Jungkook'tan bir haber geldiğini duyduğumda çok sevinmiş hatta ağlamıştım...her zamanki gibi.Eun Sun hazırlanmam gerektiğini onu bulmamız gerektiğini söylediğinde kalkıp Jungkook'un gömleklerinden birisini geçirivermiştim üzerime. Ayakkabılarımı giyip saçlarımı Jungkook'un en çok beğendiği gibi at kuyruğu yapıp arabaya bindim. Direksiyonda babam vardı. ''Hazırsanız gidelim de şu çocuğu bulalım öyleyse''dedi. 'Umarım sana kavuşabilirim Jungkook'
Yolda neredeyse bayılmak üzereydim,o kadar uzun bir yoldu ki şuracığa bayılıp kalacaktım. Babama bakıp ''İstersen ben kullanabilirim baba,yorgun gözüküyorsun.''dedim. Eun Sun arka koltukta uyuyakalmıştı ki babamda uyuyacak gibiydi. Başıyla onaylayıp arabadan indi ben de inip sürücü koltuğuna geçtim. Gece yarısına kadar bu böyle devam etti. Benim gram uykum yoktu ama babam ve Eun Sun uyumuşlardı. Sakin ve kısık sesli bir müzik açıp sürmeye devam ederken önüme birden çıkan bir tavşanı neredeyse eziyordum. Ödüm patlamıştı ki babam ve Eun Sun'da benim sesime ve arabanın aniden stop etmesine uyanmışlardı. Eun Sun '' Noona sakin ol Allah aşkına yaw''dedi gülümsedim ''Tamam tamam her şey kontrolüm altında'' dedim. Babam kolumu tutup ''Korkmuş gözüküyorsun ben süreyim istersen '' dedi. ''Önemi yok baba ben hallederim. ''deyip arabayı tekrar çalıştırmaya koyulmuştum ki arabadan sadece kuru bir gürültü yükseldi. Tedirgince gülümseyip biraz daha çabaladım fakat nafile... Saat 00.18'di ve her yer karanlıktı, üstelik ormandaydık. Babam arabadan inip kaputu açtı ve bir duman yükseldi. Neden olduğunu gram anlamayıp Eun Sun'a baktım. O da bana anlamsızca bakıyordu. Başımı ellerimin arasına alıp düşünmeye başlamıştım ki babam ''Jae Sun arabada su var mı?'' dedi. Çantamdan bir şişe su alıp ona uzattım sanırım araba hararet yapmıştı. Lanet olsun! Ona ulaşmam bu kadar imkansız olmamalı ama değil mi!?
Arabayla bu gece yolculuk yapamayacağımızı anlayınca arabayı kilitkeyip içeriye girdik. Biraz kestirmeli ve aklımızı başımıza almalıydık. Uyumak üzere koltuğumu yatırdım ama dönenip dönenip uyuyamamıştım, babam ve Eun Sun'da uyuyorlardı. Arabadan inip biraz ormanın içine yürümeye başladım saat 01.50 civarındaydı. Yürüdükçe yürüyesim geliyor,havasını taa ciğerlerime kadar çekiyordum,bir yandan da içimden 'keşke yanımda olsan Jungkookie' diyor gözlerimin dolmasına engel olmaya çalışıyordum. Onu özlemiştim...hemde çok fazla.Üstümdeki gömleğini kokladım. Mis gibi o kokuyordu.İlerlerken bir dere görüp kenarına dinlenmek için oturdum. Bu şekilde az da olsa rahatlarken bir kurt uluması duydum.''Umarım onlar değildir.''diye içimden geçirdim. Ama ne olursa olsun içime bir tedirginlik düşmüştü ve kalp atışlarım hızlanmaya başlamıştı.Sanki arkamda birisi varmış gibi hissedip yavaşça arkama döndüm ve korkudan gerilemeye başladım. Bu bir kurttu.Bir kurtadamdı.Normalde böyle bir durumda direk dönüşebilmem gerekirken şuanda ne kadar çabalarsam çabalayayım dönüşemiyordum ve bu durum sinirlenmeme yol açıyordu. Önümdeki pis şey üstüme üstüme gelip beni yiyecekmiş gibi gözlerini üstümde dolaştırıyordu. ''Aman da aman sevgilisi tarafından bırakılmış güçsüz bir medicus'' dedi pis pis sırıtıp devam eti ''yoksa güçlerin sevgilin gidince elinden kayıp gitti mi prenses''dedi. Sinirlendim. ''Benden ne istiyorsun ?'' dedim sinirle. ''Hmm bir düşünelim. Mükemmel kokuyorsun belkide seni burada çiğ çiğ yemeliyim ha!''dedi. Ağzından salyaları akan aç bir köpek gibiydi,iğrenmiştim adeta. Bir anda üstümde buldum onu ve çığlık atmaya başladım. Kendimi o kadar çaresiz ve güçsüz hissediyordum ki yardım istercesine, boğazımı yırtar gibi bağırıyordum. Bir mucize istiyordum. Ne olurdu o gün beni kurtardığı gibi şimdide çekip çıkartsa beni buradan. Bu düşüncelerle ve çaresizlikle sayıkladım:
''J-Jung..kook...''
"Medya : Satsuriku No Tenshi "