aramaya başladım. Bu işe ihtiyacım vardı. Artık o adamın parasını kullanmak istemiyordum. Bir kaç ilana baktım ama bana göre değillerdi. Umutsuzca eve girdim ve koltuğumda yatan Jungkook'u gördüm. Ve şok.!
"Ne işin var senin burda!?"
"Hiç geçiyordum uğradım."
"Ne demek ya burası kafe mi!?"
"Kafe demişken part-time iş mi arıyorsun ?"
"E-evet de sen nerden b-biliyorsun ?"
"Her zaman yanındayım ama farkında değilsin" sırıttı. Ne demek hep yanımda.
"O-o ne demek?"
" Zamanla anlarsın prenses"...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE ENİGMATİC || After Dead
FanfictionDon't forget. We always die alone.?? Mr. Burton.